Devrimin güneşi doğunca reform mumu aydınlatmaz---Veysi - TopicsExpress



          

Devrimin güneşi doğunca reform mumu aydınlatmaz---Veysi SARISÖZEN Şu paket bizi neden güldürüyor? Ya da biz neden bu pakete böyle “menfi” bir “mizahla” yaklaşıyoruz? Bunun içinde hiç mi “iyi bir şeyler” olmayacak? Örneğin, “x, w, q” harflerine “özgürlük” verilmesinden “memnun” olamaz mıyız? Dersim’e Dersim denmesi fena mı? Zengin Kürtlerin çocuklarını, Amerikan Koleji yerine Kürt Koleji’ne yılda birkaç bin TL ödeyerek gönderme “hakkı”ndan memnun olmamak mümkün mü? Elbette bu ve benzer “reformlar”, “hiç yoktan iyidir”... Ne zaman “hiç yoktan iyidir”? Kürdistan’da “yaprak kımıldamadığı” bir zamanda, böyle “reformlar”, elbette “hiç yoktan iyi” olurdu. Örneğin, ortada tek bir “gerilla” yokken, bırakalım “serhıldanı”, şehirlerde tek bir “Kürtçe konser” bile yapılmıyorken, böyle bir “paket” ortaya çıksa insan sevincinden hop oturup, hop kalkmaz mı? İyi de, şimdi Başbakan bu “sade suya tirit reform paketini” açıklarken, Kürdistan halkı “devrim” yapıyor. Nasıl bir devrim bu böyle? Bunu anlamak için Rojava’da savaşan 17 yaşındaki Sarina Efrin’i dinleyin. ANF’de Sozdar Dersim’e şöyle konuşmuş: “Bugün burada en ilginç olan şey şudur; şu anda kendilerine ‘cihadçı’ diyen aslında bazı ülkelerin çeteleri olan silahlı gruplar ülkemize, halkımıza saldırıyorlar. Bu saldırılarda karşı savunma gücü olarak biz kadın savaşçılarla karşılaşınca şoke oluyorlar. Onlara göre kadın, evinde erkeğinin hizmetçisi olan kişidir. Onlara göre kadın aşağılık bir varlıktır. Ki bu çete zihniyetinin kadına yönelik söylemleri, verdikleri dini fetvalar ortadadır, biliniyor. Ama işte bugün cephede karşılarında kadını görünce çıldırıyorlar. Zaten biz kadın savaşçıları görünce kendilerinden utandıklarından da çok eminim. Aslında çok da trajikomik bir halleri var. Bu halleriyle doğrusu eğleniyoruz. Onlar ne de olsa erkek ve ‘kadın’larla savaşıyorlar, üstelik de kaybediyorlar. Bize karşı kazanma ihtimalleri sıfır. Saldırıyorlar ve kaybediyorlar. Ölenler ölüyor, kalanlar da utancından ne yapacağını şaşırıyor. Nasıl oluyor da kadınlarla baş edemiyoruz diye. Bunu karşı köyden gelen köylüler bize anlatıyor. Önceleri kadın savaşçı olduğumuza inanmıyorlarmış, dürbünle sürekli kadın olup olmadığımızı anlamaya çalışıyorlarmış. Sonraki yakın çatışmalarımızda artık anladılar hepimizin kadın savaşçı olduğunu. Aslına bakarsanız bu çetelerin savaşma şekli de çok sersericedir. Yani bir savaşçı bile değiller. Başıboş, serserice hareket ediyorlar. Bir tarzları, sistemleri yok. Savaşı kol gücüyle yapıp kazanacaklarını sanacak derecede zavallılar. Savaşın bile bir kaidesi, ahlakı var ama bunlar çeteci, talancı oldukları için bunlarla savaşmaya bir anlamda üzülüyoruz. Zaman kaybından başka bir şey değiller. Koca koca gövdeleri, kocaman sakallarıyla karşımıza çıkıp savaşmaya cesaret ediyorlar ama nasıl savaşacaklarını bilmiyorlar. Bu yüzden zaten hiçbir çatışmada kazanmadılar ve hiçbir zaman da kazanamayacaklar. Onları küçümsemiyoruz, ciddi savaşıyoruz ama gerçek de budur.” Rojavalı kadın “şiddetsizlik amacıyla, kör şiddeti eğitiyor.” Ben, hayal kuruyorum. Şu yaşımda almış başımı Rojava’ya gidiyorum. Sarina Afrin’e sanal bir soru soruyorum: “Türk Başbakan’ı Türkiye’de ‘x, q, w’ harflerinin yasaklanma kararını kaldıracakmış, sen buna ne diyorsun?” Sarina Afrin bana garip bir şekilde bakıyor. “Devrim yasak tanımaz” diyor... Komutan Axin Nucan şöyle konuşuyor: “Askeri olarak tamamen kadın gücüne, özgünlüğüne dayalı bir gücüz. En hafif silahtan en ağır silaha kadar her silahı kullanıyoruz. Şu anda yakın dövüş sanatlarından tutun da tank gibi ağır silahların eğitimine kadar her türlü eğitim verilerek uzmanlaştırılıyor kadın savaşçılarımız. Başkan Apo’nun da dediği gibi ‘başka bir dünya mümkündür’. Erkeğin bize dayattığı kader bizim kaderimiz olamaz.” Bu eğitimden geçen Zozan Deniz anlatıyor. “Kendi araçlarımız ve bayraklarımızla Efrin’e gittiğimizde halkın büyük bir sevgisiyle karşılaşıyoruz. Gören ayağa kalkıp selamlıyor, slogan atıyor, el sallıyor. Şoförlerimiz de kadın. Bu başka bir yer için çok normal olabilir. Ama araçları kadınların kullanması bile Efrin’de günlerce konuşuldu, insanlar heyecanlandı. Halk görüyor, arabayı süren kadın, doçkayı kullanan kadın. Tüm bunlar onları etkiliyor.” İşte böyle... Bir tarafta “ılımlı İslamcı”nın “paketiyle”, “Kemalist Kılıçdaroğlu”nun “laikliği”, diğer tarafta, “cihatçı” El Nusra’ya karşı “kadın taburlarının tarihi”...
Posted on: Mon, 30 Sep 2013 04:57:02 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015