Dolar düşse de borsa çıksa da Başak Bülent FalakaoğluDolar - TopicsExpress



          

Dolar düşse de borsa çıksa da Başak Bülent FalakaoğluDolar düşse de borsa uçsa da… Piyasalarda bir bayram havası sormayın gitsin. Dolar düştü borsa yükseldi. Keyifler gıcır! Ama boşuna bu sevinç! “Nereden biliyorsun müneccim misin?” diyenler olabilir. Geleceği okumak gibi bir meziyetim yok. Sadece görünen köy kılavuz istemiyor o kadar! Küresel krizin yaşandığı 2007 yılından bu güne sürece şöyle bir bakmak olacaklar için tahminde bulunmak için yeterli. Hadi bakalım o zaman. Küresel ekonomik krizi atlatmak için bugüne kadar 14 triyon dolara yakın para harcanmış. Bunca paranın karşılığında sonuç ne olmuş? Mali piyasalar biraz rahatlamış ama devletlerin ve özel sektörlerin borçları artmış. Kapitalist sistemin merkez ülkelerinde sıfıra yakın düzeye indirilmiş faize… Onca piyasaları kurtarma paketlerine rağmen beklenen büyüme gelmiş mi? Gelmiş olsaydı bugün, “ne kadar süreceği bilinmeyen uzun durgunluk” gibi kavramları konuşuyor olmazdık her halde! Tabi bunca para buhar olmadı ya! Ne oldu peki? Gelişmekte olan diye tanımlanan ülkelere sıcak para olarak aktı. Bazıları (Türkiye gibi), borç yaratarak gelen bu parayla büyüdükçe “dünya ekonomisinin başını çekiyoruz” havasına girdiler. Ucuz ve bol para partisi başlarını döndürdü. Nasıl olsa ABD Merkez Bankası (FED) her ay 85 milyar dolarlık tahvil alarak (yani piyasa 85 milyar dolar sürerek) partiyi fonluyordu. Öyleyse çılgınca eğlenip tüketmenin vaktiydi. KARAYA OTURMA İHTİMALİ Bu sermayenin bir gün durması, hatta çıkması ihtimalini düşünen yoktu. Oysa bu dalgaya binip yükselen kayıkların bu dalga çekilirken karaya oturma riskiyle karşı karşıya kalacağı aşikârdı. O dalganın çekilme günü bir gün gelecekti. Ucuz ve bol para partisi ilelebet süremezdi. Çünkü piyasaya devamlı olarak para akıtmak mümkün değil. FED Başkanı Bernanke, bir süre önce “Eylül gibi alımlar azalabilir” demesi bile yetti. Dalga hemen merkeze doğru kaydı. Türkiye gibi ülkeler çalkalandı. Partinin sefasını süren ülkelerde, yaz ayları boyunca borsa değer kaybetti. Doların değeri yükseldi. Eylül ayında ise çalkalanan ülkelerin piyasalarında bir miktar düzelme oldu. Nedeni gayet basitti. Küresel para son bir vurgun için tura çıkmıştı. Yaz boyunca giden paranın bir kısmının geri dönmesiyle birlikte bir duanın sıkça edildiğine de tanık olduk: “Allah’ım FED’in başına adaylardan biri olan Summers gelmesin.” Gelemesin çünkü Summers gelirse, ‘barbarca para daraltmasına’ gider. Bu da Türkiye için bol ve ucuz para partisini sona erdirir. Neyse ki dualar tuttu! Summers’ın Başkan Obama’ya FED Başkan adaylığından kendisinin çekildiğine dair bir mektup gönderdiği haberi geldi. Piyasada ve bazı ekonomi yazarlarında bir coşku bir coşku… Dolar 2 TL’nin altına inivermişti. İstanbul Borsası da yukarıya gitmişti. DOPİNG ETKİSİ Tüm bunların üzerine geçen hafta FED’den gelen, “Partiye kaldığımız yerden devam” manasına gelen “tahvil alımlarını azaltmıyoruz” açıklaması doping etkisi yarattı. Dolar düştü. Borsa uçtu. Piyasalar yaz aylarında kaybettiklerinin bir kısmını bu dönemde geri alabilir. Bol ve ucuz para döneminin en çok yararlanan… Türkiye gibi cari açığı yüksek olduğu için elin parasına muhtaç ülkeler bu dönemde geçici bir nefes alabilir. Ama sadece geçici bir nefes… Öyle dua ederek… FED’in başına ılımlı birinin gelmesini bekleyerek… Bugünkü tabloya aldanarak sonuçtan kaçınılacağını düşünmek ham hayal! -------------------------------------------------------------------------------- ENİNDE SONUNDA OLACAK Amerika’nın para musluğunu kısmaya şimdilik yanaşmaması piyasalara coşturdu. Türkiye operasyonun ertelenmesiyle derin bir ‘oh!’ çekti. Ama bu coşku uzun sürmeyecek. Nihayetinde FED ‘Parasal genişleme ilelebet sürecek’ demedi. Sadece operasyonu öteledi. Bu kararla coşan bol ve ucuz para bağımlısı piyasalarda yeni balonlar oluşacak, yeni riskler birikecek. Eninde sonunda o gün gelip çatacak. Belki FED’in bir dahaki toplantısına kadar belki yeni başkan gelinceye kadar. Sadece birkaç ay kazanılacak. Sonra parti bitecek. Çünkü, ABD ekonomisi 3-4 yıldır devletin olağanüstü destekleri ile ayakta duruyor. Ve para aktarma politikasının sınırına dayanıldı. Borçlanma faizlerinde yukarı doğru hareketlenme başladı. “Yükselen” piyasalarda açılan delikler artık sürdürülemez noktaya ulaştı. Tüm bunların sonunda da sermaye hareketlerinin yön değiştirerek“merkeze” dönme vakti geldi. -------------------------------------------------------------------------------- KAN AKACAK VE… Akacak kan damarda durmayacak, eninde sonunda akacak. Ve bu iş emekçileri vuracak. Hükümetin, ekonominin kırılganlıklarını azaltmak için çaba harcamak yerine, işin sefasını sürmeyi düşünen anlayışı gereği… ABD’nin tahvil alımlarını azaltması (yani piyasaya para sürmeyi azaltası) şu sonuçlara yol açacak. Borçlanma faizi yükselecek. Döviz fiyatı artacak. Bu bazı borçlu firmaları zor duruma düşecek. Bunun faturası bu firmaların çalışanlarından çıkacak. İthalat maliyeti artacağından enflasyon yükselecek. Tüketim azalacak. Tüketimin azalmasına bağlı olarak dolaylı vergilerden elde edilen gelirler azalacak. Haliyle bütçede bir açık oluşacak. Bütçede oluşacak açık nasıl telefi edilecek? Tabi ki, yeni dolaylı vergiler, yeni sosyal harcama kısıntıları, yeni özelleştirmeler ile… Çalışma yaşamında daha esnek çalışma, daha çok sosyal hak kısıntısı ile karşılaşılacak. Ücretler reel olarak eriyecek. Zira ithal girdiye bağımlı patronlar, ithalat maliyetinin artışını direk işçi ücretlerini baskılayarak telafi edecek. evrensel.net - Bu sayfa 563 kere görüntülendi.
Posted on: Mon, 23 Sep 2013 08:56:00 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015