HER GÜN BİR YAZI SÖZÜN ŞEFKATİ Zaferler başkaları - TopicsExpress



          

HER GÜN BİR YAZI SÖZÜN ŞEFKATİ Zaferler başkaları görsün diye kazanılır, yenilgiler ise kendimiz içindir. Yenilgiler hanemize yazılan en değerli bilgilerdir. Varoluşumuzu düne bağlayan ;sonuçlar ya da geleceği bulmaya çalıştığımız gizem kuyularıdır. Düne takılıp kalırsak yenilgilerimizle mutsuz ve sarsak yerimizden kalkamayız. Dünün yenilgileri her gün bir kez daha bizi yener aynada. Geleceğe sığınırsak sadece, hiç anlamadığımız yenilgilerimiz hesabı kapanmamış muhasebe defterleri gibi riske açık kalır. Ne dünde mutlu oluruz ,ne gelecekte ; büyük savaşlarda kahramanlıklar umarken gündelik yaşamda boğuluruz.Bugün kara bir gölün derinliğini sunar bedenimize ve ruhumuza. Bugün denilen o gölde fokurdayan günlük sularda yok oluruz ebediyen. Aşklar da dün de ve gelecekte dipdiri yaşarken , bugünde, ellerinizin arasında can çekişir. Toplum aşık olmaz, birey aşık olur. Toplum sever , birey ise “ben” ilişkisini aşkla belirler. Bedeni ve tinsel yeteneklerini anlamlı kılan “iç dünya” nın varlığı arayışın ve aşkın çocuğudur. 20. yüzyıl insanların elinden “iç dünya” larını çekip aldı. İç dünyanın ayağını kaydırdı, insan varlığının mahrem örtüsünü kaldırdı. Artık her insan bir dünya değildi. Her insan “bir dünya” ya aitti. Sevdikleri bir dünyanın cemaat çocuklarıydı. Kendilerine ait bir odaları olmadan . İnsanın iç ritmi bozuldu,mekanik bir algılama düzeni global dünyanın sosyal kurgusunu çattı. İç dünyası olmayan birey gelenek dışı bir şiddete doğru dolu dizgin koşuyor. Bu koşuda kendini yok etme çabası aramanın yerini almış durumda.Örneğin; Türk geleneğinde hiç olmayan çocuğunu şiddet eyleminde araç ya da nesne olarak kullanma şimdi televizyon,gazetelerde izlediğimiz sıradan bir olay. Gecekondusunun üstünde bir baba elinde çocuğu boğazına bıçağı dayamış, kayınvalidesine kızan bir anne çocuğunu öldürmüş. Yoksulluğun şiddeti kadar acımasız varlığın şiddeti kıskançlık, hainlik olarak devreye giriyor diğer kapıdan. sevecenliğini yitirerek, kaçışın kollarına dolanıyor. Tehlike işareti veren bir lamba gibi sürekli yanıp sönerek insanın gözünü alıyor. “Biz “ doruk noktası değil, ele geçirilmenin kayıp cennetine dönüşüyor. Düşmanlık duygusu “öteki” ile artıyor. Güven duygumuz bir kayıp eşya bürosunda bizi bekliyor belki. Korku böyle yerleşti içimize, bizi kendimize ve herkese yabancı kıldı. Şefkatini, sevgisini, aşkını yitirdi insan evine, işine, evlilik kontratına, arabasına karşılık. Güven artık duygularda değil nesneleşmiş bir halde oturma odalarımızın duvarlarında. Sırtımızda taşıdığımız zaferlerimizdir. Koynunda uçurumlar gizli anlamsızlık yüküyle dolu bu yeryüzü insanın duygularından oluşan incecik ipek ibrişimden geçitlerde anlamını saklamakta. İnsanın gücü , tutuşup yanan “ben”in varlığında coşup ipek ibrişimlere asılabilmekte. Aşka açılan pencerede bir serçe olmuş geçmiş ,ancak yenilgilerin şarkısını terennüm etmekte. “İç dünya”mızın yıldızları bugünü aydınlatan sözün şefkatidir, geleceğin diriliğinde. Söz şefkatini arıyor. NEVVAL SEVİNDİ 1998
Posted on: Wed, 14 Aug 2013 04:46:13 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015