KADER tarafından bir kaç seçimdir düzenlenen bir kampanya var. - TopicsExpress



          

KADER tarafından bir kaç seçimdir düzenlenen bir kampanya var. Zaten adıyla müsemma; Kadın Adayları Destekleme Derneği… Geçtiğimiz seçimlerde de benzer kampanyalar yürütmüşlerdi. Biraz onların baskısı, biraz alafrangalık zamazingosuyla partilerin çoğu, tüzüklerinde veya de facto olarak uygulamada “kadın kotası” denilen bir hadiseye giriştiler. Şimdi bu arkadaşlar, “kadın kotası da yetmez” demişler. Çünkü kadın kotası şeysini hoş görünmek adına mecburen getiren bazı partiler, kadın adayları göstermelik olarak listelere koyuyor ama seçilemeyecek, listenin en dip yerlerine atıyorlarmış. KADER’in çözüm önerisi “fermuar” sistemi. Siz daha alaturka bir örnekle, şiş kebap gibi düşünün. Bir erkek, bir kadın, bir erkek, bir kadın… Yazının başındaki üsluptan çoktan anlamışsınızdır, illa Engin Ardıç’lık yaptırmayın bana : Ben bu kota işine de, fermuar sistemine de, pozitif ayrımcılık denilen naneye de karşıyım. Kadın kotası ya da “pozitif ayrımcılık” şu demek : bir takım insanlara sırf pipileri değil de kukuları var diye oy vermek zorunda bırakılıyorsunuz. Zira o listelere konulan kadınların “büyük çoğunluğunun”, o görevlere gelebilmeleri için ne tahsilleri müsait, ne tecrübeleri, ne akılları, ne bilgi birikimleri, ne uzmanlıkları… Ancak zamanın ruhuna ayak uydurabilmek, gerizekalı mahalle karılarına hoş görünebilmek için genel başkanlar, üst yöneticiler tarafından “mecburen” listelere yazılıyorlar. Bunu yaparken bir başkasının hakkını, emeğini gasp ediyorlar. İsmine de “kadın erkek eşitliği” diyorlar. Bu şekliyle bakınca “pozitif ayrımcılık” ya da kota, aslında kadın için de aşağılayıcı bir sistemdir. Bir tür sadakadır. Bunları yazarken elbette erkeklerin kadınlardan daha bilgili, akıllı, donanımlı vs. olduğunu iddia etmiyorum. Feminist bacılarım hemen celallenmesin. (Yine de FEMEN beni protesto etmek isterse “hayır” demem.) Erkek adayların içinde de, hem de -oran olarak- kadınlardan kat kat fazla sayıda, o koltukları, görevleri, adaylıkları hak etmeyen, sırf Ankara’da birilerinin adamı olduğu için, sırf parası bol olduğu ve seçim kampanyalarına eşek yüküyle para akıttığı için ya da en basitinden sadece falanca memleketli olduğu ve oy getirebileceği için aday yapılan, boş kağıda “Ali ata bak” yazamayacak hödük oğlu hödükler var. Hem kadın, hem de erkeklerin onuru için, adaletli bir seçim için yapılması gereken basittir : Listelerden genel başkanların, genel merkezlerin, parti kodamanlarının elini çekmesi. Bütün listeler, adaylıklar ön seçimle, partililerin oyları ile belirlenirse, işte o zaman adayların tamamı kadın da olsa, erkek de olsa, fermuar da olsa, kopça da olsa fark etmez. Benim kime oy vereceğimi seçme hakkım var. Ancak bu hakkım her seçim öncesi, Ankara’da kapalı kapılar ardında bin türlü ali cengiz oyunuyla gasp ediliyor. Önüme getirilen hazır listeler ile “kırk satır mı, kırk katır mı?” deniliyor. Attığım her oy aslında iyiye değil, kötünün iyisine. Bu yüzden başta KADER olmak üzere tüm sivil toplum örgütlerinin partilere baskı kurması gereken tek bir alan var : Adayları siz değil, biz belirleyelim. Kotaları da biz koyalım; nerede kadın aday görmek istiyorsak ya da nerede, aday adayları içerisinde diğer hepsinden daha başarılı, daha liyakatli bir kadın varsa, onu aday yapalım. Yoksa ortalık Emine Ülker Tarhan’lardan, Fatma Coşkun’lardan geçilmez oluyor… — Hamiş : Yazıyı kadınlar üzerine yazdım ama siz uygun yerlere engelli aday, LGBT aday ya da genç aday koyarak da okuyabilirsiniz. Ana fikir değişmeyecektir.
Posted on: Sat, 23 Nov 2013 00:53:31 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015