KURAN VE BİLİMSEL MÜCİZELER KURANın - TopicsExpress



          

KURAN VE BİLİMSEL MÜCİZELER KURANın GAYESİ Karıştırılan iki konu var . Bunlardan birincisi Kuran’ın bir bilim kitabı olmadığı, Kuran’da bu tip bilimsel mucizeler aramanın yanlış olduğu. Oysaki bilim kitabı olmak ile bilimsel mucizeler içermesi farklı olgulardır. Kaldı ki bir bilim kitabı gaybı haberler vermez olağan durumları izah eder ve derler. Bu düşüncelerden bahsettiğimiz kişinin, Kuran’daki mucizelerin nasıl savunulduğunu anlamadığını belki de anlamaya bile çalışmadığını görüyoruz. Öncelikle yıllardır Kuran’da bilimsel mucizeler olduğunu savunan pek çok kişiden nerdeyse hiçbiri bilimsel araştırmayı bırakıp, bilimi Kuran’dan öğrenmeyi önermemiştir. Benzer şekilde kimse bütün bilimsel gerçeklerin Kuran’da olduğunu savunmamıştır. Kuran’daki bilimsel mucizeleri ve bunlardan hareketle Kuran’ın ilahiliğini savunan kişiler öncelikle Kuran’da bir iç tutarlılık olduğunu, bununla beraber Kuran’ın bilimsel verilerle çelişme içinde olmadığını iddia eder. Buna ek olarak Kuran 14 asır önce gelmesine rağmen; Kuran’daki bazı ayetlerdeki modern bilimin bilgilerine işaretleri Kuran’ın ilahiliğine destek ve insanların inanmasına veya inancının kuvvetlenmesine bir vesile olarak sunarlar. Yani kimsenin Kuran’ı bilim kitabı yapma, bilimi Kuran’dan öğrenme gibi bir iddiası yok ki Kuran’ın bilimsel mucizeleri ile ilgili eleştirisinin bir anlamı olsun. Kuran’da bilimsel mucizelerin olduğunun savunulmasına getirdiği ikinci eleştirisi ise, Kuran’ın bilim kitabı olmadığı, Kuran’ın din ve ahlak kitabı olduğu; Kuran’da bilimsel mucize aramanın Kuran gerçek mesajı olan din ve ahlak ile ilgili mesajlarından uzaklaştıracağı idi. Kuran’a baktığımızda ayetlerin bir kısmı dinle ilgili yani imani meseleler olan Allah’ın varlığı, ahiretin varlığı, peygamberler ve kitapların varlığı, dinin önemi gibi konularla ilgili iken bir kısmı ahlakla ilgili yani uygulama ile ilgili meseleler olan emirler, yasaklar, ibadetler, ritüellerle ilgilidir. Bir kısım ayetler de evrenin, canlıların varlığına ve onların mükemmelliğine dikkat çekerken, örneğin arının bal yapması, insanın anne karnında oluşumu, evrenin, göklerin ve yerin yapısı, oluşumu gibi konulara dikkat çeker. Dahası Kuran gerek evrenle ve canlılarla ilgili ayetler gerekse diğer ayetler üzerinde derin derin düşünmemizi ve araştırma yapmamızı emreder. Dolayısıyla müslümanın görevi hem imani hem ahlaki hem de evrenle ve canlılarla ilgili ayetler üzerinde düşünmektir, bunların tamamını anlamaya çalışmaktır. Bunların biri üzerinde çalışmamız diğerine engel değildir. Tersine bunlar birbirini tamamlarlar; evren ve canlılar üzerine ayetlerde edindiğimiz bilgiler imanımızı güçlendirir. Sonuç olarak Kuran’da bilimsel konularla ilişkili olan ve bilimsel konulara atıf yapan ayetler de imani ve ameli konulardaki ayetler kadar önemlidir. Bu ayetler gereksiz midir ya da bu ayetler üzerinde bilimsel verilere ve akla atıf yapmadan nasıl düşüneceğiz, bunları nasıl değerlendireceğiz? bazı ilahiyatçı ve din adamı Kuran’daki bu mucizelerin ve Kuran-bilim ilişkisinin öneminin farkına varamamışlardır. Bizlerin görevi bu mucizeler, delilleri araştırmak, bunlar üzerinde düşünmek, bu vesileyle Kuran’a ve Allah’a olan inancımızı güçlendirmek ve Kuran’a inanmayan insanları bu mucizeler yoluyla İslam’a davet etmektir. 1- Kuranın Asıl Gayesi Açısından: Kuran-ı Kerimin asıl gayesi bize fenni bilgi vermek, geçmiş ve gelecekle ilgili tarihi malumat sunmak değildir. O, ne bir tarih, ne de coğrafya, fizik, kimya, keşifler, icatlar kitabıdır. Bu çeşit kitaplarda bulunan türden bilgileri Kuranda aramak, Kuranın asıl maksadını bilmemekten, onu hakkıyla tanımamaktan ileri gelir. Kuran her şeyden önce bir din kitabıdır. Yani, insanlara Allahı ve insanların Allaha karşı vazifelerini tanıtan bir kitap. Esasen bütün dinler, insan için, iki meçhul olan Yaratanı ve yaratıkların vazifelerini açıklamaya çalışır. Yaratan kimdir, nedir, nasıl bir varlıktır, neler yapmıştır, ne yapmaktadır, yaratmaktan maksadı nedir? İnsanoğlu bunları öğrenmek ve anlamak ister. Yine isteriz ki, mahlukat nedir, nereden gelmiştir, sonu ve akıbeti ne olacaktır, bu dünyadaki işi ve vazifesi nedir, bilsin, anlasın. İşte Kuran-ı Kerimin esas gayesi, bu soruları cevaplayarak insanlara Rablerini ve kendilerini tanıtmaktır. Kuran-ı Kerim, bununla beraber diğer mahluklardan da bahseder. Arz ve sema; ay, güneş ve yıldızlar, hayvanlar ve ağaçlar; dağlar, denizler ve nehirler onda hep geçit resmi yaparlar. Ancak bunlardan bahis de, esas itibariyle, yukarıda kaydedilen iki maksat içindir: Ya Allahın kudretini, onlar üzerindeki tasarrufunu belirtmek, bunları bir delil ve vasıta yaparak Allahı tanıtmak; ya da bunların insana olan faydalarını, yaratılış gayelerini belirterek insanlara kulluk vazifelerini hatırlatmak ve buna teşvik etmektir. Uçsuz bucaksız kainatın, böylesi tasviri yanında, beşeri icatlar, Kuranda nasıl zikredilme hakkı isteyebilirler? Zira bunlar, hem cisimleri ve hem de hizmetleri yönünden kainatın parçalarına nazaran çok küçük ve sönük kalırlar. Öyle ise, Kuran-ı Kerimin, beşeri icatlara uzaktan ve dolaylı bir işarette bulunması onlar için yeterlidir. Gerçekten de öyle yapıldığını az ilerde göreceğiz. 2- Tedricen Terakki (Yani zamanla, yavaş yavaş İlerleme) Açısından:Bilindiği üzere, insanlar terakki kanununa tabidirler. Bu kanun, çeşitli fen ve aletlerin, zaman içinde, ihtiyaç çerçevesinde ve gayret nispetinde tedricen (yani kısım kısım ve peyderpey) ortaya çıkarılmasını gerektirmiştir. Eğer semavi kitaplarda, fenlerden açık olarak bahsetmek ilahi bir kaide olsaydı, bu durum, sözünü ettiğimiz, tedrici terakki prensibi ile zıtlıklar arz ederdi. Her şey hazırca verilmiş olacağı için insanlara gayret gerekmeyecek, bütün insanlar aynı mesajları alacağından, her tarafta aynı seviyede insan cemiyetleri olacaktı. Bu durum insanların tabi kılındığı terakki prensibine aykırıdır. 3- İnsanlığın Şerefi Açısından: Cenab-ı Hakk, Kuran-ı Kerimde fenlerden açık olarak söz etmemekle, insanlığa büyük bir şeref ve iftihar payı bırakmıştır. Arzın halifesi (yeryüzünde yaşayan canlılar üzerinde sultan) ve mükerrem (şerefli) sıfatlarıyla anılan insanoğlunun kabiliyetlerini, şahsi gayretleriyle inkişaf ettirecek, bir kısım fenlere, icatlara ulaşması, diğer mahlukata karşı ne büyük şereftir. Amerikanın keşfinden ilk çalar saatin icadına, ilk dünya haritasını yapan Piri Reisten kan dolaşımını ortaya çıkaran İbnun-Nefse veyahut elektriği keşfeden Edisona varıncaya kadar, insanlığa hizmet sunan büyük kaşiflerle, milliyeti ne olursa olsun, iftihar etmeyen, diğer mahlukata karşı şeref payı hissetmeyen bir insan var mıdır? İşte bu şeref, Cenab-ı Hakkın insanlığa olan milyonlarca lütuflarından bir başkasıdır. İcat ve keşiflerde insani pay, son derece az da olsa mevcuttur ve bu, haklı bir iftihar vesilesidir. Şayet bu keşif ve icatlar Kuranda açık olarak zikredilmiş olsa, söz konusu şereften mahrum kalacaktık. 4- Muhatabın Kapasitesi Açısından: Kuran-ı Kerim, hitaplarında, öncelikle ekseriyetin anlayış seviyesini göz önünde tutar. Her devirde insanlığın dörtte üçünden fazlasını avam tabakası teşkil etmiştir. Günümüzde bile, her ilme ait bir kısım meseleleri sadece o ilmin mütehassısları anlar, geride kalanlar anlayamaz. Büyük çoğunluğu teşkil eden avamın (halkın) anlayacağı seviyede konuşulduğu takdirde, daha üst seviyede olanların fazlasıyla anlayacağı açıktır. Ayrıca Kuran-ı Kerimin, sadece bir asra değil, kıyamete kadar bütün asırlara hitap ettiğini göz önüne alacak olursak, meselenin nezaketini daha iyi kavrarız. İnsanların günlük müşahedelerine, ferdi tecrübe ve umumi bilgilerine uymayan şeylerden açık bir şekilde bahsedilmiş olması, iki mühim mahzura sebep olurdu: 1- Bilhassa henüz tam olarak inanmamış, tereddütlü kimseleri dinden kaçırırdı. Dine muhalif olanlar da istihza ve alaylarını artırmada, bunları büyük bir koz olarak kullanırlardı. Söz gelişi Kuran, mikroptan haber vererek, içtiğimiz bir bardak suyun içinde milyonlarca küçük hayvancıkların varlığından söz etseydi, bu bilgi, mikroskobun icadından önceki insanlardan mümin olanları şaşırtarak hurafelere sürüklerken, inanmayanları da iyice reddetmeye, alay etmeye sevk ederdi. 2- İkinci olarak da, insanların dikkatini lüzumsuz, faydasız şeylere çekerdi. Hz. Peygamberin (Aleyhisselam) gerek Kuran-ı Kerim ve gerekse şahsi haberleriyle, mesela televizyondan bahisle, insanların bir gün gelip oturdukları yerden, dünyanın öbür tarafında cereyan eden hadiseleri anında görüp işitebileceklerini söyleseydi, ya da, elektrikten bahisle, küçücük bir düğmeye basmakla bütün bir şehrin gece iken gündüze çevrileceğine işaret etse idi, insanlar hayallerine hoş gelen bu çeşit meselelerin lüzumsuz münakaşa ve dedikodularıyla meşgul olurlar, asıl vazifelerini ihmal ederlerdi. Halbuki, dinin gayesi bu değildir. Onun asıl davası Allahı tanıtmak, insanların Allaha karşı vazifelerini, birbirleriyle olan münasebetlerini tanzim etmek, maddi ve manevi terakkilerinin yollarını öğretmektir. Hangi yönden ele alırsak alalım, aklımız, hiçbir surette fen ve tekniğin Kuran-ı Kerimde açık seçik olarak zikredilmesini uygun görmez. Mühimleri yukarıda belirtilmiş olan pek çok hikmet ve sebeplere binaen, Kuran-ı Kerimde açık olarak fenlerin ve ilimlerin zikrine rastlanmaz ise de onlara çeşitli şekillerde işaret edilmiş olduğu görülür. Bir kaç misal vererek bunu belirtmeye çalışacağız. A - Kevni (kozmozla ilgili) bilgiler: Kuran-ı Kerimde sıkça kainatla ilgili bilgiler verilir. Onun yaratılışı, nizamı, ahengi, gece ve gündüzün birbirini takip edişi, yağmur, bulut, bitki, ağaç, hayvan vs. anlatılır. Bu bilgiler, eşyaya hakim olan kanunları o kadar doğru bir şekilde aksettirirler ki, insanlığın her sahada gelişen ilmi bunları doğrulamaktan öte gidememiş, hiç birinin aksini söyleyememiştir. Sözgelimi birçok ayette tekrarla bitkilerin erkekli, dişili çift yaratıldığını (er-Rahman 52, Rad 3, Taha 131) ifade eden Kuran-ı Kerim, bir ayette bilmediğimiz şeylerin de çift yaratıldığını (Yasin 36), bir başka ayette de her şeyin (Zariyat 49) çift yaratıldığına dikkat çeker. Böylece iyi-kötü, çirkin-güzel, sıcak-soğuk, gece-gündüz, iman-küfür... çiftlerinden atomların yapısını teşkil eden pozitif ve negatif parçacıkları, elektriğin iki zıt kutbuna varıncaya kadar pek çok çiftlerin varlığını haber verir. Bu bilgiler günümüz için basit görünse de 14 asır öncesi için bir mucizedir. Nur ayeti burada kaydı gereken enteresan örneklerden biridir. İnsanlığın mühim keşiflerinden biri olan elektriğe işaret ettiği söylenebilir: Allah göklerin ve yerin nurudur. Onun nuru, içerisinde ışık bulunan bir kandil yuvasına benzer. O ışık bir cam içindedir, cam ise, sanki inci gibi parlayan bir yıldızdır; bu, ne yalnız doğuda ve ne de yalnız batıda bulunan bereketli zeytin ağacından yakılır. Onun yağı, nerdeyse ateş değmeden aydınlatır. Nur üstüne nurdur. Allah dilediğini nuruna kavuşturur. Allah, insanlara misal verir. O, her şeyi bilir (Nur, 35). Burada, inci gibi parlayan bir yıldız teşbihiyle ampule ateş değmeden aydınlatan yağla da elektriğe işaret edildiğini, bu yağın, aslında, iklime tabi olarak biten nebattan elde edilen malum yağ olmadığını da doğulu veya batılı olmayan bereketli zeytin ağacı teşbihinden anlarız. Ayetin üslubundaki ulvilik ve derinlik ve bilhassa teşbihler başka manalar çıkarmaya da elverişlidir. B - Tarihi Hadiseler: Kuran-ı Kerim, tarihte cereyan eden bazı hadiseleri beyan ederek de geleceğe ışık tutmakta, insanlığın ilim yoluyla elde edilebildiği tekniklere işaret etmektedir. Bu hadiselerden bir kısmı, peygamberlerin mazhar olduğu mucizeler nevindendir. Bir kısmı ise, bu gruba girmez. Bir iki misal verelim: 1- Fil suresinde, Mekkeyi işgal ederek Kabeyi yıkma niyetiyle gelmiş olan Habeşistan ordusunun, kuşların attığı siccil (denen pişmiş çamur parçaları) ile bozguna uğratıldığı anlatılır. Burada, havadan atılma kaydıyla, bir kuşun taşıyabileceği büyüklükte parçacıklarla, bir ordunun bozguna uğratılabileceği gösterilmiş olmaktadır. Uçaklardan atılan çeşitli silahlardan başka, bir nevi kuş sayılabilecek, istenen yükseklikte patlatılan top ve füze mermileri bu hadiseyi tatbikata koymuştur. 2- Bedir Harbinde, Hz. Peygamberin (Aleyhisselam) mazhar olduğu bir mucize, yukarıda temas edilenden daha ileri durumu bildiriyor. Tefsir ve siyer kitaplarının açıkladığı üzere, Hz. Peygamberin (Aleyhisselam) yerden alarak fırlattığı bir avuç toprak ve kumdan, düşmanların her birisinin gözüne bir miktar isabet ederek bozguna uğramalarına sebeb olur. Ayet-i kerime bu olaya: Onları siz öldürmediniz, fakat Allah öldürdü. Attığın zaman da (ey Resulüm) sen atmadın, ancak Allah attı (Enfal, 17) diyerek temas eder. Atılan merminin, hedefe takip ederek yakalaması, zamanımızda oldukça gelişmiş bir tekniktir. Ancak bu, şimdilik büyük ve bilhassa havai hedeflerle sınırlıdır. Ayet-i kerime, zamanla, insan gibi küçük hedefleri bulup yakalayan mermilerin geliştirilebileceğine, hatta bunun insan eliyle de atılabileceğine işaret etmektedir. Nötron bombası buna bir örnek sayılabilir. C - Mucizeler: Kuran-ı Kerimde zikredilen mucizeler de insanların ulaşacakları bir kısım fenlere işaret ederler. Sadece bir kaçını sıralamak gerekirse: Bir beşer: Hz Muhammed sav Nasıl gezegenlerin yörüngeleri olduğunu bilebilir ? (Zariyat Suresi, 7)(Enbiya Suresi, 33) Nasıl tüm gökcisimlerinin uyum içinde hareket ettiğini bilebilir? (Mülk Suresi, 3) Nasıl Big bangin ilk saniyelerinde başlayan ayrılmayı bilebilir ? (Enbiya Suresi, 30) Nasıl Evrenin genişlediğini bilebilir ? (Zariyat 47) Nasıl Evrenin yokdan varolduğunu bilebilir? (Enam Suresi, 101) Nasıl Evrenin sonunun olduğunu [BİG CRUNCH] (Enbiya Suresi, 104) Nasıl Dünyamızı Koruyan atmosferi ve eletromanyetik alanlar olduğunu bilebirl?(Enbiya Suresi, 32) Nasıl Ayın yörüngesinin hurma dalını taklit ettiğini bilebilir ? (Yasin Suresi, 39) BUNLAR SADECE ASTRONOMİ İLE İLGİLİ GAYBİ HABERLER Muhammed sav Nasıl Dağların bu akdar sabit ve depremi engelleiyci özz. olduğunu bilebilir ? (Enbiya Suresi, 31) (Nebe Suresi, 6-7) Nasıl yağmurun evrelerini bilebilir ? (Rum Suresi, 48) Nasıl denizlerin derinliklerindek iç dalgaları bilebilir ? (Nur Suresi, 40) Nasıl yeryüzünün katmanları olduğunu bilebilir? (Talak Suresi, 12) Nasıl dağların aslında hareket ettiğini bilebilir ? (Neml Suresi, 88) BUNLAR SADEEC JEOLOJİ İLE GAYBİ HABERLER Nasıl hareketlerimizin kaynağı olan bölgeyi(beyni) bilebilir ? (Alak Suresi, 15-16) Nasıl İnsanın insanın çamurdan oluştuğunu bilebilir ?(insan dokusnun %95 i çamurdaki elemnentlerden oluşur) (Saffat Suresi, 11) Nasıl İnsan organlarının gelişim sırasını bilebilir ? (Müminun Suresi, 78)(Nahl Suresi, 78) (Enam Suresi, 46) (İnsan Suresi, 2) Nasıl Balın besin değeri en yüksek besinler arasında bulunduğunu bilebilir ? (Nahl Suresi, 68-69) Nasıl besin döngüsünü bilebilir ? (Enam Suresi, 95) Nasıl uykudayken aslında kulaklarımızın duyduklarımızı bilinçaltına sakladığını bilebilr? (Kehf Suresi, 11) Nasıl parmak izlerinin bu kadar komplex olduğunun üstünü çizebilir ? (Kıyamet Suresi, 4) BUNLAR SADEEC BİYOLOJİ İLE GAYBİ HABERLER Muhammed sav • Nasıl Bizansın perslerle savaşının sonucunu bilebilir ? (Rum Suresi, 1-4) • Nasıl Mekkenin fethini bilebilir ? (Fetih Suresi, 27) • Nasıl Firavunun en yakın adamı ve sağ kolu olan hamman ı bilebilir ? (Kasas Suresi, 38) • Nasıl Musa zamanında hükümdara firavun Hz. Yusuf zamnındaki hükümdara da sultan ,kral denilidiğini bilibilir ? (Yusuf Suresi, 50) • Nasıl Helak edilmiş İrem şehrini ve devasa sutünlarını bilebilir ? (Fecr Suresi, 6-8) BUNLAR SADEECE TARİH İLE GAYBİ HABERLER Muhammed sav • Nasıl insanların hayatını en çok kolaylaştıran elementin aslında Süpernovalardan geldiğini bilebilir ? (Hadid Suresi, 25) • Nasıl Atom altı parçacıkların çiftlerinin olduğunu bilebilir ? (Her parçacığın zıt yükte bir antiparçacığı vardır) (Lokman Suresi, 10) (Taha Suresi, 53) (Yasin Suresi, 36) • Nasıl zamanın aslında göreceli olduğunu bilebilir ? (Secde Suresi, 5)(Mearic Suresi, 4) • Nasıl Kurandaki bu matematiksel düzeni kurabilecek zekaya sahip olabilir ? {ve neden (bunu biliyorsa) yaşadığı süre içinde bunu halka açıklamz Kuranda çoğu kelimelerin (örnğin cennet 77 cehennem 77 ) zıt anlamlısısla eş sayıda yada 2 katı adedince geçmesi} • Nasıl sadece yeşil ağaçdan yakarsınız diyerek oksijeni tarif edebilir ? (sadece klorofil olan bitkiler oksijen üretir ve klorofil yeşil renktedir (Yasin -80) BUNLAR SADEECE FİZİK VE MATEMATİKSEL GAYBİ HABERLER Sayfayı takip edenler daha bir çok mucizelere şahit olmuştur ve olmaktadırlar: https://facebook/photo.php?v=10200990692222647&set=vb.421904024550340&type=3&video_source=pages_video_set https://facebook/photo.php?v=10200965963924455&set=vb.421904024550340&type=3&video_source=pages_video_set https://facebook/photo.php?v=10201309563754236&set=vb.421904024550340&type=3&video_source=pages_video_set youtube/watch?v=xbSY97zaVmk youtube/watch?v=yOWFNmX8tgY youtube/watch?v=DrKRPWvvIUA Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz: Kuran-ı Kerimde istikbalde ulaşılacak bilgi ve fenlerle ilgili ayetler çoktur. Bu çeşit ayetler, sadece eski peygamberlerin mucizeleri veya tarihi hadiselerin hikayeleri vesilesiyle varid olmamıştır. İnsan ve kainatın yaratılışını ve tabiatta cereyan eden (kevni) hadiseleri konu edinen ayetlerden, insanı tefekküre, ibrete teşvik eden ayetlere varıncaya kadar Kuranın pek çok mevzu hakkındaki ayetlerinde bir kısım ilmi, fenni hakikatler mevcuttur. Her ilme mensup ihtisas sahipleri bunlardan kendi sahasına girenleri zamanı geldikçe bulup çıkarabileceklerdir. Kuran’da bilimsel konularla ilişkili olan ve bilimsel konulara atıf yapan ayetler de imani ve ameli konulardaki ayetler kadar önemlidir. Bu ayetler gereksiz midir ya da bu ayetler üzerinde bilimsel verilere ve akla atıf yapmadan nasıl düşüneceğiz, bunları nasıl değerlendireceğiz? bazı ilahiyatçı ve din adamı Kuran’daki bu mucizelerin ve Kuran-bilim ilişkisinin öneminin farkına varamamışlardır. Bizlerin görevi bu mucizeler, delilleri araştırmak, bunlar üzerinde düşünmek, bu vesileyle Kuran’a ve Allah’a olan inancımızı güçlendirmek ve Kuran’a inanmayan insanları bu mucizeler yoluyla İslam’a davet etmektir.@mimbah
Posted on: Fri, 18 Oct 2013 20:22:03 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015