MUSTAFA MUTLU Silivri’den notlar - Türk hukuk tarihinin en - TopicsExpress



          

MUSTAFA MUTLU Silivri’den notlar - Türk hukuk tarihinin en önemli yargılamalarından Ergenekon davası dün karara bağlandı. Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte Silivri’nin tüm dağları, tepeleri duruşmayı izlemek için gelen vatandaşlarla doldu. Ancak polis ve jandarma Vali’nin emriyle cezaevi kampüsüne ulaşan bütün yolları kesti, basın mensupları ve avukatlar dışında kimseye izin vermedi. - Mahkeme salonuna ulaştığımda bu kez bir başka engellemeyle karşılaştım: Mahkeme daha önce onlarca kez kabul ettiği basın kartımı bu kez “Ankara’ya sorma gereği“ hissetti ve benim 32 yıldır kullandığım, son 10 yıldır da “sürekli”sini taşıdığım sarı basın kartımın “aslında hiç olmadığını” öğrendim. Ne ilginçtir ki Ankara’daki listede adım yoktu. Sorunu çözmek için hiçbir şey yapmadım. Bir saat sonra tekrar sıraya girdim, aynı listede adım bu kez vardı... Giriş kartını aldıktan sonra yeni bir engel bizi bekliyordu. Yasa ve teamüller gereği aranamayacak olan avukatların ve milletvekillerinin üst aramaları yapılıyordu. Türkiye’nin duayen ceza avukatlarından Celal Ülgen’in ayakkabısı x-ray cihazından geçerken öttüğü için, ünlü avukat içeriye yalın ayak girmek zorunda kaldı. Olayı protesto eden diğer avukatlar uzunca bir süre içeriye girmedi. Ben bir kenarda bu manzarayı seyrederken iki yıllık ayakkabımın x-ray’den geçmeye uygun olduğun keşfettim ve anında satışa çıkarttım, bin liraya kadar alıcı buldum! Ama bu tatlı ticaretimi Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu bozdu. “Öten ayakkabı” sorununu, Mahkeme Başkanı‘yla yaptığı görüşmede çözdü! - CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin x-ray cihazında aranmak isteyince görevli jandarmalara dönerek, “buraya bir tane AKP Milletvekili gelsin, onu arayın, pantolonumu bile çıkarırım” dediğini duydum. Çok sayıda gazeteciyle, avukatla ve milletvekiliyle duruşma salonuna 09.00’da girdik. Ancak 09.00’da başlaması gereken dava 12.15’te başlayınca tedirginliğimiz iyice arttı. - Bekleme sırasında sanıklarla avukatların arasına bir de jandarma dizilince sinirler iyice gerildi; bu arada duayen avukat Celal Ülgen önündeki jandarmaları protesto etmek için masanın üzerine çıkarak “duran adam” eylemi yaptı. - Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu ile mahkeme mübaşiri arasında da sandalye krizi çıktı. Feyzioğlu kendisine sandalye vermeyen mübaşire, “saygısızlık yapıyorsun” diye bağırınca, arka sıradaki avukatlardan birinin, “bağırmayın adamlara... Yoksa içeridekiler (mahkeme heyeti) iyice korkup hiç gelmeyecek” dediği duyuldu. - Mahkemenin iki gün içinde aldığı karara göre sanık yakınlarının duruşmayı izleyemeyecekleri öne sürülüyordu ama aslında böyle olmadığını gözlerimle gördüm, salon sadece izleyicilere kapatılmıştı. Ama yine de Tuncay Özkan’ın kızı Nazlıcan tüm engelleri aşmış salonun önüne kadar gelmişti! CHP Sakarya Milletvekili Engin Özkoç Nazlıcan’ın salona alınması için oldukça uğraştı ve bunu başardı. - Sanıklar 11.50’de salona girdiklerinde avukatların hep birlikte, “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diye slogan attıkları duyuldu. Slogana salondaki 55 CHP milletvekili de katıldı. - Mustafa Balbay her duruşma öncesinde olduğu gibi yine gazetecilere ve milletvekillerine seslendi. Balbay “biz kararın peşinde değiliz. Çünkü biz bu mahkemeye güvenmiyoruz. Biz halkın adaletine güveniyoruz. Sıcak bir sonbahar geliyor. Herkes buna hazırlansın. Bu davanın hedefi siyasidir ve muhalefeti yok etmeye yöneliktir” dedi. Bu arada Balbay’ın eşi Gülşah da izleyici sıralarından kocasına seslenerek; “karar ne çıkarsa çıksın, yanındayım, hepinizin yanındayız, seni unutturmayacağım, hiçbirinizi unutturmayacağız” diye seslendi. Balbay, eşinin konuşmasını gözleri yaşararak dinledi, öpücük gönderdi. Sonra da CHP’li milletvekillerine dönerek, “Bizim için aslolan iktidar... Onun ötesi bize çok dar” dedi. Balbay 6 Ağustos’ta yeni bir mücadelenin başlaması gerektiğine de işaret etti. - Mahkeme heyeti saat 12.15’te yerini aldı, yoklamanın ardından tüm itirazlara karşın kararı açıklamaya başladı. Bununla birlikte bazı sanık avukatları slogan atarak salonu terk etti. - Kararlar beklendiğinden çok sertti. İki kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan Tuncay Özkan’ın kendisini izleyen kızı Nazlıcan’a söylediği sözler salondaki herkesi ağlatmaya yetti: “Kızım... Ben senin alnına leke sürecek hiçbir şey yapmadım, dimdik dur kızım! Bu karanlıklara sakın aldırma... Her kışın sonunda bahar gelir, aslan gibi dur... Sakın korkuyu kalbine yaklaştırma, sakın gözlerinden yaş gelmesin. Bize bunları yaşatanlara o zevki tattırma!” - Davada tutuksuz yargılanan gazeteci Güler Kömürcü ile birlikte İstanbul’a dönerken kulağımda çınlayan söz ise sanıklardan Oktay Yıldırım’a aitti: “İçimi bu karar acıtmıyor, benim içimi acıtan şey Güneydoğu’da PKK’nın üzerinde uçamayan helikopterlerin, sabahtan beri bizim üzerimizde uçması, ben buna dayanamıyorum!”
Posted on: Tue, 06 Aug 2013 05:47:24 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015