Rusya’nın Marksizme göre dizayn edildiği dönemde (1917-1950) - TopicsExpress



          

Rusya’nın Marksizme göre dizayn edildiği dönemde (1917-1950) Türkiye de, yarı devletçi ama büyük oranda ‘fırsat eşitsizliğine’ dayanan ‘gerçek bir kapitalist’ düzenle tanıştı. O dönemin yükselen ya da yükseltilen yıldızı, tartışmasız Vehbi Koç idi. Haberi Yazdır Email Gönder25.07.2013 08:41 Normal Yazı Boyutu Orta Yazı Boyutu Büyük Yazı Boyutu SSCB dağıldıktan sonra ortaya çıkan Rus zenginlerindendi, YUKOS Petrol Şirketi’nin başkanı Mihail Hodorkovski. Vladmir Putin’in kurduğu yeni Rusya’da ‘oligarklar’ arasındaydı ve Roman Abramoviç’ten sonra, petrol dünyasında yükselen yeni değerdi. İşler yolundaydı fakat 2005 yılında rüzgar birden ters döndü ve Hodorkovski için çanlar çalmaya başladı. Önce, 7 milyar dolarlık vergi kaçakçılığına adı karıştı ve Rus mahkemeleri, Hodorkovski’ye 8 yıl hapis cezası verdi. Daha cezasının yarısını çekmemişti ki, bu kez de yeni bir davanın sanığı oldu. İddialar daha da büyüktü. Rus milyarder Hodorkovski ve ortağı Platon Lebedev, 24 milyar dolar gasp ve 20 milyar dolar da kara para aklama suçlamalarıyla mahkemeye çıkarıldılar ve haklarında tam 40 yıl hapis istendi. Süreç işledi ve sonunda, dünyanın en büyük petrol şirketi YUKOS, iflas etti, hisselerini de devlet şirketi Rosneft satın aldı. Bu arada şirketin yabancı ortakları da, davayı Stockholm Tahkim Mahkemesi’ne taşıdılar. Nihayetinde, Rus devleti, suçlu bulundu ve YUKOS Petrol davasında zarar edenlere 3 milyon dolar tazminat ödemeye mahkum edildi. Peki, Rusya’da ne oldu da, dünyanın en büyük petrol şirketinin sonu hazırlandı ve devlet ‘hukuken’ haksız bulunmasına rağmen YUKOS’u bitirdi? Basit aslında, konjonktür… Yani, her türlü durumun ve şartın ortaya çıkardığı ‘sihirli zaman, sihirli davranış’ dönemi. Putin, dengeleri yeniden kurmak, devletini ve milletini yeniden şekillendirmek için ABD’nin aksine, farklı bir yol izledi. “Şirketlerin Amerika’sının” durumuna düşmemek için “Rusya’nın şirketlerini” oluşturdu. ‘Putin denkleminin’ sonuçlarını, önümüzdeki yirmi beş yılda göreceğiz kısmetse. Dönelim bize, Rusya’nın Marksizme göre dizayn edildiği dönemde (1917-1950) Türkiye de, yarı devletçi ama büyük oranda ‘fırsat eşitsizliğine’ dayanan ‘gerçek bir kapitalist’ düzenle tanıştı. O dönemin yükselen ya da yükseltilen yıldızı, tartışmasız Vehbi Koç idi. Derin konudur ama Cumhuriyet’in kurulması ve rejim aracılığı ile sömürü düzeninin hakim kılınması, hep aynı çevrelerin işidir. Doğrudur, Cumhuriyet demek aslında Koç Grubu demektir. Cumhuriyet rejiminin yönünü, kimlerle kavga edip, kimlerle dost olacağını belirleyen ana damardır, Koç. Bundan sonra, artık bir şeyi saklamanın, gizlemenin alemi yok, her şey gün gibi ortada. Koç, 1923’ten bu yana, dünyada eşi benzeri görülmemiş kar marjlarıyla iş yaptığı bu ülkede, sistemin değiştiğini ve buna da ’artık dur’ demesi gerektiğini Gezi organizasyonuyla gösterdi. Cebinde beş kuruşu olmayanlara, ‘Gezi aşkı’ hikayesiyle ‘balayı’ olmasa da ‘bal gecesi’ hediye etti, Divan’ında. Koç, “Bu Cumhuriyet, bizim kurduğumuz Cumhuriyet değil, hem kazancımız düşüyor hem de Cumhuriyet’in kuruluş ilkelerine aykırı olarak İslami hareketler yükseliyor” dedi ve hamlesini yaptı. Açıkça söylüyorum, son yüz yılın en büyük hesaplaşması, dün başladı. Yeni Türkiye’yi inşa eden Ak Parti’nin en büyük savaşı, dün başladı. Maliye bakanlığı, polis eşliğinde, Türkiye’nin en büyük şirketi olan TÜPRAŞ’a girdi ve bazı evraklara el koydu. Akaryakıt uzmanları, sanki bir kasaba istasyonunda denetleme yapar gibi numune aldı ve incelenmek üzere TÜBİTAK’a gönderdi. Bu arada, gün içinde de Koç Holding hisseleri 3.93 değer kaybetti. Yaşananlar küçümsenecek şeyler değil, emin olun, taraflar en büyük düelloda karşı karşıyalar bugün. Muhafazakarların Türkiye’yi yönetip yönetemediklerini, Türkiye’ye hakim olup olamadıklarını, asıl şimdi anlayacağız. Beykoz Konakları’ndaki alternatif hükümet projelerinin hayat bulup bulamayacağını bundan sonra göreceğiz. Rusya Devlet Başkanı Putin, YUKOS’u ‘devletin şirketi’ yaparak ‘şirketlerin devleti’ olmayacağını gösterdi. T.C Başbakanı Erdoğan, bunu yapabilir mi, yoksa detaylı bir antlaşma yaparak, Koç ile çatışmayı sonlandırır mı, büyük bir merakla izleyeceğiz. Peki ben, ne mi derim, bu işe…? Ben, “Kurbanlık koç değilse, o’ zaman bir sığır bulunacak.” derim. Daha fazlasını oku: ‘Koçu kurban olmaktan, ancak bir sığır kurtarabilir…’ - Yazarlar Haberleri - Güncel Haber - Haber - Spor Haberleri- Sıcak haber - Yerel Haber haber.rotahaber/kocu-kurban-olmaktan-ancak-bir-sigir-kurtarabilir_386257.html#ixzz2a2q3By2o Follow us: @Rotahaber on Twitter | rotahaberr on Facebook
Posted on: Thu, 25 Jul 2013 08:40:41 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015