Satılık Yüz, Kiralık Yüz Ulaş Başar Gezgin Ho Çi Min - TopicsExpress



          

Satılık Yüz, Kiralık Yüz Ulaş Başar Gezgin Ho Çi Min Kenti, Vietnam 20.05.2009 Bunun böyle olacağı belliydi. Ekranlarda çarşaf çarşaf topçuları, popçuları çıkarırsanız böyle olacaktı, belliydi işte. Ve bu topçu ve popçular, o kadar sıradanlardı ki, birden onbir milyona dek sayılarla anılıyorlardı. Halk, Topçu 1 ile Topçu 5’in ağız dalaşını dinlemek için ekrana kilitleniyordu. Popçu 4’ün Topçu 7’yi aldattığı doğru muydu? Popçu 9, Topçu 2 ile gece klübünde basılmış mıydı? Yanıtlanması, insanlık için çığır açacak böyle milyonlarca soru vardı. Ülke, öyle bir noktaya gelmişti ki, bilim, sanat ve hele felsefe, zor işler olduklarından ve şan şöhret ve para getirmedikleri için, bilimci, sanatçı ve felsefeciler bir avuca sığacak kadar azalmışlardı; herkes topçu ya da popçu olmak istiyordu. Zaten topçu ya da popçu oldun muydu milletvekili seçilme şansın çok yüksekti. Hatta bir dönem, Meclis’in % 99’u ya topçu ya da popçu olduğundan, Meclis’te Topçular ve Popçular olarak iki topluluk oluşmuştu. Topçular, bütçeden ayaktopuna ayrılan ödeneğin arttırılmasını savunuyor; topun, ülkenin kalkınmasındaki rolüne dikkat çekiyorlardı. Popçular ise, topun üstündeki ekonominin her an kayıp düşebileceğini söylüyorlardı. Ayrıca, topçuluk için en azından bir top ve alan gerektiğini; popçuluk için ise, en ucuz eğlence aracı olan insan sesinin yeterli olduğunu vurguluyorlardı. Buna göre, topa dayalı kalkınmanın maliyeti, popa dayalı kalkınmanınkinden yüksek olduğundan, bütçede daha hesaplı olan popa daha çok kaynak ayrılmalıydı. Demokrasiyi içlerine sindiremeyen, bilimci, sanatçı ve felsefeci bozuntuları, halkın oylarıyla başa geçmiş topçuları ve popçuları her fırsatta protesto ederlerken, Topçu Partisi ve Popçu Partisi yandaşları, onları linç etmek için kuyruğa girerlerdi. Bu darbeci artıkları, halkın iradesine karşı çıkıyorlardı. Topçu Partisi için en önemli gelir kaynağı, maçlar olduğundan; parti yandaşları, maça gitmeyeni dövüyorlardı. Aynı biçimde, halk düşmanları, caz dinlediklerinde, halkımızın yüce pop estetiğinin kırmızı çizgilerine dokunmuş oluyorlardı. Caz, yeraltına inmiş; çıkış günlerindeki gibi, yeniden bir direniş müziği niteliği almıştı. Topçu Partisi’nin ilk icraatı, Türk uygarlığının düşman kafataslarıyla oynayarak başlattığı yüce spor ayaktopunu ölümsüz bir başarı olarak gelecek kuşaklara bırakmak için, Beyoğlu ve çevresindeki tüm yapıları yıktırıp 15 milyon izleyici kapasitesinde dev bir stadyum yaptırmak olmuştu. Söylemeye gerek yok sanırız: Bu, dünyanın en büyük stadyumu olarak, Türk’ün ata sporuna olan bağlılığını gösteriyordu. Bu stadyum, maç olmadığı zaman pop konserleri için kullanılacağından, Pop Partisi de, bu stadyumun açılışında sevinç gösterileri yapmıştı. Yalnız orada kalsa iyiydi. Tıp öğrencilerinin % 99’u, en iyi parayı getirmekle kalmayıp insanı şan şöhret sahibi de yapan estetik cerrahiyi seçiyordu. Öteki alanlarda doktor yetersizliği başgösteredursun; estetik ameliyat, estetik cerrahların bolluğu nedeniyle kan testi kadar ucuzlamıştı. Şimdi, isteyen herkes, hazırlanmış kalıplarla, bir topçunun ya da popçunun yüzünü alabiliyorlardı. Artık öyle bir noktaya gelindi ki, sokaklarda binlerce Topçu 5, Popçu 7 vb. dolaşıyordu. Kimin gerçek Topçu 5 olduğunu anlamak olanaksızdı. Topçu 5 de binlerce taklidi gibi yeteneksiz olduğundan, daha doğrusu, onlar ne kadar yetenekliyse o kadar yetenekli olduğundan; top oynamaları da gerçek Topçu 5’in hangisi olduğunu bulup çıkarmaya yetmiyordu. Karamurat filmlerini andırır biçimde, “Hanginiz Topçu 5?” denildiğinde, herkes, tek tek öne çıkıp “Topçu 5 benim” diyordu. Popçularda da durum aynıydı. Popçu 7 ile yeteneksizlikte de ortak olan binlerce taklidi, kimin gerçek Popçu 7 olduğunu ayırt etmeyi olanaksızlaştırmıştı. Hani şu halkın oyuyla başa geçenleri saymayan halk düşmanı bilimci, sanatçı ve felsefeci bozuntuları var ya; onlar, ikiye ayrılmıştı. Kimisi, estetik ameliyatlara sıcak bakıyor; tarihteki bilimci, sanatçı ve felsefecilerin yüzlerini alıyordu. Kimileri ise, buna tümüyle karşı çıkıyordu. Çocukların da estetik ameliyat yaptırıp topçu-popçu yüzü almasına olanak sağlayan yasa, Meclis’ten oybirliğiyle geçerken; bir haber, gündeme bomba gibi düştü: Bu kez, gerçek topçular ve popçular, taklitleriyle karıştırılmamak için, yeni yüzler almaya başlamışlardı. Artık, kimin gerçek topçu ve popçu olduğunu anlamak çok kolaydı: Eski topçu-popçu yüzlerine sahip olmayanların gerçek topçu-popçu olduğu şıp diye anlaşılıyordu. Ama hepsi birbirine benzeyen, bu nedenle kimlik bunalımı yaşayan parti yandaşları boş dururlar mı?! Bu kez de, topçuların ve popçuların yeni yüzlerini almaya başladılar. Topçular ve popçular için öyle büyük bir çıkmazdı ki bu; kimisi, bu sürece dayanamayarak kendi canına kıydı. Her yeni yüz alışlarında taklit ediliyorlardı. Sonra ülke için acı bir haber dört bir yana yayılmaya başladı: Çok estetik ameliyat olanların yüzleri, geri döndürülemez biçimde kırışmaya ve büzülmeye başlamıştı. Artık daha fazla estetik ameliyat olamayacaklardı. Para kırma ve ünlü olma hevesindeki genç estetik cerrahlar, başından beri bildikleri bu korkunç gerçeği herkesten gizlemişlerdi. Onların kendilerinin ameliyat olmamaları da demek ki bu yüzdendi. Halkımızın %99’u, defalarca estetik ameliyat olduğundan, yüzleri, hilkat garibesininkine dönmüştü. Artık o kadar çirkinlerdi ki, ülkede bütün aynalar kaldırılmıştı. Topçunun-popçunun kıçını-başını izlemeyi seven halkımız için en önemlisi, yüz güzelliği olduğundan; çoğunluk, insan içine çıkamaz duruma gelmişti. Artık, sokaklar bomboştu. Bir tek, bilimci, sanatçı ve felsefeci bozuntuları görülebiliyordu sokakta. Bu insanlık düşmanları kıs kıs gülüyorlar şimdi. Onların o doğal, o güzelim yüzleriyle ülkenin yeni ünlüleri olacaklarına kuşku yok. Genç kuşaklar, bu kez, onların yüzlerini taklit edecekler.
Posted on: Wed, 17 Jul 2013 20:01:14 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015