Tek kişinin Adamları - TopicsExpress



          

Tek kişinin Adamları Ülkemizde belli makam ve mevkilerde bulunan insanları gözlemlemişsinizdir. Bu kişiler kanunu temsil etmek yerine yaptıkları icraatlar la halk korumaktan ziyade tek kişinin istekleri doğrultusunda hareket eder olmuşlardır. Bunun neticesinde de o tek kişi tarafından korunan bir dokunulmazlığa da sahip insanlardır. Bu tip oluşumlar sadece diktatörlükle yönetilen iradeler ile monarşi ile yönetilen halk rejimlerinde görülür. Demokrasilerde asla olmayan yöntemlerdir. Ne demek bir kişinin ben bürokratımı harcatmam demesi. Bürokratlar kanunlara uymak ve kendilerine ve oturdukları makama kanunların kendilerine verilen izinler ve sınırlar içerisinde oturmaları gereken insanlardır. Bu kişiler beni nasıl olsa bağlı olduğum kişi koruyor diye kanunları çiğneyemezler ve de ayrıca yükümlü oldukları halka karşı da terbiye sınırlarını aşan davranışlar içerisinde olamazlar. Böyle davranışlar içerisinde olan kimseler o makamlardan alınması gereken kimselerdir. Zira aksi halde kanunların ve halkın koruyuculuğu ortadan kalkmış olur. Bu şekilde bu bürokratların korunması yönetenin halkı karşısında baskı kurmasına olanak veren bir husustur ve demokrasilerde asla olmaması gereken durumlardır. Sayın başbakan demokrasi derken bunları da göz önüne alması gerektiğini bilmelidir. Demokraside bürokratlar ve makamlar halka karşı sorumluluklarını yerine getirmekle görevlidirler ve bu görevlerini de kanunlar çerçevesinde yapmak zorundadırlar. Dokunulmazlıkları tek kişiye değil kanunlarda belirtildiği ölçülerdedir. Herkes gibi işledikleri suçlarda hesap verdikleri gibi ceza alarak uzaklaştırılmaları da gereken kişilerdir. Bu iktidar zamanında bu şekilde çalışan pek çok bürokrat ve görevliye şahit olduk. Mesela Uludere’de çok sayıda insanımızı bizzat devletin de kabul ettiği üzere yanlış istihbarata dayanılarak yapılan bir bombalama ile kaybettik. Bu olayda rol oynayan aktörler tek kişinin adamlarından olmaları sebebiyle hesap vermemişlerdir. Sadece durum bir özür ile geçiştirilmek istenmiştir. Aynı şekilde bu olayda rol oynayanlardan biri olan genelkurmay başkanımız Afyon’da bizzat kendileri tarafından askerlere verilen bir görev ifası sırasında 25 askerimizi kaybetmişken kendilerine hiç yakışmayacak bir şekilde Afyon valisi ile karşılıklı hediye seremonisi düzenlemiştir. Bu olay basında ve kamuoyunda büyük tepki toplamışken o tek adam ortaya çıkarak her iki aktörü yani Afyon valisi ile Genelkurmay başkanının harcanmasına mani olmuştur. Nedir bu insanların dokunulmazlıkları irdelemek gerekir. Kimse benim şehitlerimin arkasından böyle laubali davranış sergileyemez sergilerse bunun bedelini de ödemelidir. Ayrıca bu komutan kendi görev arkadaşlarını yapmadıkları halde işlemedikleri bir suçtan ötürü cezalara maruz kalarak mağdur olduklarında onların yanlarında yer almayan tek kişi olarak tarihe adını yazdırmıştır. Onlara Yargıtay’dan ceza onaması geldiğinde görevimden ayrılırım dediği halde verdiği sözü tutmayarak ta karakterini belli etmiştir. Son zamanlarda bir de Adana valisi gündeme oturdu. 1920 yılında İzmir valisi iken İzmir’in Yunan işgali esnasında Yunan konsolosluğuna sığınan Kambur İzzet’in torunu Hüseyin Avni Çoş halk içerisinde kendisine gösterilen tepkilere makama yakışmayan bir üslupla karşılık vermiş ve gündeme oturmuştur. Şimdi bu adamlar özenle seçilmişler belli ama dikkat edilecek tek husus tek bir adam tarafından korunmaları ortak olan yönleridir. Söylendiği doğruysa Hüseyin Avni Coş sayın başbakan ile daha önceden bir konuda ortak bir tarafı olan bir insanmış. İstanbul Belediyesi’ni denetleyen müfettiş olması ve denetlediği başkanın da şimdiki başbakanımız olması oldukça ilginç bir tesadüf olsa gerek. Biraz geriye gidersek, ÖSYM başkanı Ali Demir ortaya çıkan sınav sorularındaki şifreleme ile sınavların ne kadar güvensiz yapıldığı konusunu görürüz. Apaçık belli kişilerin ÖSYM’nin yaptığı sınavlarla üniversitelere pek çok öğrencinin hakları yenerek alınması ve aynı şekilde kamuya alınacak kişiler için yapılan sınavlarda da pek çok şaibeli sınava imza atan bir bürokrat olduğu halde sahip çıkan tek kişi yine sayın başbakan olmuştur. Dikkat edecek olursak sayın başbakanın sahip çıktığı kişiler ya bir yolsuzluk ya bir saygısızlık ta da Türkiye Cumhuriyeti değerlerine sahip çıkmadıkları için suçlanmış ve kanıtlanmış apaçık belli insanlardır. Bunların bu derecede güçlü olmalarının tek sebebi de başbakana olan yakınlıklarıdır. Bu yazıda örnekler istenildiği kadar çoğaltılabilir. Neticede bu durumlar sadece tek adam olan yönetimlerde olan olaylardır. Hepsinde amaç ben ne dersem o olur kanun benim felsefesi hâkimdir. Demokrasi ile yönetilen ülkelerde böyle bir durum asla olmayacağı gibi yargı da gereken müdahaleyi yapabilecek güce sahiptir. Bizde sözü tek olarak geçerli ben ne dersem odur diyen bir yönetim ve ondan korkan onu denetlemesi ve frenlemesi gereken olmayan bir yargı bundan söz edemeyen basın ülkemizde olan durumdur. Buna verilecek tek ad “Tek Kişinin adamları “ ve bundan korkan zihniyet olmalıdır
Posted on: Wed, 13 Nov 2013 10:29:48 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015