Yüreğimden damıtarak yazıyorum bu satırları. Bu sabah sizi - TopicsExpress



          

Yüreğimden damıtarak yazıyorum bu satırları. Bu sabah sizi düşledim. Nice uygarlıkların çiçek çiçek, ilmik ilmik dokunduğu acıların sabır sabır, çekildiği; nice sevdaların yürek yürek yaşandığı kutsal coğrafyamızda sizinle yola çıktık koyu çınar gölgelerinde posteki üzerine uzanıp buz gibi ayran içenlerle birlikte olduk. Geçim sıkıntısından sekiz kişi bir odada kiraci olarak oturan, işkenceden dert yanan yandaşlarla bütünleştik. “Şimdi derviş dergahında şiirler vardı. Seydibalu ilinde, şeker damar dilinden dost bahçesi yolundan, eve dervişler geldi....” diyen Yunus diyarından gezdik.Yağmurları toprak kokusunda, baharları nergis kokusunda, günleri kara bulutlara gebe çalan güneş aydınlığında, geceleri hülasa ay beraraklığında olan canım Anadolu’yu, Mezopotamya’yı gezdik. Dicle’de yıkandık. Ege kıyılarını gezdik. O güzelim kıyılara dallarını ana kucağı içtenliğiyle uzatmış asırlık zeytin ağaçlarının dostluğunda seyreyledik alemi. İnsan için, dostluk için dizeler ilmikledik... “Yarın yanağından gayri her şey ortaktır” diyen Şeyh Bedrettin’i anımsadık. Çocuklarına yaşamsal azığı temin etmek için kendisini meta diye satan anaları gördük. Düşünceleri uğruna yaşamlarını yitiren, cenazeleri günler sonra birer çukurda gördük. Onurlu bir yaşam tarzını istedikleri için işkence hanelerde onurluca direnen yarının yöneticilerini gördük. Koruculuğu ve ihbarcılığı kabul etmedikleri için, evleri “malüm” güçler tarafından yakılan, yıkılan ve göçe zorlanan, ağıt yakan nineleri gördük. Salt karınlarını doyurmak için, bir şeftali çalanı yakalayıp kelepçelenen 15-16 yaşlarındaki Ali’leri Memo’ları gördük. Diger yanda, belgelere dayalı adam öldüren, uyuşturucu pazarlayan ve fidye için adam kaçıran çete mensuplarının serbest gezdiklerini gördük. Henüz yaşları 25 olmadan, hayır severlerin yardımıyla okuyup Üniversite yeni bitiren milyonları aşan servet sahibi, gemi sahibi gençleri gördük. Vurguncuları, banka hortumluyanları, hayali ihratçatçıları göre göre alıştık. Dostlar! Dostluklardan, sıcak dayanışmalardan uzak ego (benliğin) hükmettiği analmsız zaaf batakhanelerden nasibini bolca almış bu diyarlar, hep sistemin, yakınmanın ezgisini mırıldatır dudaklarında. Buralarda ince bilekli serçe kuşları çırpınmıyor yol kenarındaki su birinkintilerinde, saç üzerinde pişen yufka ekmeklerin nefis kokusunu duyamıyor insan, hiç bir şeyi doğallıkla yaşamanın olanağı yok. Her şey sunni dostluklar, yapmacıklı. Domates bile hormon kokar. Bazen akşam sofralarında, bir kadeh rakı durur. Hafif çakır keyifliler insanı bazen duygulara, güzel yerlere götürüyor. Kadehte duran su karışmış rakıya bakıyorum, damat beyazlığı ayran kadar pak değil. Onun kadar ak değil. Bu nedenle onlarca kurban verildi. Siz gençlerin, bu gün attığınız her adım, yarınki yaşantınız olacaktır. Sevgi üstüne kurun bir dünyayı, içinizde gelen sevgi, tatlı tatlı okşayan sesi dinleyin. Ülkede görevdeyken, sorulurdu bana “nerede oturuyorsun” diye.. Kiracının evinde kiraciyim derdim.Biz de anadan doğma göçmeniz. Bu dünyaya raslantı sonucu gelmişiz ve geldiğimiz gibi gideceğiz. Saraylar saltanatlar çöker, kan durur bir gün, zülüm biter. Menekşeler açılır üstümüzde leylaklar da gider. Bugünlerden geriye, bir yarına gidenler kalır. Bir de yarın adına direnenler... Dostlar! Kürt halkı neden bir açmaz içerisinde? Yan yana gelişinin ikinci günü, bir biriyle didişiyor. Çünkü, içi boşaltılmış kendi gerçeğinden uzaklaştırılmış. Kardeş kardeşiyle savaşıyor. Esir alıyor kardeşini. İnsan kardeşini esir alır mı? Bizler neden başkalariyle barışık, kendimizle düşmanız? Başkaları adına konuşur, düşünür, emek sarfedersen beğeniliyorsun. Ülkede ikinci adam bile olabiliyorsun, ama kendi adına konuştuğunda, bir şeyler yapmak istediğinde, buna “terörizm” diyorlar. Onlara ne ekmek ne de yaşam hakkı kalıyor. Yargısız infazlara, faili meçhul cinayetlere, .... ve köy yakanlara karşı tepki gösterenlere “bölücü” gözüyle bakılıyor. Hatta vatan haini damgasını yiyorsunuz. Katliniz ‘Vacip’ oluyor. Gereği yapılmak üzere, cinayet şebekelrine havale ediliyorsunuz. Kürtlerin yaşadığı yerler, toz duman, halen yanan ormanlar, yaşanan göçler. Hayatlarına bakıyorum, içi dışına çıkmış boş cebe benziyor çoğunlukla. Sürgünlükleri ve katledilen insanlığı hangi saz yeterince çalabilir? Hangi kalem yazabilir? Hangi duygular anlatmaya yetebilir annelerin gözyaşlarını? Ozanın deyişiyle “ Döğüşenler de var bu havalarda....”. İnsanlar ancak yarınlar için bugüne katlanır. Dostlar, sizin yarınınız nasıl olacak? Günlük yaşamınızın dışında, bir düşünüz var mı? Toplumla bir ufku paylaşma gayretini gösterdığınız oldu mu? Nasıl bir yarın sunacaksınız çocuklarınıze ve nasıl bir gelecek düşlüyorsunuz torunlarınıze? Dostlar! Vatan aşkına toprağa düşen her canlının bir diriliş filizine dönüştüğünü iyi bilenler, ülkeyi yakıp yıkıp boşaltılarak, insanlaştırarak “vatansızlaştırma”. Halkımızı köklerinden koparmak ve böylece diriliş filizlerinin zeminini kurutmak istiyorlar. Bir fidan düşünün, toprağından koparılınca solar. Ancak sulanırsa yaşar. Aama yaşlı ağaç torağından koparılınca kurumaya mahkümdür. Bunun içindir ki, metropollara, dünyanın dört bir yanına serpiştirilmedik mi? Dostlar! Benim bir ülkem var diyememenin acısını yüreğinden hissettin mi hiç? Sevdalarımız iki damla göz yaşına dönüşerek gizli içimize akıyor. Her birey vatan aşkını, umudu yedirmeli besleyip büyütmeli narin yüreğinde, umutlu yarınlar için. Gelecek geçmişten alır o özünü. Geçmişimiz geleceğimiz olur mu? Halkına, iradesine ve tarihine karşı sorumluluğunun yerine getirilmesi için nasıl yapmalı, neler yapılmanın sorunlarıyla aklımızı ve yüreğimizi sorgulamalıyız. Yeniden yaratmanın, direnmenin oluşuna katkı sunmalıyız. Mütevazi, sade, sevecen, kararlı, inançlı, direngen, ... ve özgürce bir yaşamın hayata geçmesi için ne gibi çaba içerisindeyiz? Ehmede Xani, bir dizesinde der ki, “Bazıları canları için ister canı / Bazıları da cananlar için verir canı....” Cananların onurlu bir yaşama erişmesi için ne gibi çaba içerisindeyiz? Dostlar! Karanlığa karşı aydınlığı, savaşa karşı barışı, çirkinliğe karşı güzelliği, kötülüğe karşı iyiliği sevecenliği .... ve kardeşliği kendimize rehber almalıyız. Asgari müştereklerde birleşmeliyiz, Kürd’ü, Türk’ü, Laz’ı, Çerkez’i, Arab’ı .... ve Gürcü’sü hep birlikte, bir çatı altında kardeşçe yaşamak için....
Posted on: Sun, 22 Sep 2013 19:48:34 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015