Zalimlere karşı şu ayetin kalesine sığının... İşte, ey - TopicsExpress



          

Zalimlere karşı şu ayetin kalesine sığının... İşte, ey mü’minler! Ehl-i iman aşiretine karşı tecavüz vaziyetini almış ne kadar aşiret hükmünde düşmanlar olduğunu bilir misiniz? Birbiri içindeki daireler gibi yüz daireden fazla vardır. Herbirisine karşı tesanüd ederek, el ele verip müdafaa vaziyeti almaya mecburken, onların hücumunu teshil etmek, onların harîm-i İslâma girmeleri için kapıları açmak hükmünde olan garazkârâne tarafgirlik ve adâvetkârâne inat, hiçbir cihetle ehl-i imana yakışır mı? O düşman daireler, ehl-i dalâlet ve ilhaddan tut, tâ ehl-i küfrün âlemine, tâ dünyanın ehvâl ve mesâibine kadar, birbiri içinde size karşı zararlı bir vaziyet alan, birbiri arkasında size hiddet ve hırsla bakan, belki yetmiş nevi düşmanlar var. Bütün bunlara karşı kuvvetli silâhın ve siperin ve kal’an, uhuvvet-i İslâmiyedir. Bu kal’a-i İslâmiyeyi küçük adâvetlerle ve bahanelerle sarsmak, ne kadar hilâf-ı vicdan ve ne kadar hilâf-ı maslahat-ı İslâmiye olduğunu bil, ayıl. Ehâdis-i şerifede gelmiş ki: “Âhirzamanın Süfyan ve Deccal gibi nifak ve zındıka başına geçecek eşhâs-ı müdhişe-i muzırraları, İslâmın ve beşerin hırs ve şikakından istifade ederek, az bir kuvvetle nev-i beşeri hercümerc eder ve koca âlem-i İslâmı esaret altına alır.” Ey ehl-i iman! Zillet içinde esaret altına girmemek isterseniz, aklınızı başınıza alınız. İhtilâfınızdan istifade eden zalimlere karşı اِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ اِخْوَةٌ (“Mü’minler ancak kardeştirler.” Hucurat Sûresi, 49:10) kal’a-i kudsiyesi içine giriniz, tahassun ediniz. Yoksa, ne hayatınızı muhafaza ve ne de hukukunuzu müdafaa edebilirsiniz. Malûmdur ki, iki kahraman birbiriyle boğuşurken, bir çocuk ikisini de dövebilir. Bir mizanda iki dağ birbirine karşı muvazenede bulunsa, bir küçük taş, muvazenelerini bozup onlarla oynayabilir; birini yukarı, birini aşağı indirir. (Mektubat, Yirmi İkinci Mektup) Bediüzzaman Said Nursî SÖZLÜK: adâvet : düşmanlık âhirzaman : dünya hayatının kıyamete yakın son devresi alâka : bağlantı âlem-i İslâm : İslâm dünyası beşer : insanlık düstur-u âliye : yüce kanun, kural düstur-u hayat : hayat kanunu ehâdis-i şerife : Peygamber Efendimizin (a.s.m.) mübarek söz, fiil ve hareketleri veya onun onayladığı başkasına ait söz, iş veya davranışlar ehl-i iman : Allah’a ve Allah’ın bildirdiklerine inanan esaret : esirlik, kölelik eşhâs-ı müthişe-i muzırra : müthiş zararlı kişiler hayat-ı içtimaiye : sosyal hayat hercümerc : darmadağın, alt-üst hırs : aç gözlülük hilâf-ı maslahat-ı İslâmiye : İslâmın yararına ters, aykırı hilâf-ı vicdan : vicdana aykırı husumetkârâne : düşmanca ihtilâf : anlaşmazlık ihtiras : bir şeyi aşırı isteme istifade etme : faydalanma kal’a-i İslâmiye : İslâm kalesi kal’a-i kudsiye : kutsal kale malûm : bilinen mesâib : musibetler, zorluklar mizan : terazi, denge muhafaza : koruma, saklama muvazene etme : dengeye getirme, ölçme, karşılaştırma müdafaa etme : savunma nev-i beşer : insanlık nevi : tür nifak : münafıklık, ikiyüzlülük sefâlet-i dünyeviye : dünyada sıkıntılar içinde olma Süfyan : âhirzamanda gelip İslâm dinini yıkmak için çalışacak olan dinsiz ve münafık şahıs şekavet-i uhreviye : âhiretteki sıkıntılar şikak : ayrılık, parçalanma tahassun etmek : sığınmak tarafgir : taraftar uhuvvet-i İslâmiye : İslâm kardeşliği zâlim : zulmeden, haksızlık eden zındıka : dinsizlik, inançsızlık zillet : alçaklık, aşağılık
Posted on: Sun, 18 Aug 2013 23:54:44 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015