İLYAS BAŞSOY-BİRGÜN (Son iki haftadır çok sayıda AKP seçmeniyle konuştum. Bu kardeşlerimizin bir kısmı kendilerini hala AKP’li hissediyordu. Yine de inançları sarsılmış, kafaları karışmıştı, herhangi bir mantıklı soruya yanıt vermekte zorlanıyorlardı. Yanıtlanamayan sorular, iktidarların kanseridir ve bu kanserin tüm vücuda yayıldığını söyleyebilirim. Bir de ikinci grup vardı: AKP’li veya AKP’ye oy vermiş, ancak son bir ayda düşüncelerini tamamen değiştirmiş olanlar. 29 Ekim 2012’de yine bu köşede “Anne Bak Kral Çok Şık” başlıklı bir yazıda, AKP seçmeni gençlerin düşüncelerini aktarmıştım. Fikir değiştirenlerin bazıları o gençlerdendi) “Namazı Kıble’ye doğru kılarız. Onun haricinde ne yöne bakacağıma ben karar veririm. Mercedes’i yapan kim? Telefonu yapan kim? AK Parti’ye, beni yirmi dört saat Kıble’ye döndürsün diye oy vermedim. Türkiye’nin hedefi bellidir: Muasır medeniyetler seviyesine ulaşmak... Diğer zamanlar verdiğim oylara helal olsun ama 2011’de AK Parti’ye verdiğim oyumu helal etmiyorum. Ben neysem oyum, hiç değişmedim. Ama AK Parti şımardı ve değişti. Hissettiğim şey bu.” “Şimdi bir arabada fren vardır. Fren ne yapar? Arabayı durdurur. Bu ne diyor, ‘durmak yok, yola devam’ diyor. İyi diyor, hoş diyor. Attın tüm frenleri, ne gazeteci bıraktın, ne asker, ne üniversiteli çocuk bıraktın. Attın frenleri anladık ama o zaman gaza basamazsın. Çünkü o yol dediğin düz yol değil. O yol virajlarla dolu. Virajlı yolda, frensiz arabayla ha bire bastın gaza... Şimdi uçurumun dibine düştün işte. Bunu söyleyen de benim gibi fanatik AK Partili... Tek bir kişi olarak söylemiyorum, Sanayi’nin yarısı benim gibi düşünüyor. Diğer yarısı da susuyor ama cevap veremiyor. Burada AK Parti yüzde yüzdür. Böyle bir yerden bahsediyorum sana. Yüzde yüz AK Parti olan bir yerin yarısı benim gibi düşünüyor. Hesap et.” “Geçen hafta evdeki Erdoğan resmini indirdim. Karım benden fanatiktir, o bile ses çıkarmadı. Şimdi, bunlar özel şeyler ama ne bileyim, canım çok sıkkın. Bu cami şeyinden ötürü. En çok bu yaraladı beni... Yani misal, kendimden düşünüyorum, iki genç gördüm camide içki içiyorlar, ne yaparım? Bunları çıkarırım, konuşur, bu yaptıklarının yanlış olduğunu anlatmaya çalışırım. Bir Müslüman’a yakışan budur. Bu mesele olmuş mu, olmamış mı, bu tartışmaya girmiyorum bile. Her şey olur, seksen çeşit insan var bu ülkede. Her şey olur da bir Başbakan bunu kürsüden çıkıp söyler mi? Bir değil, iki değil... Sürekli bunu söylüyor. Yav biz burada Alevi, Sünni bilmeden, Hasan Abi, Mehmet Amca olarak, bir arada yaşıyoruz. Kimimiz içer, kimimiz sofudur. Sen ne yapmak istiyorsun birader? İlla birbirimizi mi keseceğiz? Sen niye kürsüden bu lafı söyleyip duruyorsun? Bu ülkede cahil insanlar var, delikanlılar var... Sen bunları doldurup katil mi yapmak istiyorsun? Amacın ne? Hani nerede o balkondan konuşan Başbakan? Canım o kadar sıkkın ki, anlatamam.” “Ne anladım? Bu herifle bir daha yola çıkılmaz bunu anladım. Aynen böyle düşünüyorum. Yaz, istersen adımı da yaz. Kimseden korkum yok. Ben tüm seçimlerde AK Parti’ye oy vermiş bir adamım, yerel, genel, referandum, silme... Ve diyorum ki, ‘Bu herifle bir daha yola çıkılmaz’... Gözü döndü, kafayı sıyırdı. Bugün bunu yapan yarın neler yapar? Yok arkadaş biz padişahı yolladık çoktan, yeni padişah istemeyiz. Benim büyük dedem Çanakkale’de şehit oldu, dayı oğlum Hakkari’de şehit oldu. Vergiden anamı ağlatıyosun, sonra benim paramla bana artislik yapıyorsun... Delikanlı dedik oy verdik, yaptığı iyi şeyler için de teşekkür ederiz. Ama buraya kadar. Kurtuluş, son durak... Yaz aynen.” “Kime oy vereceğimi bilmiyorum. Bundan sonra Tayyip Erdoğan’a asla oy vermeyeceğim, bunu biliyorum.” “Şimdi milleti keriz yerine koymasın kimse... Bu adam İSKİ’de memurken, Kadir Topbaş para kesiyordu. Kadir Topbaş’ın hiçbir yanlışını görmüş de değilim. İstanbul Büyükşehir demek Türkiye demek. Lan sen bu adamı rezil etmeye utanmıyor musun? Bu adamın torunu torbası şerefi yok mu? Ben ona ayrı bir seçimle oy vermemiş miyim? Ne olursan ol arkadaş. O zaman gel bizim mahalleye, muhtarın masasına otur, ikametgah da sen yaz. Her şeyi sen mi biliyorsun? O parka bina yapmak nereden çıktı? Ağacı taşıyacakmış, lafa bak. Ağacı taşısan ne olur, o bölgenin tek boşluğunu bina yaptıktan sonra? Daha evvel genel seçimlerde MHP’ye oy vermiştim, 2011’de AKP’ye verdim. Elim kırılsaydı da vermeseydim. Koskoca belediye başkanını bir park için rezil ettin.” “Sokakta gaz bombası yiyen bebeler... Gördünüz mü? Ben köyde gerçek bombalar atılır, tüfekler saydırırken büyüdüm. Oy dersen, dansözlük bize sökmez.” “Dün neydi, bugün ne? Tek sözüm bu.” “Bu havalar beni bozar abi. Gezi Parkı’na gittim, yüzde doksanı benim kafamda gençler. Arada it kopuk yok mu? Var elbette ama balina bile yüzerken yanına asalak balık gelir, normaldir. Esas resme bakmak gerek. Kendi gencine düşman adamla işim olmaz.” “Ben kimsenin bi şeyinin kılı değilim. Kendine göre tartısı olan bir insanım. AK Parti’ye oy verdim ama ihanete uğradım. Ben önce çalışıyorum, sonra ay sonunda maaşımı alıyorum. Maaş peşin verilmiyor ama oy peşin veriliyor. Maaşımı peşin almışım sonra sözleşme görevlerimi yerine getirmemişim, hatta tam tersi davranmışım. Bu da öyle bir şey işte. Televizyona gazeteye inansak on sene önce AK Parti’ye oy vermezdik. Benim muhakememi kimse küçümsemesin.” “Düz mantık yapalım. Diyor ki: ‘Faiz lobisi diye bir şey var. Bunlar ekonomiyi istediği gibi batırır, hükümeti düşürür ve sonra kendi adamlarını iktidar yapar.’ Aynen böyle demiyor mu? O zaman düz mantık ne? Demek DSP, MHP hükümetini faiz lobisi düşürdü ve onun yerine ‘adamları’nı koydu... Kendi kendine itiraf etti yani... En son 2007’de verdim AK Parti’ye oyumu, bundan sonra günahımı bile vermedim, vermem de.” “Her yerde miting yapıyor, miting nedir? Mitingi kim yapar? Kendine güvenen adam miting yapar mı? Düğün değil bayram değil, ne mitingi bunlar? Bana ne kardeşim, ne işim olur mitingle? Müslümanın mitingi camide salavat getirmektir. Bitti.”
Posted on: Mon, 24 Jun 2013 18:34:31 +0000