:: KURBAN :: Bir adağı vardı İbrahim (a.s.)ın. Rabbi için - TopicsExpress



          

:: KURBAN :: Bir adağı vardı İbrahim (a.s.)ın. Rabbi için bir kan akıtarak, bu adağını yerine getirecekti. Ancak kendisi için oldukça önemli olan bu adak konusunda, sadece bir şeyi bilmiyor, sadece bir konuda kararsızlığa düşüyordu Hz. İbrahim (a.s.). Rabbi için ne kesmeliydi? Alemlerin Rabbi olan Allah (c.c.) için büyük ve değerli bir kurban kesmek istiyor, büyük ve değerli bir kurban kesmek istiyordu ama bu ne olmalıydı? Koyun mu, keçi mi, sığır mı, deve mi? Hz. İbrahim (a.s.) bu sorularla istihareye yattı mı yatmadı mı, bu konuda Allahtan bir işaret bekledi mi beklemedi mi bilmiyoruz. Bize bildirilen gerçek, İbrahim (a.s.)a bu cevabın ve bu İlahi işaretin rüyada verildiğidir. Hz. İbrahim (a.s.) arka arkaya gördüğü rüyalarda, kendisini oğlu İsmaili boğazlıyorken görmektedir!. Hükmünde hikmet,hikmetinde rahmet olan Rabbimiz Ey İbrahim!. Madem ki Benim için büyük, Benim için değerli bir kurban kesmek istiyorsun, bu kurban senin için de büyük, senin için de değerli olan İsmaildir buyuruyordu!. Açık seçik bir şekilde bu rüyayı gören İbrahim (a.s.), yattığı yerde usul usul gözlerini açtı!. Hiç hareket etmiyor, hiç hareket edemiyordu!. Uzaklara, çok uzaklara dalıp giden hareketsiz gözleriyle öylece duruyor, bütün duyu ve duygularının donduğunu hissediyordu!. Kendisinde bir hata, kendisinde bir suç arayarak Neden yattım, neden uyudum diyordu kendi kendisine!. Çünkü böyle bir rüyayı göreceğini bilseydi, ömrünün sonuna kadar hiç yatmaz, ömrünün sonuna kadar hiç uyumak istemezdi İbrahim (a.s.)!. Oğlunu düşündü ve oğlu geliverdi gözlerinin önüne!. İçinde sessiz bir patlamayla, sessiz bir ateş harlayıverdi!. Nemrutun kendisi için yaktığı ve kendisinin içine atıldığı ateş, bu sefer dışında değil içinde tutuşmuş, çok daha büyük alevlerle içinde tutuşuvermişti!. Bu ateş sönmüyor, bu ateş söndürülmüyordu!. İbrahim (a.s.)ın içini kavuran bu ateş, Nemrutun ateşi gibi serin ve soğuk olmuyordu!. Ağlamaya başladı İbrahim (a.s.)!. Ya Rabbi ben bunu nasıl yaparım, nasıl yapabilirim? diye ağlamaya başladı. Elbetteki her canlı gibi İsmail de, sevgili oğlu İsmail de ölebilirdi. Ve buna dayanır, buna dayanabilirdi İbrahim (a.s.)!. Fakat neden bu iş kendisine verilmişti!. O bu işi nasıl yapar, o sevgili oğulcağızını nasıl boğazlayabilirdi!. Bu acıyla günler,bu acıyla haftalar geçiren İbrahim (a.s.) bir çıkış, bir kurtuluş yolu arar gibiydi!. Kendisine kesin bir zaman, kesin bir mühlet verilmediği için, içinde her geçen gün daha da mayalanan bu acı ile İsmailin biraz büyümesini bekledi!. Çünkü içindeki acı ne kadar büyük olursa olsun, bu geçen süre zarfında gönlünde besleyip büyüttüğü bir de umudu vardı İbrahim (a.s.)ın. Nitekim bu umudunun gerçekleşebilmesi için İsmailin biraz büyümesini, gezip koşabilecek bir çağa gelmesini beklemiş ve gördüğü rüyayı ancak o zaman İsmaile anlatmıştı., Böylece (çocuk) onun yanında gezip koşabilecek çağa erişince (İbrahim ona): Oğlum dedi. Gerçekten ben seni rüyamda boğazlıyorken görüyorum. Bir düşün, sen ne dersin. 37 Saffat 102 İbrahim (a.s.), böyle bir yaklaşım ile oğlu İsmaile tercih hakkı veriyordu. Oğlum, ben boğazlamakla emrolundum fakat sen boğazlanmakla emrolunmadın!. Tercihin nedir diyordu. Yumuşacık yüreği rahmet depremleriyle sarsılarak bu soruyu soran İbrahim (a.s.), gezip koşabilecek çağa gelen İsmailin, koşarak kendisinden uzaklaşmasını, uzaklaşıvermesini umud ediyordu. Çünkü böyle bir durumda ne kendisini boğazlatmayan İsmail, ne de İsmaili boğazlayamadığı için kendisi sorumlu olmayacaktı. Fakat olmadı!. Karşısındaki çocuk, sıradan bir çocuk değildi!. İbrahim (a.s.)ın oğlu, İbrahim (a.s.)a yakışan bir evlad, bir İsmail idi!. Nitekim hiç durmadan, hiç duraksamadan babasına şu cevabı verdi., Babacığım, emrolunduğun şeyi yap. İnşaallah, beni sabredenlerden bulacaksın. 37 Saffat 102 Heyhat!. Artık herşey bitmiş,bütün çıkış yolları kapanmıştı İbrahim (a.s.) için!. İsmailin bu muhteşem cevap karşısında öylece kalakaldı!. Kendisine Babacığım diyerek sevgisini, Emrolunduğun şeyi yap diyerek saygısını, İnşaallah diyerek tevekkülünü, Beni sabredenlerden bulacaksın diyerek teslimiyetini ifade eden oğluna bakakaldı!. Üzülmesi mi, yoksa böylesine salih bir evlad ile gurur duyması mı gerekiyordu, bilemedi!. Ne var ki yapılması gereken iş, yapılacaktı artık!. Sonunda ikisi de (Allahın emrine ve takdirine) teslim olup (babası İsmaili kurban etmek için) onu alnı üzerine yatırdı; 37 Saffat 103 Bu olayı yaşarcasına düşünürken,tüm duygularınızın titrediğini hissediyorsunuz!. Meleklerle, cinlerle ve bütün kainat ehliyle birlikte, Rabbimizin Halim sıfatını verdiği İsmail (a.s.)ın yere uzanışına, boynunu hafifçe uzatışına bakıyorsunuz. Kalbiniz duruyor fakat yaşıyorsunuz, yine de yaşayabiliyorsunuz bu yaşanan hadise karşısında!. Hacer validemizi düşünüyorsunuz!. Yıllar önceki hadiseye dönüyor ve Hacer validemizin Ya Rabbi İsmail susuz, İsmail susuzluktan kavruluyor!. diyerek yaptığı yakarışları hatırlıyorsunuz. Bu olayın duygu yüklü bir kadın, yüreği merhamet dolu bir anne için büyük bir imtihan olduğunu biliyorsunuz. Sonra İbrahim (a.s.)a bakıyorsunuz!. Yüreğinde evlad sevgisi ve elinde bıçak ile İsmailin başucunda duran İbrahim (a.s.)a bakıyorsunuz!. Söylenecek bir söz, konuşulacak bir kelime kalmıyor!. Ağlamaya, hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlıyorsunuz!. Ya Rabbi nasıl, nasıl dayanabildi buna!. Nasıl üstesinden gelebildi böyle bir imtihanın! diyerek ağlıyorsunuz!. İbrahim (a.s.)ın gözlerine bakıyor,rahmet ve merhamet yüklü bu gözlerde bir gözyaşı gibi eridiğinizi, bir gözyaşı gibi akıp gittiğinizi hissediyorsunuz!. İsmaili boğazlamaktansa,dünyevi ateşlere binlerce kez atılmaya razı olabilecek olan İbrahim (a.s.), ağır ağır İsmailin boğazına doğru eğiliyor!. Bir an duruyor, sağ eline ve sağ elindeki bıçağa bakıyor!. Bıçak, titreyen ellerinden düşecek gibi!. Son bir güçle ellerini sıkıyor, ellerini sıkarak bıçağı kavramaya çalışıyor!. İbrahim (a.s.) henüz İsmaili kesmemiş,İsmaili boğazlamamıştır ama bu kısacık sürede içindeki binlerce İbrahim kesilmiş, binlerce İbrahim parçalanmış gibidir!. İçi kan olmuştur, içi kan dolmuştur, içi kandan bir derya olmuştur İbrahim (a.s.)ın. Gözlerinden artık yaş değil sanki kan, kıpkırmızı bir kan boşanıyordur!. Dayanılası bir hal değildir bu!. Elindeki bıçağı atarak geri dönmesi, geri dönüvermesi de mümkün değildir!. Çünkü Allahın, alemlerin Rabbi olan Allah (c.c.)ın emridir bu!. İlahi emre teslim olmaktan başka ne yapabilir, ne yapabilirdi ki!. İbrahim (a.s.) titreyen ellerindeki bıçak ile alnı üzerine yatan İsmailin, yüzünü ve gözlerini görmediği oğlunun, önünde boylu boyunca yatan sevgili oğulcağızının boğazına tekrar eğildi!. Hiçbir şey düşünmek, hiçbir şey hissetmek istemiyordu. Bitsin, artık bitsin, artık bitiversin duyguları içinde Bismillahi Allahu ekber diyerek bıçağı İsmailin boğazına çaldı. İşte o an, bıçağın tene değdiği o an, rahmet kapıları açılmış ve Rahmanın sesi duyulmuştu., Biz ona: Ey İbrahim diye seslendik. Gerçekten sen, rüyayı doğruladın. Hiç şüphesiz Biz, ihsanda bulunanları böyle ödüllendiririz. 37 Saffat 104.105 Rüyasında gördüğü olayı aynen yaşayan ve tüm hücrelerindeki titremesi henüz geçmeyen İbrahim (a.s.) anlaşılmaz duygular içindeydi!. İnanılmaz bir darlıktan çıkarılmış, inanılmaz bir genişliğe bırakılmış gibiydi!. Şaşkın gözlerle elindeki bıçağa ve önündeki İsmaile baktı!. Önündeki İsmail yaşıyordu, yaşıyordu ama, bıçağın tene değdiği o unutulmaz anda, Hz. İbrahim (a.s.) gönlündeki İsmaili boğazlamış, İsmailini boğazlayıvermişti!. Artık gönlünde bir İsmail değil, İsmaili kendisine bağışlayan Allah, sadece Allah (c.c.) vardı!. Engin bir huzuru yaşayan İbrahim (a.s.)ın gönlünde sadece ve sadece Rahman, sadece ve sadece Rahman sevgisi kalmıştı!. Ve devam ediyor ayet i kerime, İbrahim gibi bir kulun Rabbi olan Allah (c.c.) beyana devam ediyor., Doğrusu bu, apaçık bir imtihandı. Ve ona büyük bir kurbanı fidye verdik. Sonra gelenler arasında ona (hayırlı ve şerefli bir isim) bıraktık. İbrahime selam olsun. Biz, ihsanda bulunanları böyle ödüllendiririz. Şüphesiz o, Bizim mümin olan kullarımızdandır. 37 Saffat 104...111 Evet,selam olsun, tekrar selam olsun, tekrar tekrar selam olsun İbrahim (a.s.)a!. Ve yine selam olsun İsmaile ve yine selam olsun Hacer validemize.. Mehmed Alagaş - RAHMETE YOLCULUK
Posted on: Tue, 15 Oct 2013 21:43:45 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015