Prof. Dr. Kazım Mirşan Prof. Dr. Ekrem Memişin Ortadoğuda - TopicsExpress



          

Prof. Dr. Kazım Mirşan Prof. Dr. Ekrem Memişin Ortadoğuda Türklerin Varlığı Tartışmaları Makelesinden Türkler Cilt-1 Eski Doğu üçgenini oluşturan üç medeniyet merkezinden Mısır ve Mezopotamya, M.Ö. 4. binyılın sonlarında, kendilerine has birer yazı icat ederek tarihi devirlere girdikleri halde, Anadolu yazıya ancak M.Ö. 2. binyıl başlarında kavuşabilmiştir. Buna rağmen, M.Ö. 3. binyılın son çeyreğinde (M.Ö. 2250‟lerden itibaren) Anadoluda neler olup bittiğini dolaylı olarak öğrenebiliyoruz. Zira, Mezopotamya‟daki Sümer sitelerini teker teker yenerek Mezopotamya‟nın ilk siyasal birliğini sağlayan, ardından da iran, Anadolu ve Mısır gibi ülkelere seferler düzenleyerek Eskiçağın ilk sömürgeci imparatorluğu olmayı başaran Akkadlar, Anadolu üzerine düzenlemiş oldukları seferler hakkında bize ayrıntılı raporlar sunmaktadırlar. Bu raporlardan biri, Akkad imparatorlarından Naram-Sinin M.Ö. 2200‟lerde Anadolu‟ya yapmış olduğu askeri bir seferi anlatmaktadır. “Şartamhari Metinleri” adıyla anılan bu yazılı raporda, adı geçen Akkad imparatorunun Sedir Ormanlarını (Amanoslar) ve Gümüş Dağları‟nı (Toroslar) aşarak Anadolu‟ya girdiği ve Hatti kralı Pampa‟nın önderliğindeki şehir devletinden oluşan Anadolu koalisyonuna karşı savaştığı anlatılır. Şartamhari metinlerinin Hattuşaş arşivinde ele geçirilen kopyasının (KBo III, 13 numaralı metin), ilk 7 satırı kırık olup, metin, 8. satırdan itibaren şöyle devam etmektedir: 8. Bana karşı bütün memleketler isyan ettiler. 9. Guşua kralı Anmanailu, Pakki kralı Bumanailu 10. Ulluwi (Ullama) kralı Lupanailu, sonra…. kralı…………inmipailu 11. Hatti kralı Pampa, Kaniş kralı Zipani….kralı Nur-Dagan 12. Amurru kralı Huwaruvaş, Paraşi kralı Tişenki 13. Armanu kralı Mudakina, Sedir dağları kralı İşgippu 14. Larak kralı Ur-Larak, Nikku kralı Ur-Banda 15. Türki kralı İlşu-Nail, Kuşaura kralı Tişkinki 16. Toplam 17 kral, ki onlar savaşa girdiler ve ben onları vurdum 17. Hurrilere karşı bütün orduyu seferber ettim ve sonra (tanrılara) şarap takdim ettim. 18. O zaman savaşçılarıma, binlerce düşman askeri hiç mukavemet etmedi. Metnin çok bozuk olan arka yüzünde, geceleyin düşman karargahına bir baskın yapıldığı ve onların yenilgiye uğratıldığı anlatılmakta, alınan ganimetlerden eksik cümleler halinde bahsedilmektedir. Görülüyor ki bu metin, Anadolu kökenli olmamakla beraber, Anadolu hakkında bilgi veren en eski yazılı vesikadır. Bu metinden anlaşıldığı kadarıyla, M.Ö. 3. binyılın sonlarında Anadoluda büyük bir devlet yoktu. Ancak, her şehirde küçük bir krallık hüküm sürmekte idi. Aralarında hakimiyet mücadelesi yaptıklarına şüphe olmayan bu şehir devletleri, dıştan gelen tehlikeler karşısında, içlerindeki en güçlü şehir kralının liderliği altında birleşerek, tek bir güç halinde mücadele etmesini de biliyorlardı. Gerçekten, bu vesikada da belirtildiği üzere, Akkad imparatoru Naram-Sin, Anadolu kralının oluşturduğu koalisyona karşı savaşmış ve onları mağlup etmişti. Bu krallardan biri de metnin 15. satırında geçen Türki kralı Llşu-Naildi. Burada geçen “Türki” kelimesinin Türk olduğuna şüphe olmadığı gibi, İlşu-Nail ismi de kulağa pek yabancı gelmemektedir. Demek ki, günümüzden yaklaşık olarak 4200 yıl önce Anadolu‟da değişik ırklardan muhtelif kavimler yaşamakta olup, bunlardan biri de Asya kökenli Türk kavmi idi. Öyle sanıyoruz ki, M.Ö. 3500lerde Sümer Türkleri Mezopotamyaya yerleşirken, muhtemelen aynı tarihlerde Kafkaslar üzerinden gelen bir başka Türk kütlesi de Doğu Anadoluya yerleşerek burada bir şehir devleti vücuda getirmişti ki, bu, yukarıda adı geçen Türki Krallığı idi. Bu arada okuyucularımızın kafasında meydana gelmesi kaçınılmaz gibi görünen bir meseleye dikkatleri çekmek istiyoruz. Acaba, yukarıda tercümesini verdiğimiz çivi yazılı metnin 13. satırında geçen “Armanu memleketi”nin, bugünkü Ermenilerle herhangi bir bağlantısı var mıdır? Gerçekten ilk bakışta, söz konusu metnin 13. satırında geçen Armanu memleketi kralının (Lugal Kur. Uru Ar-ma-nu), Ermeni kralı olduğu zannedilebilir. Fakat bu, doğru değildir. Çünkü Ermeniler, Doğu Anadolu bölgesine M.Ö. 6. yüzyılın başlarında, yani Urartu Devleti‟nin yıkılmasından sonra gelmişlerdir. İki asra yakın kabileler halinde başıboş dolaştıktan sonra, Urartu Krallığı‟nın yıkılmasını fırsat bilerek, gelip onların topraklarına yerleşmişlerdi. Zira, Ermeni adına ilk defa M.Ö. 6. yüzyılda Pers kralı Darius‟un kitabelerinde rastlanıyor. Ermeniler kendilerine hiçbir zaman “Ermeni” dememişler, bilakis kendilerini “Haikh” (Tekil olarak Hai-Hay) olarak adlandırmışlardır. Ermeni ismi tamamen Pers kralının, bölgenin adına izafeten uydurmuş olduğu bir isimdir. Çünkü bölgeye, M.Ö. 3. binyıldan itibaren Armanu ya da Armenia denilmekte idi. İşte Pers kralı, hegemonyası altında bulunan ve batıdan göçmen olarak gelen bu yabancılara, “Armenia bölgesinde oturanlar” anlamına “Ermeniler” ismini vermişti. şu hususu da açıklığa kavuşturmakta fayda görüyoruz: Ermeniler, kendilerinden önce bu topraklar üzerinde oturmuş olan Urartuları (M.Ö. 9-6. yüzyıllar) ataları olarak göstermek istemektedirler. Halbuki, yapılan filolojik tetkikler neticesinde, Ermenilerin kullandığı dilin, Hint-Avrupa kökenli dillerden olduğu anlaşılmıştır. Buna karşılık Urartuların dili, M.Ö. 3. binyılda Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde oturan Hurri kavminin diliyle akraba olup, Asya kökenli dillerdendir. O halde, Ermenilerin böyle bir iddiada bulunmaları, tamamıyla yersiz ve yanlıştır. Çünkü, filolojik açıdan, böyle bir görüşün haklılığına asla imkan yoktur. Tarhan
Posted on: Mon, 28 Oct 2013 05:09:11 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015