Ruhat Mengi / Hakime kim hesap soracak? 10.07.2013 Hukuku iyi - TopicsExpress



          

Ruhat Mengi / Hakime kim hesap soracak? 10.07.2013 Hukuku iyi bilen bir yorumcumuz Bersan Özcan Pazartesi günü “Ateşli silahlar ve bıçaklarla ilgili 6136 sayılı kanun hala yürürlükte.. Elinde pala, satır, büyük bıçakla gezinme en az 1 yıl, saldırırsa en az 3 yıl hapis cezası var” diye yazmıştı. Bir başka yorumcu ise “İçerde zor tutuyorum söylemiyle katliama davet edenler asıl tehlikeyi yaratanlardır” diyor. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç hukukçu ve o da “Palayla, satırla herkese sataşanların görüntüsü korkunçtu, serbest kalmalarını ben de çok garip karşıladım, neden bırakıldıklarını hakime sormak lazım” dedi. Şimdi tabii, halk tepkisi normal ama bir başbakan yardımcısı böyle söylediğinde ortada “bağımsız bir yargı varmış da, ne yaptığına kimse akıl erdiremiyormuş” gibi, “mış gibi” bir hava esiyor, oysa özellikle referandumdan sonra “yargının tümüyle siyasi güce bağımlı hale geldiğini” bilmeyen kalmadı sanıyorum. 12 Eylül’den kalma, dokunulmadı! Hakimler HSYK ’nın elinde, HSYK “Adalet Bakanlığı”nın elinde.. HSYK başkanlığını bile hiçbir demokratik ülkede olmayacak şekilde Adalet Bakanı yapıyor ki “12 Eylül darbesinden kalan” ve darbelerle getirilmiş herşeyi değiştireceğiz diye yapılmış referandumda nedense (!) dokunulmayan bir uygulama.. Bu durumda, hakim katilleri, palacıları, silah atanı bırakmışsa bal gibi aynı anda “HSYK Başkanı olan Adalet Bakanı” durumu değiştirebilir, neden yapmıyor? Yoksa artık normal mahkemeler de “özel yetkili” mi oldular? (AYM Başkanı’nın “uzun tutukluluk süresini Meclis ve hakimler değiştirebilir” demesi gibi.. Adı Meclis, aslı “iktidar partisi”.. Kararı ya onlar veya “kendilerinin kontrolündeki hakimler” verecek.. Ki vermeyecekleri “milletvekili seçilenlerin bile bırakılmasını istemelerinden” bellidir.) Suç bulamadıklarını at zindana 6 yıl, palacıları bırakıver. Silah atan olursa “MERMİYİ BULUP POLİSE VEREN VATANDAŞ”ı kasklarındaki numaralar kapatılmış olan polis “alın bunu da, delile dokundu” diye gözaltına alsın, vatandaşları satırla ve hem de polisin yanında kan revan içinde bırakanlar salıversin.. Göstericileri sopayla takip edenlerden biri, polis yakalamaya yeltenince “Ben sizdenim amirim” demiş, dokunulmazlığı olan palacılar “kimlerden” acaba? Yürüme suçu! İstanbul Valisi Mutlu “Silah atan şahıs gözaltına alındı” duyurusu yaptı.. “Şahıs”.. İsmi nedir, halk neden öğrenemiyor, kimdir bu şahıslar, aniden satırla, silahla nereden çıkmaya başladılar, “içerde zor tutulanlar” mıdır, Mısır’ın Baltacılar’ı “Burada işimiz bitti, İstanbul’a uzayalım” mı dediler, nedir? Bir de “gözaltına alındı” haberinin arkasından gelecek olan “sonra?” sorusu var ki gözaltına almalarından daha önemli.. Sonra ne olacak, satırlılara ne yapıldı ki silahlılara ne yapılacak? “Bu ülkede serseri kurşunlarla bebekler bile öldü, hadi bakalım içeri” demeyeceklerine göre “içerisi” sadece gazetecilere, rektörlere, milletvekillerine, Genelkurmay eski Başkanı’na ve orduya ayrılmış olmalı. Plastik mermi yalanı! Ethem Sarısülük Ankara Kızılay’daki gösterilerde gaz fişeğiyle başından vurularak hayatını kaybettiğinde henüz 26 yaşındaydı. O sırada olayı çeken güvenlik kamerasının vurulmadan hemen sonra yönünü başka yere çevirdiği anlaşılmış. Evlatlarını bu şekilde kaybetmeleri yetmiyormuş gibi ailesi “tehdit edildiklerini” açıklıyor. Vali sözünü bile etmiyor ama polisin attığı gaz fişeğiyle beyninden yaralanan 17 yaşında bir genç daha komaya girdi.. Bir başka genç; Volkan Kesanbilici polis mermisiyle gözünü kaybetti ve “plastik” denilen merminin içinde metal parçaları olduğu ortaya çıktı. Yazık değil mi bu ülkenin çocuklarına, düşman mı bunlar? Taksim Dayanışma Platformu üyeleri ise Vali’nin açılış yaptığı Gezi Parkı’na doğru yürürken gözaltına alındılar. Suçları “parka doğru yürümek”.. Cumartesi günkü polis müdahalesi sırasında gözaltına alınan 8 kişi de tutuklandı. Suçları “görevli memura mukavemet, gösteri kanununa muhalefet”.. Palacı kardeşler! Böyle bir tabloya nasıl susulur bilmiyorum, en ilkel kabilelerde görülebilecek saldırıları yapan “Palacı Kardeşler” serbest, yürüyen, polisin kendisine müdahalesine itiraz eden veya gösteri yapan “tutuklu” ki artık 5 kişi birlikte yürüse gözaltına alınıyor... Ve polisin bu ağır suçlularla beraber halkı yaralama yetkisi de var.. Diyorum ya; Mısır’a (kendi halkına silah doğrultma konusunda filan) akıl vererek dünyayı güldürmeyelim, daha iyi durumda değiliz. Bu adaletsizlikler alıp başını gitti mi, ortaya çıkan kaosu düzeltmek de imkansız olur, örnekleri önümüzde! ***** TV kanalları ne zaman düzelir? Mısır’da Müslüman Kardeşler’in “din adına yapıyormuş gibi yasakladığı” müzik programları onlar sahneden çıkar çıkmaz geri dönmüş. Düşünün, bu yobaz kafa bir kere yerleşti mi “müzik” bile günah sayılıyor, eğlenmek günah, gülmek günah, Allah yerine onlar karar veriyor kulların günahına, sevabına.. Alenen “şirk koşuyorlar” kendilerini.. Ve hepsi aslında “güç” için, koltuk için.. Suriye halkı Esad’dan nefret ediyor ama o giderse Mısır’daki gibi “Müslüman Kardeşler ve El Kaide iktidarı ele geçirir” diye de korku içindeler. Kaçmayı başaran sade Suriye vatandaşlarının hepsinin psikolojisi bozulmuş, çoğu “ağır sakinleştirici”lerle ayakta duruyorlar, kısacası bir yanda mezhep kavgaları, bir yanda “Sünni Müslüman köktendinci örgütler”in baskıları ortaya çıktı mı sonu gelmiyor. Haber vermeye korkuyor! İşte Mısır’da olanların sorumlusu “müzik programına kadar yasak getiren, ülkeye korku salan Müslüman Kardeşler ve Mursi”.. Peki “bizdeki durum Mısır’a benzemiyor” diyenler Türk medyasının utanç verici haline bakıyorlar mı hiç? TV kanallarının patronları “işleri bozulur, gazaba uğrarlar” korkusuyla ülkede olup bitenin, “Baltacı-Palacı vahşeti”nin bile kanallarında haber yapılmasını önlüyorlar. Gerçekleri “olduğu gibi yansıtan, tartışan haber programı” yok ekranlarda.. Yalan dolanla milletin gözünü boyayıp parti propagandası yapanlar dışında kalmadı. Mısır’dan alınacak ders var diyenler, “dersin bu yönüne” baksalar çok iyi olur!
Posted on: Wed, 10 Jul 2013 08:45:24 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015