Yine ecdad toprağı ama bu defa başka yer. Anne dedelerimin - TopicsExpress



          

Yine ecdad toprağı ama bu defa başka yer. Anne dedelerimin geldiği Saraybosna topraklarına ayak basışımızdan bir kaç ay sonra, baba dedemin geldiği Makedonya topraklarındayız. Üsküp havaalanında, kendisine Roma ve Osmanlı dışına bir resmî tarih yazma çabasıyla dört elle sarıldıkları Büyük İskenderin heykelinin süskediği havaalanına indik. Yine börekçiler, yine bildiğimiz lezzetler. İlk durak vitrininden bize sütlaçlarının gülümsediği tatlıcı. Türkiyedeki pek çok tatlıcını, bu arada Kanaat Lokantasi gonı isim yapmış olanlarının da kökü Makedonya. Büyükbabamız babası da Balkan Savaşları sonrası geldiği İstanbulda aynı işi tutuyor. Sonra büyükbabam ve kardeşleri de. Bugün babamin sıkı bir hobi sütlaçcısı, tenkit kabul etmez bir kabak tatlısı pişiricisi ve tepkiyi imkânsız bir Arnavut ciğeri virtüözü olmasının altındaki kültürel kökler. Tezgâhta karı koca olması muhtemel bir çift var. Mavi gözlü, 50lerinin sonunda olan kadın Türkçe konuşuyor çok hafif bir aksanda, ama muhabbet uzayınca tıkanıyor. Daha vakit sabahın körü, tek tük mûşteri var içerde. Ayaküstü anlatıyorum aile hikayemi, kadıncağız çeviriyor adama. Sütlacın yanında krem karamesin Makedonya versyonundan yiyoruz bir de. Burada adı kaymaçika. Giderken hesap istiyorum, elini sallayıp tamam tamam diyor. Rica minnet ödeyebiliyorsa; o da sonradan anlayacağız, normalin bayağı altînda, sembolik bir şey (o anda bilemiyoruz ne kaç paradır, ülkeye geleli daha iki saat olmamış). AhOsmanlının Balkanları!..Hâlâ şehrin kalesinin duvarlarında durup, aynı noktadan şehrin camilerinin minarelerini ve etraftaki yüksek tepelerden birinin üstüne dikilmiş devâsâ, vakur haçı görmek mümkün. Esnaf içinde çok Türkçe konuşan var. Birine soruyorum Türk müsün diye, Arnavutum diyor. Ama, diye devam ediyor, burada çok Türkçe konuşulurdu, iki kişiden biri bilirdi, sonra kesildi. Yine Türkçe konuşan ve nefis tavuk ve güveçte kurufasülye pişiren bir lokantacı, aynı soruya Osmanliyim diye cevap veriyor. Camilerde adları kalmış Mustafa Paşaların, Murat Paşaların, Yahya Paşaların ruhları yaşıyor hâlâ Üsküp sokaklarında; çarşiyada, kapıda, dolapta, çorbada, kahvede, ince belli bardakta ikram ettikleri çayda. İnternette fütursuzca yazan v...na avcısı yarımakıllı gezgin Türkler çapkınlıkla ilgili akıl verip gece hayatını överlerken, şehrin birkaç Müzesine gittiklerini, buralarda kayda değer bir şey olmadığını söyleyebiliyorlar. Arkeoloji Müzesi hâlâ yarı inşaat halinde olmasına rağmen görmeye değer. Aynı binada yer alan Askerî Müze koleksiyonu ve hemen yan binada yer alan, zengin koleksiyoncuyla göz dolduran Etnoğrafya Müzesi de.
Posted on: Sat, 16 Nov 2013 21:57:35 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015