Önce toplumsal cinsiyet temelinde kadın erkek rolleri tanımlanmakta, cinsiyetçi bir iş bölümü sonucu kadın özel alana ilişkin iktisadi faaliyetler ikincil/ önemsiz addedilerek iktisadın inceleme alanı dışına itilmekle, böylece iktisatta kadın görünmez kılınmaktadır( Serdaroğlu, 2010:13). Toplumsal cinsiyetçi bakışla temellendirilen sözkonusu örtük varsayımları, iktisadın babaları olarak nitelenen Pigou, Marshall, Edgewoth, Jevons vb. gibi iktisatçıların çalışmalarında örneklemeye çalışalım. Bir başka değişle, her ne kadar açık bir biçimde dillendirilmeseler de, iktisatta nasıl bir kadın kimliğinin biçimlendirildiğini deşifre edelim: Tüm kadınlar evlidir ya da evlenecektir, çocuk sahibidir ya da olacaktır, iktisadi olarak bir erkeğe(eş, baba, kardeş, oğul) bağımlıdır. Üretici kapasiteleri evkadınlığında uzmanlaşmalarına uygundur. Sanayi sektöründe kadın işgücü niteliksizdir, karar alma noktalarında güvenilmezdir. Geleneksel rolleri (anne, eş) rasyonel(karcı) hareket etmelerine engeldir. İş piyasasında kadınların sayısının artması sanayide durgunluğa ve ev yaşamında bozukluklara neden olmaktadır. Bu da ekonomik refaha bir katkı sağlamamaktadır hem ulusal hem de hanehalkı açısından ( Serdaroğlu, 2010:21-23). İktisadın karar birimi olarak ele alınan bu bireyin (erkek) özellikleri, üç temek kavram etrafında karakterize edilmektedir; kıtlık, bencillik, rekabet. Söz konusu bu kavramlar, gerçek hayattaki iktisadi ilişkilerin sadece bir yanını temsil etmektedir. Diğer yanda ise bolluk, diğergamlık ve işbirliği gibi özellikler iktisadın dışında bırakılmaktadır. Cinsiyetlere atfedilen bu özelliklerin kadın ve erkek stereotiplerini tanımlamadığını toplumsal cinsiyetçi bir anlayışa dayanan kimliklendirmenin sonucu olarak ortaya çıktıkları da ifade edilmiştir ( Serdaroğlu, 2010:26). Kadınlar erkek-kadın olarak varolmak zorunda kalıyor ve çoğunlukla kadın olmaya diğer kimliğimizi tercih ediyoruz çünkü öbür türlü ikincil olacaksın, teferruatta kalacaksın ( Serdaroğlu, 2010:32) Ahenk, bakım, anlayış, dayanışma, sabır yani anne gibi davranışları ve duyguları çağrıştıran işler düşük ücretli oluyor; çünkü bu tip özellikler kadınların doğal özelliği kabul ediliyor ve itibarı ne talep ne de hak ettiği varsayılarak yapılandırılıyor ( Serdaroğlu, 2010:42) Kadınların ikincilleştirilmesinin özel mülkiyetin gelişiminin ve kapitalizmin bir sonucu olduğunu savunan Marksist feminizmi ve gerek Liberal feminizmi eleştiren Radikal feminist kuram, ataerkilliğin tüm toplumlarda mevcut olduğunu ve eşitsizliğin temel kaynağı olduğunu savunur ( Serdaroğlu, 2010:64)
Posted on: Sun, 14 Jul 2013 08:01:36 +0000
Recently Viewed Topics
© 2015