2007 seçimlerinde yapılan iki siyasi komployla, Yaşar - TopicsExpress



          

2007 seçimlerinde yapılan iki siyasi komployla, Yaşar Büyükanıt’ın 27 Nisan sözüm ona muhtırası ile Demokrat Parti ittifakının son anda bozulmuş olmasıyla MHP ve CHP’nin ardındaki halk desteği manipüle edilerek AKP’nin iktidara gelmesi sağlanmıştır. 2011 seçimlerinde ise bu siyasi komplolar yön değiştirerek kod Ergenekon’la kamuoyuna baskı ve korku aracı şekline dönüşmüş, MHP-CHP yöneticilerine yönelik kaset oyunları ve Saadet Partisi’nin oylarının Numan Kurtulmuş eliyle AKP’ye yönlendirilmesiyle de MHP ve CHP’nin iktidara gelmesi engellenmiştir. Bugün Türkiye 2014 ve sonrasında yapılacak seçimlere hazırlanmaktadır. Ülkemizin gidişatına bakıldığında, AKP siyasetinin PKK ile yapmış olduğu ittifak, ülkemizin topraklarının bir kısmında egemenliğin PKK’ya devredilmiş olması, Atatürk ve Türk milliyetçiliğine yönelik aşağılamalar, halkımızın hükümet eliyle borçlandırılması, kaynaklarımızın yabancılara satışı ve bu siyasetin izlediği Suriye, Irak, Mısır ve Barzani politikaları… toplumun büyük bir kesiminde tepkiye yol açtığı görülmektedir. Tüm yurda yayılmış olan Taksim/Gezi olayları işte bu kamusal öfkenin dışa vurumudur. Önümüzdeki seçimlere bu açılardan bakıldığında, AKP siyasetinin kendisini iktidardan düşürecek kadar ağır bir güç kaybıyla milletimizin huzuruna çıkacağı açıktır. Bununla birlikte AKP siyaseti iktidarı bırakmamak için her yolu deneyecektir çünkü düştüğü anda kendisini yok edecek bir yargılamanın içinde bulacağını da bilmektedir. Bu da AKP’yi akıl almaz tertiplere başvurmaya sürükleyecektir, kendi canını kurtarabilmek için. Bu durumda Türkiye ne gibi siyasi oyunlara sahne olabilir? Kim ne derse desin, Türkiye’de siyasete yön verecek kadar ardında büyük halk desteği olan iki siyasi parti vardır, CHP ve MHP; öte yanda para, yargı, korku, baskı, tehdit, silah ve dinimizi siyasi bir araç olarak kullanarak kendisine siyasi alan yaratan iki diğer parti vardır, bu da AKP ve BDP’dir. Bu son iki partinin ittifak kurduğu, CHP oylarının da %25-35 arasında seyrettiği gözönüne alındığında, 2014 ve sonrası seçimlerinde MHP’nin kilit parti konumuna geldiği açıktır. Çünkü yüzde 10’larda seyredecek bir MHP AKP’yi iktidara taşıyabileceği gibi, yüzde 20 ve üstüne çıkacak bir MHP doğrudan AKP’yi tarihten silmesini de bilecektir. PKK’nın AKP eliyle cirit atacak kadar siyasi meydanı boş bulması karşısında doğan kamusal tepki ve öfke oylarının büyük bir kısmının da MHP’ye yönleneceği dikkate alınacak olursa, gerçekten de MHP Türkiye’nin siyasi geleceğini belirleyecek ölçüde kilit bir partidir. Bu sözler ve analizlerimiz, adım adım Anadolu diyerek halkımızla bir araya gelişimiz ve bizzat gördüğümüz bakışlar ve yüreklerden aldığımız bilgilerle yapmış olduğumuz güçlü ve doğruluk payı yüksek bir araştırma sonuçlarıdır. İktidarı bırakmak istemeyen AKP de kamuoyu araştırmaları yaptırmakta ve size sunduğumuz bu bilgilere kendisi de ulaşmaktadır yani bu gerçeği AKP de bilmektedir. Dolayısıyla MHP artık AKP’nin hedefindedir ve MHP’nin Türk Milleti’nin güçlü sağduyusunun etkisiyle elde ettiği bu gücü zayıflatmak için AKP adeta çırpınırcasına her yola ve oyuna baş vurmaktan çekinmeyecektir. Peki, bu AKP ne yapabilir, anlatalım… Milliyetçi Hareket Partisi 2014 ve sonrası yerel ve genel seçimlerde ülkemizin kilit partisidir diye vurgu yapmıştık, bu doğrudur. Kilit partidir çünkü yapılan kamuoyu yoklamalarında CHP’nin oylarının MHP’ye, onun oylarının da AKP’ye taşındığı saptanmıştır. En sade bir mantıkla bakıldığında güçlü bir MHP demenin aynı zamanda güçlü bir CHP ve zayıf bir AKP demek olduğu görülecektir, bu yüzden kilit partidir. Buna AKP-PKK ittifakının yaratmış olduğu kamuoyu öfkesi eklediğinde, Başbakan Erdoğan’ın, “Türk milliyetçiliğini ayaklar altına aldık” sözleriyle doğan toplumsal öfke eklediğinde ve İmralı’da yatan bebek katilinin neredeyse Türk Milleti ve Devleti’ne yol haritası çizmeye kalkıştığı bugünkü süreç eklediğinde, önümüzdeki seçimlerde kilit partinin MHP olacağı yadsınamaz bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Gelecek için endişemizin kaynağında da bu tespitlerimiz vardır çünkü 2007 ve 2011 seçimleri öncesinde siyasi komplolar yapılarak MHP ve CHP’nin yükselen oy grafikleri nasıl aşağıya çekilebildiyse, doğal olarak gelecek seçimlerde de güçlü bir MHP’nin ortaya çıkması ihtimali karşısında yeni siyasi komploların kurulabileceğini hepimiz düşünmek durumundayız. Bu düşünce bizde haklı bir endişeye de yol açmaktadır. Çünkü MHP’ye karşı kurulacak siyasi bir tuzak ve bunun sonucu siyasete yön vermek demek, Türkiye’nin geleceğiyle oynamak demektir bizim için. Eğer ki bizde bu yönde bir endişe varsa bunu sizlerle paylaşmamız şarttır çünkü söze konu olan ülkemiz ve çocuklarımızın geleceğidir. Peki, MHP’ye nasıl bir komplo kurulabilir? En başta MHP’nin herkesi kucaklayan milliyetçilik anlayışının medya eliyle çarpıtılarak “ırkçı bir parti” olduğu söylenebilir, böyle bir partinin Türkiye’yi yönetemeyeceği tezleri işlenebilir ve ülkemizi çatışma ortamına sürükleyebileceği vurgusu yapılabilir. Bu kara propagandayı tertipleyenler daha da ileri giderek kışkırtıcı ajanları vasıtasıyla yer yer çatışma dahi çıkartabilirler. İş bu noktaya varırsa eğer bundan sonrası kolaydır artık, işbirlikçi medya her gün bu görüntüleri ekranlara taşır ve Başbakan Erdoğan’da çıkar televizyonlara, “Bak bak şu MHP’ye, bu partiye oy verirseniz olacağı budur” diyerek bu oyuna katılır. Bundan sonrası artık PKK’nın BDP’sinin Kürtçü, ırkçı ve şiddetten beslenen, MHP’nin de benzer temellerde siyaset yapan bir parti olduğunu anlatmaya kalır ki zaten Başbakan Erdoğan konuşmayı çok sevdiği için bu işi kolayca başaracaktır. Bu engellenmezse ya da karşı tedbirler alınmazsa eğer yine siyasete yön verilecek ve MHP’nin yükselen grafiği aşağıya çekilebilecektir. Bu düşüncemizi doğrulayan olaylar yaşanmıştır Türkiye’de. 20 Mart 2013’te PKK siyasetçisi Sırrı Sakık’ın MHP Lideri Bahçeli’ye yönelik, “Ancak Öcalan’ın paltosunu vestiyere asarsın” şeklindeki kışkırtıcı sözleri bu tespitlerimizin doğruluğu gösterir kesin işaretlerdir. MHP adına bu riski gördüğümüz içindir ki aynı gün bu tehdidi size ulaştırmıştık: “Siyaseti şantajlarla kirletenler yeniden MHP’yi hedef alabilir, dikkat! Hem AKP hem PKK MHP’ye saldırır oldu, neden? Bugün de PKK siyasetçisi Sırrı Sakık ağır ifadelerle Bahçeli’yi hedef aldı. Tahrik ediyor, aşağılamaya çalışıyor ama MHP Yönetimi bu tuzağa düşmeyecektir. Peki neden yapıyorlar bunu? Anladığımız o ki, bunlar yine siyasi komplo peşinde. Önce Türk milliyetçiliğinin yükselmesi için kamuoyunu kışkırtacaklar, ardından yükselen MHP’yi hedef alıp karıştırmaya çalışacaklar, gördüğümüz bu. Bu iş Baykal’a yapılmış olan kaset şantajı gibi, MHP yöneticilerine karşı yapılmış kaset şantajı gibi bir şey, yine bir tezgâh kokusu var havada. MHP Genel Merkez Yöneticileri’nin böyle bir siyasi komployu boşa çıkartmak için şimdiden tedbirli olması gerek, diye düşünmekteyiz.” ‘Bu kadarı da olmaz’ diye sakın düşünmeyiniz, bu ülkede AKP siyaseti var iken olmayacak hiçbir şey artık kalmamıştır, her şeye hazırlıklı olmak gerekmektedir. Bu çerçevede uçlarda dolaşan düşüncelerimizi açıklamakta bir çekingemiz yoktur. AKP siyasetinin geçmişteki kaset komploları karşısındaki aldırmaz tavrı ve ilgisizliği böyle ağır komploların ortaya çıkabileceğini bize düşündürmektedir. Şiddet hariç, yine de bunlar haksız ve gerçekle bir ilgisi olmayan siyasi oyunlar ya da siyasi manevralar olarak görülebilir ancak MHP ikinci bir kaset komplosuyla da karşı karşıya bırakılabilir ki en çirkini de bu olur. Öyle ki fotomontaj oyunlarıyla MHP lideri Devlet Bahçeli dahi bu kirli siyasette komplonun hedefine çekilebilir. Yükselen Türk milliyetçiliği olası şantaj ve komplolarla gözden düşürülmek istenebilir. Bu noktada Bahçeli ve ekibinin olması kuvvetle muhtemel bu tür propaganda ve komplolara karşı nasıl bir siyaset izleyeceğini şimdiden hesaplamasını zorunlu kılmaktadır. Dolayısıyla da küresel ABD-AB-İsrail siyasetinin peşinden körü körüne giden AKP siyaseti ipin ucunu kaçırmış olduğu için 2014 ve sonrası seçimlerde her türlü siyasi komplolara Türkiye hazırlıklı olmalıdır. MHP’yi bekleyen olası siyasi komplolardan bir tanesi de MHP’nin birlik ve bütünlüğüne yönelik olacaktır, diye düşünürsek hiç de yanlış olmayacaktır çünkü karşımızda bir Numan Kurtulmuş örneği vardır. Bugünkü MHP’nin yapısına baktığımızda bir küskünler grubu vardır bir de muhalif grup hani şu son MHP kurultayında ortaya çıkmış olan ve hiç de göz ardı edilmemesi gereken muhalifler. Eğer ki MHP’ye siyasi komplo kurmak ve böyle Türkiye siyasetine yön vermek için çalışan gizli bir güç varsa, ilk hedefi de işte MHP içindeki bu iki grup olacaktır. Küskün ve muhalif kesime bir de MHP’deki Bahçeli siyasetinden hoşnut olmayanları eklediğinizde karşımıza muazzam bir güç çıkacaktır. Eğer ki siyasi köstebekler ortaya çıkıp da el altından bu etkili grupların birleşmesini sağlar ve MHP’yi parçalamak için ikinci bir oluşum ya da parti ya da mevcut bir başka parti çatısı altında birleşmek gibi tezgâhlara girişirse, bunlar da tutarsa, doğal olarak yükselen milliyetçiliğin bölünmesi sağlanabilir. Bundan da AKP siyaseti çok memnun olur. Bu yüzden de el altından destekleyebilir. 27 Mart 2013 günü 300 aydın imzasıyla yayımlanmış ve “Türk Milleti adına hareket edenleri uyarıyoruz” diye başlayan bildiriyi hatırlayınız. Bu bildiriye biz de irademizle imza koymuş ve sizlere duyurmuştuk: “Ben Erdal Sarızeybek, Aşağıdaki milli bildiriyi imzalıyor ve bu uğurda son nefese kadar mücadele azim ve kararlılığımı Türk Milleti huzurunda beyan ediyorum. Türk Milleti’nin yüreği vatan, bayrak ve millet sevgisiyle dolu evlatlarını bu bildiriye destek vermeye ve bu uğurda mücadele etmeye davet ediyorum. Ne Mutlu Türk’üm Diyene! Aşağıda imzası bulunan bizler, Türk Milleti’nin aklıselimine sesleniyor, tarihin bu dönemecinde Türk Milleti adına hareket edenleri aşağıdaki hususlarda uyarıyoruz; 1- Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucusu ve sahibi olan Türk Milleti’nin adı, vatandaşlık tarifinden ve Anayasa’dan çıkarılamaz. 2- Devletimizin eşit ve şerefli üyeleri olan aziz vatandaşlarımız, ırklara ve mezheplere ayrıştırılamaz. 3- Anadolu coğrafyasında Selçuklu ile başlayıp Osmanlı ile devam eden Türk Milleti’nin kesintisiz egemenliğini esas alan büyük Atatürk’ün kurduğu milli devlet yapısı ortadan kaldırılamaz.” Bu bildiriye imza atan kişilere siyasi açıdan bakıldığında aralarında MHP kökenli birçok siyasetçi bulunduğu da görülecektir, Sadi Somuncuoğlu gibi, Prof. Dr. Ümit Özdağ gibi. Biz bu bildiriyi Türk, Atatürk ve Türk Milleti kavram ve değerlerinin Anayasa’mızdan çıkarılamayacağı konusunda hükümete bir uyarı olduğu için benimsedik. Ancak MHP’ye yönelik olası siyasi komplolar penceresinden bakıldığında, bu birlikteliğin siyasi bir harekete dönüşmesi ve karşısına da MHP’yi alması durumunda kime hizmet edilmiş olacağı konusunu da hiç kimse gözden kaçırmamalıdır. Bakınız AKP’ye sürekli ittifaklar peşinde, PKK’yla bile ittifak kurdu diğerlerini saymıyoruz. Bu kirli ittifaka karşında kim kaldı güçlü siyasi partiler olarak, bir MHP bir CHP. Milli Anayasa Forumu adı altında İşçi Partisi yönetiminde CHP’den kopmalar sağlanırsa, yeni oluşumlar ya da başka çatı adı altında MHP’den de kopmalar sağlanırsa eğer, bu AKP siyasetini kim durduracak! Kılıçdaroğlu siyasetini beğenmeyebilirsiniz ama CHP’nin kurumsal kimliği ve ardındaki halk desteğini dikkate aldığınızda Yeni-CHP diyerek bu partide eksen kaymasını kolay kolay sağlayamazsınız, kimse izin vermez buna. Benzer şekilde MHP’de Bahçeli siyasetini eleştirebilir ya da beğenmeyebilirsiniz ama MHP’nin Türk milliyetçiliği ve milli devlet eksenini kimse kaydıramaz, kimse izin vermez buna. Bugün Devlet Bahçeli’yi ne kadar eleştirirsek eleştirelim, MHP gibi güçlü bir milliyetçi partiyi yönetenler asla bu milliyetçi çizginin dışına çıkma gücünü kendilerinde bulamayacaklardır. Bizim inancımıza göre güçlü MHP, Bahçeli ve ekibini de olması gereken çizgi ve tavra sürüklemesini mutlaka bilecektir. Dolayısıyla birlik deniliyorsa eğer, birleşerek güç olmak isteniyorsa eğer ve bu güçle AKP siyaseti alaşağı edilmek isteniyorsa eğer güçlü MHP Türkiye’nin çıkış noktası olacaktır. Güçlü MHP aynı zamanda oyların kaymasını engelleyecek ve güçlü CHP’nin doğmasını sağlayabilecektir. Söz konusu vatan diyorsak eğer, nasıl olsa bu milli güçler nihai noktada ve vatan ekseninde ittifak kurmayı da bilecektir. Dolayısıyla MHP ve yönetici ekibi 2014 seçimleri ve sonrasında karşı karşıya kalabileceği bu olası siyasi komplolara hazırlıklı olmalı ve bunları boşa çıkarabilmek için siyasetini şimdiden belirlemelidir. Bu çerçeveden bakıldığında MHP muhalifi ve küskünü olarak tanımlanan milliyetçilerin MHP çatısı altında tek güç olarak birleşebilmeleri için yeni bir yol haritası çizilmelidir. Artık Meclis kürsülerinden milletimize hitap etmek yerine doğrudan milletimizin huzuruna çıkılmalı, ülkemizi ve çocuklarımızı bekleyen tehlikeler tek tek anlatılmalıdır. Milletimizden yardım ve destek istenmelidir. Ülkü Ocakları teşkilatlarıyla milletimize gidilmeli, konferans, şölen ve benzeri isimler altında milletimizle buluşma sağlanmalıdır. İşte gün 30 Temmuz 2013. Bakınız haberlere, AKP’nin seçim sisteminde değişiklik yapacağı ve bundan da en çok MHP’nin zarar göreceği anlatılıyor. Öncesine bakınız, AKP mitinglerinde Ülkü Ocakları flamaları açılıyor, Bozkurt işaretleri yapılıyor. Erdoğan’a bakınız, “tek vatan, tek millet…” diyerek MHP oylarını manipüle etmeye çalışıyor. MHP artık AKP’nin hedefindedir ve bu siyasi oyunların boşa çıkarılması için MHP yönetimi ve teşkilatları mutlaka karşı atağa geçmeli, Türkiye’de artık siyasi komplolara asla izin verilmemelidir. Bize gelince, bu tuzakları boşa çıkarabilmek için milletimize gideceğiz, yardım ve destek isteyeceğiz. AKP siyasetinin yeniden iktidar olabilmek uğruna ne gibi oyunlara başvurabileceğini açık açık anlatacağız. Bize güvenen, davet eden ve bizi milletimizle buluşturan herkesin yanında olacağız, çağrıldığımız her yere gideceğiz. Gönül ister ki bu duygu ve düşüncelerimiz iyi anlaşılmış olsun, koltuk şan şöhret gibi şahsi çıkarların çok uzağında bir yürek taşıdığımız iyi bilinsin, önümüzdeki seçimler öncesinde MHP ve Ülkü Ocakları teşkilatlarıyla doğrudan milletimize gidilsin, gönül bunu ister. Ülkemizin ve çocuklarımızın geleceği için istenilecek yardım ve destek mutlaka kendini büyük millet desteği olarak göstermesini bilecektir. Unutulmasın ki güçlü MHP güçlü CHP demektir ve bu da bizi zayıf ve iktidardan düşmüş, kendini Yüce Divan karşısında bulmuş bir AKP’ye götürecektir hem de doğrudan yeter ki siyasi komplolara artık düşülmesin. Türkiye, etnik ve dinsel temelde sürdürülen ayrıştırmaları artık durdurmalıdır. Türkiye, çaresizlikten ve AKP eliyle PKK’nın insafına terk edilmiş insanlarımıza artık sahip çıkmalı ve devlet güç ve otoritesini ülkesinin her karışında sağlamalıdır. Türkiye, kaynaklarını artık yönetmesini bilmeli ve insanlarımızı AKP eliyle düşürülmüş olduğu borç batağından kurtarmalıdır. Türkiye, kendi gençliğine sahip çıkmasını bilmeli, güçlü bir milli eğitim politikasıyla gençlerimizin yolundaki engelleri kaldırmalı ve Atatürk’ün ışığında bağımsız ve özgür bir Türkiye için gelecek nesillerini yetiştirmelidir. Türkiye, bu yalnızlaştırma politikalarını terk etmeli ve komşularıyla ittifak kurmasını bilmelidir. Türkiye’nin tüm bunları ve fazlasını yapacak gücü, kaynakları ve yönetici gençliği vardır. İLK KURŞUN
Posted on: Sun, 08 Sep 2013 14:34:16 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015