Atatürkün yanlışları olmadı mı? Elbette oldu. Çünkü - TopicsExpress



          

Atatürkün yanlışları olmadı mı? Elbette oldu. Çünkü Atatürk de bir insandı. Atalarımız boşuna mı; beşer, şaşar! demişler? Ama Türkiyede Atatürkün yanlışları ortaya konulamıyor. Önce bilmeliyiz ki, Atatürk devri Türkiyesinde bir muhalefet partisi yoktur. Muhalefetsiz cumhuriyet rejimi olur mu? Kurulan iki muhalefet partisine, Atatürkün partisi, ancak üçer ay tahammül edebilmişti. Tenkitsiz demokrasi, tenkitsiz ilim olmaz. Ama Türkiyede Atatürk, katiyyen tenkid edilemez. Bizde, Atatürkü tenkit etmenin ismi: Atatürk düşmanlığıdır. Bu, yobazca bir suçlamadır. Şahsen ben, bir kimsenin ciddi ölçüler içinde Atatürkü iki saat tenkit etmesini dikkatle ve zevkle dinlerim. Ama ona bir dakika olsun hakaret edilmesine, sövülmesine, tahammül edemem... Mesela Atatürkün ömrü boyunca, üç ayrı Türkçe anlayışı oldu. Bunlardan ikisi, ummanları dolduracak kadar yanlıştı. Nitekim birinden bizzat kendisi, ötekisinden - Güneş Dil Nazariyesi- İsmet İnönü vazgeçti. Atatürkün Türkçeleşen Türkçedir inanışı doğrudur. Atatürk musiki ve din konusunda da yanlış adımlar attı. Bunları söylemeyelim mi, yazmayalım mı? Kendisi, Çankayadaki bütün sazlı-sözlü-içkili toplantılarda bizim türkülerimizi, şarkılarımızı söyledi. Bizim oyunlarımızı oynadı. Ama bizim musikimizi devlet radyolarımızdan üç yıl yasakladı. O dayatma sökmedi. Musikide inkılap olmaz diyerek vazgeçti. Kimse bana Atatürkün Kuranı Türkçeye çevirtmek için emir verdiğini, Balıkesir camiinde minbere çıkarak hutbe okuduğunu, TBMMyi bir cuma günü, Hacı Bayram Camiinden başlayarak, tekbirlerle, salatlarla açtığını, sevgili peygamberimizi öven beyanlarda bulunduğunu söylemesin. Bunların hepsi doğru bunları biliyorum. Atatürk derecesinde çok akıllı bir insan, şartlar olgunlaşmadan, iktidarın bütün güçlerini eline geçirmeden Türkiye gibi Müslüman bir ülkede, kalkıp da dinin aleyhinde konuşamazdı-konuşmadı. Konuşursa kendi bindiği dalı kesmiş olurdu. Nitekim Mustafa Kemal Paşa, Millî Mücadelenin hiçbir devresinde Sultan Vahdettinin ve Halifenin aleyhinde de tek cümle söylemedi. Aksine gittiği her yerde Padişah efendimizi ve Halifemizi düşman esaretinden kurtarmak için çalıştığını söyledi. Duruma hakim olunca, Padişahı da Halifeyi de tanımadığını bütün dünyaya ilân etti. Türkiyemizin en değerli sosyologlarından Prof. Dr. Orhan Türkdoğan diyor ki: Kemalist düşünce sisteminde, millet yapısında dinin yeri yoktur! Türkdoğan bu kanaate, Atatürkün bizzat yazdırdığı, 40 bin adet bastırarak okullarımızda okuttuğu MEDENİ BİLGİLER kitabına dayanarak, 4 ciltlik tarih ders kitaplarını okuyarak söylüyor. Ben de aynı kanaatteyim. Kemalist zihniyetin millet anlayışında din yoktur. Vardır diye öfkelenenler çok satıhta kalanlardır. Kemalistler veya KAMALİSTLER, millet yaşayışımızda ve anlayışımızda İslâmiyeti yavaş yavaş silebilmek veya onu hafife almak için önce Amentüden işe başladılar. İslâmın Amentüsünde, imanın 6 şartı mı açıklanıyor; onlar da 1928 yılında, Hakimiyet-i Milliye Matbaasında bastırıp dağıttıkları Türkün Amentüsünde, seslerini şöyle yükselttiler: Kahramanlığın örneği olan ve vatanın istiklalini yoktan var eden Mustafa Kemale onun cengaver ordusuna, yüce kanunlarına, mücahit analarına ve Türkiye için ahiret günü olmadığına iman ederim. İyilikle fenalığın insanlardan geldiğine, Gâzinin Allahın en sevgili kulu olduğuna, kalbimin bütün hulusuyla (samimiyetiyle) şahadet eylerim. Türkün yeni Amentüsünden sonra, sıra Kurana ve Hz. Muhammede geldi. 1931 yılında, İstanbulda Devlet Matbaasında 4 ciltlik yeni bir tarih kitabı basıldı ve bu tarih kitabı, 1931 yılından 1950 yılına kadar bütün liselerimizde okutuldu. Bu 4 ciltlik tarih kitabını hazırlayanların %90ı CHP milletvekilleriydi. Yalnızca biri Cumhurbaşkanı Genel Sekreteriydi, ikincisi, Atatürk Lâtife Hanımdan boşandıktan sonra Çankaya Köşkünün yeni sakini, bir taşbebek kadar güzel Afet Hanım, diğer ikisi de albay idi. CHP milletvekilleri şunlardı: (Bu kişiler, aynı zamanda Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti üyeleriydiler) Çanakkale Mebusu: Samih Rıfat Bey, İstanbul Mebusu Prof. Dr. Akçuraoğlu Yusuf Bey, Aydın Mebusu Dr. Reşit Galib Bey, Balıkesir Mebusu Hasan Cemil Bey, Balıkesir Mebusu İsmail Hakkı Bey, Kocaeli Mebusu Reşit Saffet Bey, Şarkikarahisar Mebusu Prof. Dr. Sadri Maksudi Bey, Sivas Mebusu Prof. Dr. Şemsettin Günaltay Bey, Eskişehir Mebusu Prof. Dr. Yusuf Ziya Bey... 4 ciltlik tarih kitabının 2. cildi İSLÂMİYET üzerineydi. Peki bu CHP milletvekilleri, Hazreti Muhammed ve Kuran için ne diyorlar dı? Diyorlardı ki: Muhammet, 40 yaşına geldiği zaman, vatandaşlarını, kendinin bulduğu ve doğru olduğuna inandığı yeni bir dine dâvete başladı. Bu dine İslâm denilmiştir. (Syf. 89) Muhammetin koyduğu esasların toplu olduğu kitaba KURAN denir. O, Arapların, ahlâk ve âdetlerinin pek fena ve pek iptidai ve ıslaha muhtaç olduğuna inanmış, bunları ıslah için tenha yerlere çekilerek senelerce düşünmüş ve yıllarca tefekkürden sonra kendisine vahiy ve ilhâm fikri doğmuştur. (Syf.90) SORUYORUM: Siz de böyle mi düşünüyorsunuz? Kuran, Hazreti Muhammedin mi eseridir? Siz de Allahı, Cebraili, vahyi inkâr mı ediyorsunuz? Etmiyorsanız öfkeniz neden? Atatürk ve Afet Hanım, 1931 yılında, Çankaya Köşkünde Yurttaşlık Bilgisi isimli bir kitap hazırladılar. Daha doğrusu Atatürkün söylediklerini Afet Hanım kaleme aldı. Kitap bittikten sonra Atatürk, Başvekil İsmet İnönüye bir mektup yazarak bu kitabın hem bütün okul öğrencilerine, hem de bütün vatandaşlarımıza okutulmasını önemle rica etti. Bu kitabın 12. sayfasında, millet bölümünde deniliyor ki: Din birliğinin de, bir millet teşkilinde müessir olduğunu söyleyenler vardır. Fakat biz, bizim gözümüz önündeki Türk milleti tablosunda, bunun aksini görmekteyiz. Türkler, İslâm dinini kabul etmeden evvel de büyük bir millet idi. Bu dini kabul ettikten sonra bu din bilâkis Türk milletinin millî bağlarını gevşetti. Millî hislerini, Millî heyecanlarını uyuşturdu. Bu pek tabii idi... SORU: Siz de böyle mi düşünüyorsunuz? Türk milletinin millî hisleri, millî heyecanları İslâmiyet yüzünden gevşediği ve uyuştuğu için mi soyumuz dünyanın en muhteşem devletlerinden birini kurdu. Onu 23 milyon 337 bin 600 km2 üzerine yaydı. 624 yıl yaşattı ve tam 322 yıl, dünyada lider devlet olarak hükümran oldu? Dünyanın neresinde, millî hisleri uyuşan bir millet böyle zaferler kazandı? CHP Edirne saylavı (milletvekili) Şeref Aykut, milletimizin o tarih kitapları ve yurttaşlık kitapları sayesinde, İslâmiyetten ayrılmaya başladığına inandı. 1936 yılında, İstanbulda KAMALİZM isimli bir kitap bastırdı. Bu kitabın daha ilk sayfasında KAMALİZMin yeni bir din olduğunu ileri sürdü: Kamalizm, yalnız yaşamak dinini aşılayan ve bütün prensiplerini ekonomik temeller üzerine kuran bir dindir! diyordu ve CHPnin 6 okunu, Kamalizm Dininin 6 görüşü, inancı, imanı olarak açıklıyordu. SORU: Siz de Kamalizmi veya Kemalizmi yeni bir din olarak mı kabul ediyorsunuz. Cevabınız evet ise alın ve hayrını görün. Sizin dininiz size, bizimki bize. Bu millet sizin taptıklarınıza tapmaz. Siz de bu milletin taptığına tapmazsınız. Yavuz Bülent Bakiler
Posted on: Fri, 08 Nov 2013 01:22:34 +0000

Trending Topics




© 2015