Ercüment Akdeniz Çağlayan İşçi Derneğinde bir cuma - TopicsExpress



          

Ercüment Akdeniz Çağlayan İşçi Derneğinde bir cuma akşamı… Masanın üzerinde tertemiz yıkanmış marullar ve özenle hazırlanmış çiğ köfteler işçileri bekliyor. Buluşma için saat 19.30 denmiş ama zorunlu mesaiye kalan işçiler 20.30’dan sonra ancak gelebiliyor. Karınlar doyuyor, üzerine sıcak çaylar geliyor ve “çiğ köfteli toplantı” başlıyor. Gündem; işyerlerinde yaşanan sorunlar. Sendikalaşmak için noter şartının 7 Kasım’da kalkıyor olması ve derneğin bundan sonra nasıl bir çalışma yürüteceği de gündeme ekleniyor. ‘İŞÇİLER AH BİR KAYIT ALTINA ALINSA’ Çağlayan’da yaz aylarında ortaya çıkan sezon boşluğu bu sefer 5 ay sürmüş ve işçilerin belini bükmüştü. Bugün işler açılmış olmasına rağmen, yine kapanan ya da işe ara vermek zorunda olan atölyeler var. Genç işçilerden Cihan kendisinin çalıştığını ama birçok arkadaşının hâlâ iş bulamadığını söylüyor. Üç işçi kız kardeşten biri olan Ayfer şöyle diyor; “İşler sanki birden durdu; patron bir hafta izin verir, olmadı seni en fazla üç hafta tutar, sonra ücretsiz izne gönderir…” Arkadan gelen bir ses onu tamamlıyor; “İşçi olduğumuz için bedel ödüyoruz!” “Benim daha önce bir atölyem vardı, şimdi yok. Artık ben de bir işçiyim” diye söze başlıyor Burhan. Ve ilginç bir fikir ortaya atıyor; “Çağlayan’da çalışan tüm işçiler kayıt altına alınsa o zaman çalışma düzeni gelir: işyerleri de işçiler de ne yaptığını bilirdi. Çünkü kimse bir yere bağlı değil, işçiler sürekli yer değiştiriyor” Kayıt altına almak derken neyi kastettiğini soruyoruz; “Muhasebeciler Odası, atölye sahipleri ya da İşçi Derneği bunu yapabilir, fark etmez” diyor. Ona göre önemli olan; işçinin bir şekilde kayıt altına alınması ve bu kuralsız çalışma düzeninin ortadan kalkması. Burhan şöyle devam ediyor; “İşçiler sabit bir ücret olmadığı için asgari ücreti takip etmiyor. Örneğin işçi, iş olduğunda haftalık 500 TL alıyor. İşler açıksa eğer onu kapmak isteyen diğer atölye sahibi ücreti 600’e çıkarıyor. Nasıl olsa sigorta da yok. O zaman işçi o atölyeye kaçıyor. Ama bugün sigortalı işyerlerinde işçi sabittir, bir yere kaçmaz. Düzenli maaşla ve sigorta ile çalışmak önemlidir. Yoksa haftalık 600 TL de alsan düzensiz çalışınca o para da erir gider. Yıllık hesaplasan aldığın ücret aslında asgari ücretin de altına düşer” Yani anlayacağınız; atölye sahibiyken de sigortasız çalışma düzeninden çok çekmiş Burhan (ve atölyesini kaybetmiş), işçilik hayatında da çekmeye devam ediyor. Bu durumdan hem bilinçli olmayan işçileri, hem de kar hırsına yenilen küçük atölye sahiplerini sorumlu tutuyor. İŞÇİLER NASIL KAYIT ALTINA ALINIR? İstanbul’un göbeğinde binlerce tekstil işçisinin sigortasız yani kayıt dışı çalışmasının sorumlusu kim? İşverene ve atölye sahibine sorsanız; ‘sigorta yerine para isteyen sorumsuz işçiler’ cevabını alırsınız. Denetimi yapması gereken maliyeciye sorsanız; ‘al gülüm ver gülüm içinde hem işçi hem işveren suçludur’. İşçiye sorsanız; ‘haberli denetime gelen maliyeciler de onlara rüşvet veren işverenler de suçludur’. Ama bir o kadar da her işçi bir diğerine sigortasız çalıştığı için kızar. Peki, kayıt dışı bu çalışma düzeni nasıl ortadan kalkabilir? İşçilerin bu konuda en son güvendiği kesim devlet ve onu temsil eden maliyeciler. İşverenler de sigorta yerine para teklif etmeye devam edeceğine göre onlardan da hayır yok. O zaman geriye bir tek kendileri yani birbirlerine henüz güvenmeyen ve kızan işçiler kalıyor! Bu da ancak birleşerek, örgütlenerek ve sendikaya üye olarak mümkün olabilir. Örgütlenmiş işçilerle birlikte denetim ve sigortalılaşma da kaçınılmaz hale gelecek. Yoksa denetim ve sigorta asla işçilerin mücadelesinin dışında bir yerlerden gelmeyecektir. Çağlayan için doğrusu başka bir çözüm yolu görünmüyor ve bu bakımdan 7 Kasım, yeni bir mücadele ve örgütlenme kapısı açıyor. -------------------------------------------------------------------------------- ‘HEPİMİZ HARRANLIYIZ AĞABEY’ Dernek yöneticileri işçilere, sendikalaşmak için noter şartının kaldırılmasıyla ilgili bilgiler veriyor. Türkiye’de kayıtlı 1 kayıt dışı ise 3 milyon tekstil işçisinin çalıştığını söylüyorlar. Buna karşılık sadece 40 bin kadarının sendikalı olduğunu ekleyince bir işçi şaşkınlıkla şu yanıtı veriyor; “Vallahi ben bu kadar bile sendikalı işçi olduğunu bilmiyordum. Yine iyiymiş! Çağlayan’a bakınca bir tane sendikalı işçi göremezsiniz. Aynı Kemal Sunal’ın filmindeki gibi hepimiz Harranlıyız ağabey.” ‘Sendikalı işçi’ deyince birçok Çağlayan işçisinin aklına sadece kadrolu işçi geliyor. Kadrolu işçi nasıl olur, onu da tam bilmiyorlar. Ama kadrolu olmadıkları için sendikalı olamayacaklarını düşünenler epeyce fazla. Yani sendikalaşmak sadece imtiyazlı işçilerin hakkıymış gibi yanlış bir algı var. Ambarlarda ‘eşeğin sigortası mı olurmuş?’ diye bağıran ambar sahiplerini dize getiren TÜMTİS örgütlenmesini ve Cumartesi çalışmasını kaldıran Nakış işçilerinin eylemini anlatıyoruz. Ve şöyle soruyoruz; “Oralarda da çoğu işçinin sigortası yoktu, oralarda da çok fazla atölye ya da ambar vardı; siz neden başaramayasınız?” Yıllardır bu sektörde çalışan işçilerin Mehmet ağabeyi, “işçiye çeyrek değil doğru bilgi götürecek öncü arkadaşlara ihtiyaç var, bunun için iyi bir iç eğitim yapmamız lazım” diyor. Derneğe ilk kez geldiğini söyleyen yaşça ileri bir diğer işçi ise “Neden olmasın?” diyor ve şöyle ekliyor; “Nubven’de çalıştığımda 3600 işçi vardı, Mithat Tektsil’de çalıştığımda 1500 işçi vardı ve sendikalıydı. Ama sendikayı çözdüler. Önce işçi kendinden başlamalı, hep dışarıdan beklememeli. İrade varsa başarı da olur” Bir başka işçi, Hataylı Ali sözü alıyor; “Kahve kültürü var, kimse kafasını taştan kaldırmıyor, yozlaşma var. Geçen gün işyerinde 1.5 saat elektrik kesildi, işçiler yine maç konuştu” onun sözüne Tayfun yetişiyor; “Dernekte sosyal faaliyetler varken iyiydi, bunlara yeniden başlamalıyız” Kahvedeki işçilere kızmak yerine işçi kahvelerine gidip oralarda konuşmalar yapmayı, işçilerle sorunları konuşmayı İşçi Derneği neden bir gelenek haline getirmesin ki diye soruyoruz. -------------------------------------------------------------------------------- AYDINLATMA ÇALIŞMASI VE PANEL KARARI Gece geç saatte biten toplantıda işçileri bilgilendirecek afiş ve bildiri çalışmalarının yapılmasına karar verildi. Ayrıca Nakış işçileri, sendikacı ve hukukçuların katılacağı geniş katılımlı bir işçi toplantısının yapılması da karar altına alındı. Toplantı, 23 Kasım Cumartesi günü, saat 18.00’de Çağlayan İşçi Derneği binasında gerçekleşecek. (İstanbul/EVRENSEL) evrensel.net/haber/71359/caglayan-iscisi-nasil-sendikali-olacak.html
Posted on: Sat, 09 Nov 2013 22:58:47 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015