Hani başbakan, çapulculardan bahsederken hep “Bunlar” diyor - TopicsExpress



          

Hani başbakan, çapulculardan bahsederken hep “Bunlar” diyor ya, ben de bu yazıda kendisi, çevresi ve çevik ordusundan söz ederken, aynı sıfatı kullanacağım. “B-u-n-l-a-r!” Bunlar başa geldiklerinden beri, hep aynı taktiği uyguluyorlardı. Yapacakları ne kadar zararlı olursa olsun, onu olumlu kelimelerle süsleyip, öyle güzel sunuyorlardı ki, muhalefete de işin doğrusunu anlatabilmek için sadece olumsuz kelimeler kalıyordu. Muhalefet, bu konuda ne kadar acemisi ise, bunlar da o kadar özel eğitimliydiler. İnsanların algıları ile oynamakta üstlerine yoktu. Derken gün geldi, devran değişti. Bir takım çocuklar ortaya çıkıp, her şeyi ters yüz ettiler. Bunların bugüne kadar kullandıkları ne kadar olumlu kelime varsa hepsini kullanıp, bunlara bir şey bırakmadılar. Üstelik hem eylemlerini yaptılar, hem de anın keyfini çıkardılar, hayattan zevk aldılar. Şarkılar, türküler, danslar, şiirler bir sürü güzel şey ürettiler; yoga yaptılar, çeşitli konularda eğitimler verdiler. Fark yarattılar. Fark attılar. Bunları yaya bıraktılar. Bunlar bir de baktılar ki, bugüne kadar ezberleyip, her vesile ile sarıldıkları o kavramlar; demokrasi, hak, hukuk, adalet, özgürlük, hep karşı tarafın istekleri olmuş. Bundan 10 yıl önce neyi eksik bulup talep etmişlerse, onu esirgeyen, ihlal eden durumuna düşmüşler. Bacak kadar bebeler çıkmışlar, bütün “olumlu silahlarını” ellerinden almışlar, bunlar da ellerinde biber gazı ve tomalar ile öylece ortada kalmışlar. Bu çocuklar zeki, bu çocuklar üretken, bu çocuklar barışçıl. Baş edememekten öyle korkuyorlar ki, boyuna karalıyorlar. Efendim duran adam da, soyunan adam da, polise papatya veren kız ve tüm benzerleri de aslında kendi fikirlerini icra etmiyorlar. Ya ne yapıyorlar? Gene Sharp’ın Diktatörlükten Demokrasiye adlı kitabında yer alan pasif direniş yöntemlerini uyguluyorlar. * * * Kimdir Gene Sharp? Amerikalı bir siyaset bilimci. Uzmanlık alanı hakkında bir kitap yazmış, gayet doğal. Pasif direnişte bulunan kişilerin bu konuda bir kitap okumaları da gayet doğal. "Olur mu efendim? Yugoslavya’da, Mısır’da, Tunus’ta, Libya’da halk bu adamın kitabını okuduktan sonra sokaklara döküldü. Bu ülkelerde yapılan devrimlerin arkasında hep dış güçler vardı, şimdi de Taksimdekilerin arkasında aynıları var." Haydaaaa. E hani Arap Baharı cici idi. Demokrasi gelecekti, özgürlük gelecekti. Gerçi gariplerin özgürlük anlayışı bizim başbakana yakıştırdıkları sıfattan belli, “İslam’ın Kurtarıcısı”. Tam tencere kapak misali ya neyse. Amerika Suriye’ye demokrasi getirmeye kalkarken, dış güç değil. Bunlar adamların içişlerine burnunu sokarken, muhaliflerini ülkeye doldurup himaye ederken, ülkeyi savaşın eşiğine getirirken sorun yok. Ama aynı haklar, kendi ülkesinin insanınca talep edildiğinde; İngiliz, Alman, Amerikan, Gene Sharp falan filan. * * * Şimdi bunlara soruyorsun, “Bu ne yaman çelişki?” diye; diyorlar ki, “Arap Baharı ülkelerinde halk demokrasi ve özgürlüğü elde etmek için dikta rejimini yıkıyor. Onların isyan etmesi hak, onlara her şey mubah. Oysa siz zaten demokrasi ile yönetiliyorsunuz, yıkmanız gereken bir rejim yok ki!” İşte tam da budur Arap’tan farkımız ! Yoktur yabancıya ihtiyacımız! Çünkü biz rejimi değiştirmek için değil, tam tersine korumak için sokaklardayız. Değer Erbora
Posted on: Wed, 26 Jun 2013 08:31:58 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015