Işık Kansu: Andımız 30 Eylül 2013 Paketten sızanlara - TopicsExpress



          

Işık Kansu: Andımız 30 Eylül 2013 Paketten sızanlara bakılırsa demokratikleşme sayesinde bazı okullarda öğrenci andı kaldırılacak. Türk’üm demek, ayıp bundan böyle. Çalışkanım… Asla çalışkan olmayacaksın, yatacaksın aşağı; kömür, makarna ne verirlerse alıp idare edeceksin. Yasam… Yasa filan yok artık, halife sultanımız başımızdayken, yasaya, tüzüğe, yönetmeliğe, toptan hukuka ne gerek. Küçüklerimi korumak… Küçükleri korumayacaksın, sopayla dövecek, palayla kesecek, polis kurşunu ile öldüreceksin. Geriye kalanları da bir suç uydurup hapse atacaksın. Büyüklerimi saymak… İşte bu, demokratikleşme paketi kapsamında. Devlet büyüklerimizi övecek, yağlayacak, bulduğun yerde öpeceksin. Hatta, kılı olmaktan övünç duyacaksın. Yurdumu, özümden çok sevmek… Yurdu niye seveceksin ki? Yurt dediğin şey sevilmez, parsel parsel satılır ya da bölük bölük bölünür. Ülküm; yükselmek, ileri gitmektir… Yükselmeyecek, tam tersine aşağılanacaksın ki, kul olma durumun perçinlensin. İleri demokraside yaşıyorsun zaten, daha nereye gideceksin ki? Varlığım Türk varlığına armağan olsun… Armağan edilmiş zaten. İhaleler, özelleştirmeler, peşkeşler, satışlar, yandaşlar, kandaşlar; haydi gitti gidiyor, batan geminin malları bunlar… Anlamadım, ya siz? Dil Derneği, Gümrük Bakanlığı’na başvurarak tablet bilgisayarlara, abecede yer alan "ç, ğ, ı, ö, ş, ü’ harflerinin yazılamadığından yakınıp soruna çözüm istemişti. Başvuruya, Tüketicinin Korunması ve Piyasa Gözetimi Genel Müdür Yardımcısı Vekili Mikayil Kılıç yanıt vermiş: "Bilgisayarlar için klavyelerde, Türk Standartları Enstitüsü tarafından hazırlanan ‘Alfa sayısal Türkçe klavyelerin temel yerleşim düzeni’ adlı TS 2117 sayılı standart bulunmaktadır. Söz konusu standart Türkçe klavyelerdeki harflerin dizilişine ilişkin bilgiler içermekte olup, zorunlu değildir" Bir şey anlayan varsa bir adım öne çıksın! ↑↑↑ - ↓↓↓ Oyunun parçası CHP’li Mehmet Kesimoğlu, Başbakan’a, stat ve üniversitelere 10 bin koruma verileceğine ilişkin sözlerini anımsatıp bir soru sordu: "Hem İçişleri Bakanınızın, hem de Gençlik ve Spor Bakanınızın statlarda koruma düzenine geçeceğine ilişkin açıklamaları, derbide çıkan olayların stat ve üniversitelerde polisin görev yapması için sergilenmiş bir oyunun parçası olduğu ihtimalini güçlendirmektedir. Muhalefetin her türüne karşı tahammülsüz tavrın bir parçası olarak bundan sonra maçlarda ve üniversitelerde özel güvenlik güçlerinin önlemekte yetersiz kalacağı olaylar yaşanmasına kesin gözüyle bakabilir miyiz?" Deniz Baskılar, tehditler, soruşturmalar, tutukluluklar, ihanet, işsizlik, yalnızlaşma… Gazetecinin hası Deniz Teztel; dürüst, ilkelerinden ödün vermeyen bir gazetecinin başına gelebilecek her şeyi yaşadı. Her ortama uyum sağlayabilenlerin deyimiyle dikbaşlıydı, başı dik öldü… Deniz Teztel’in uğruna ömrünü verdiği meslek çizgisi, bizim vicdanımızdır… Şeklini Alan Adam Reklamcı Serdar Erener, THY reklamlarından "tard" edilince, Türkiye gazetesinin sorularını yanıtlamış: "Ben siyasi, felsefi, vicdani nedenlerle, başından beri destek ve oy verdiğim bir siyasi hareketin karşılaştığı sert muhalefetin destekçisi, aranjörü gibi sıfatlarla anıldım. Birdenbire bu nedenle ceza görüp, dünyanın takdir ettiği THY işinden tard edilmek kaderin garip bir cilvesidir. Bu yaşıma kadar azami derecede liberal ve hürriyetçi olmaya çalıştım. Ama şunu söyleyeyim, onlar için ben, hiç anlayamadıkları biçimde, hem alafranga olup hem de Tayyip Erdoğan’a büyük bir hayranlık besleyen, AKP’yi desteklemiş bir adamım" Serdar Erener, kendisini "zelig" olarak tanımlamış: "Zelig, kimin yanına giderse, onun şeklini alan adamdır. Ben siyasi bukalemun değilim. Gerçeği anlama çabasında, o yaşayan insanların hepsinin içine girip çıkabiliyorum. Böyle bir empati kabiliyetim var" Bunca niteliği bir arada barındırabilen bir insanın kabiliyetli olmasına şaşmamalı. Gezi eylemlerini eleştiren Serdar Erener, duran adam olacak değildi ya, elbette şeklini alan adam olacak… ↑↑↑ - ↓↓↓ Dönme Usta Teyyüp’ün isteği üzerine gazetesinden uzaklaştırılan Mustafa Mutlu yazdı. Usta Teyyüp, Mutlu’nun patronuna demiş ki, "Gazeteleri aldın ama sen hâlâ patron olamadın. Bu Mustafa Mutlu denilen adam hâlâ bizi eleştirmeye devam ediyor" Bunun üzerine patron takımı Mustafa Mutlu’ya, "Dön kardeşim, herkes nasıl dönüyorsa öyle dön sen de" diye akıl vermişler. Meslekte 38 yılı devirdik. Kimin ne mal olduğunu az çok biliriz. Dönek olmak, simgelerimizi değersizleştirmek, emek hırsızlığı yapmak, etrafa gülücükler dağıtıp ona buna yaranmak, gelen iktidara ağam, gidene paşam demek işine gelir kimilerinin. Karşılığında alırsın boğazda trilyonluk evi, keyfine bakarsın. Ama o ışıklı hayattan vazgeçemezsin artık, yerinden olmamak için, elde ettiklerini yitirmemek için başlarsın daha çok yamanmaya, zaten bir gıdım kalmış ilkenden vazgeçmeye ve en önemlisi okurunu aldatmaya… Başın dönmeye, belin kıvrılmaya görsün bir kere… Cumhuriyet
Posted on: Mon, 30 Sep 2013 10:05:31 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015