Kanal istanbul okuyun ve paylaşın.. Çok önemli.... Kanal - TopicsExpress



          

Kanal istanbul okuyun ve paylaşın.. Çok önemli.... Kanal İstanbul hakkında hakiki bir tartışma yapabilseydik Prof.Dr. Cemal Saydam’ın açıklamalarının gündeme oturması beklenirdi. Saydam’ın doktora tezi okyanusbilim yani oşinografi üzerine. Uzmanlık alanlarından biriyse Türk denizlerinin yapısal özellikleri. Ne düşünüyor Prof. Saydam, Kanal İstanbul hakkında? Şöyle diyor: “Projeyi rafa bile kaldırmayın, unutun!” Sebep? Dünyada sadece Türk boğazlar sisteminde görünen bir özellik. Karadeniz’e fazla tatlı su girişi olduğu için Karadeniz, Marmara Denizi’nden 30 cm. daha yüksek. Karadeniz’in Akdeniz’e göre daha az tuzlu olması sebebiyle doğa boğazdaki akıntılar yoluyla tuz oranını dengelemeye çalışıyor. Marmara ve Karadeniz arasında ikinci bir kanal açtığınız zaman doğanın binlerce yıldır kurduğu hassas denge bozuluyor. Bozulursa bozulsun, üçün beşin hesabını mı yapacağız denebilir. Teknik ayrıntılara girmeden, Kanal İstanbul projesi gerçekleşirse ne olacağı hakkında Prof. Saydam’ın öngörüsünü aktarayım: 1. Karadeniz’in tuzlanma oranı artacak. 2. Marmara’nın alt suları oksijensiz kalacak. Hidrojen sülfür konsantrasyonu artacak ve bütün İstanbul’u bir çürük yumurta kokusu kaplayacak. 3. İzmit Körfezi’nde deniz yaşamı tamamen sona erecek. 4. Kanal İstanbul’un açılmasıyla oluşacak adanın doğal su kaynakları deniz suyuyla karışacak. Prof. Saydam isyan ediyor: “Sen kalk iki denizi birleştirecek bir proje düşle ama hiçbir denizbilimcisine de ‘Bunları birleştirirsem ne olur acaba’ diye sorma!” Bu, işin denizbilime ilişkin kısmı. Şehircilik, demografi ve uluslararası hukuk boyutları da başka tartışma alanları. Hadi Prof. Saydam yanılıyor diyelim. Söylediklerinin aksini ispatlayarak projeyi savunan var mı? Yoksa “Büyük oyunu bozduk” gerinmeleriyle önemli tartışmaları engellemek daha mı kolay geliyor? Prof. Cemal Saydam örneğinde gördüğümüz üzere bilim insanları seçimle gelmedikleri için mi dinlenmemekte? Demokrasi ile keyfi bir popülizm arasında çok ciddi farklar var. Sandık demokrasinin ilk, olmazsa olmaz ve temel koşulu. Demokrasinin başlangıcı. Katılımcı, çoğulcu bir demokrasi ise keyfiliği kabul etmez. Halkın vergilerinin yüzyıllarca çürük yumurta kokusu salacak bir kanala harcanmasıyla da bağdaşmaz.
Posted on: Thu, 25 Jul 2013 05:28:30 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015