Kürd sorunu nedir? Kürd sorunu aslında Kürdistan sorunudur. - TopicsExpress



          

Kürd sorunu nedir? Kürd sorunu aslında Kürdistan sorunudur. Kürdistan sorunu, Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra, 1920’lerde, Milletler Cemiyeti döneminde, Kürdistan’ın ve Kürdlerin, bölünmesi, parçalanması ve paylaşılması ve Kürdlerin bağımsız devlet kurma haklarının gasbedilmesidir. Kürdlerin ve Kürdistan’ın tarihi, bu bölünme, parçalanma ve paylaşılma bize şunu gösteriyor. Bir halk, tarihin belirli bir döneminde bölünmeye, paylaşılmaya uğradığı zaman, bu, ilerleyen zaman içinde, kendini üreten, çoğaltan bir durum da yaratmaktadır. Kürdlerin ve Kürdistan coğrafyasının ilk bölünmesi, 16. yüzyılın ortalarında olmuştur. 16. yüzyılın ilk çeyreğinde, Osmanlı İmparatorluğu ve İran İmparatorluğu arasında gerçekleşen, Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim ve İran Şahı Şah İsmail’in de katıldığı 1514 Çaldıran Savaşı döneminde ilk bölünme yaşama geçmiştir.. Bu fiili bir bölünme ve paylaşılmadır. Onyedinci yüzyılın ortalarında da, 1639 Kasr-ı Şirin Anlaşması’yla resmileşmiştir. 1812-1813 Rus-İran savaşları sonunda imzalanan Gülistan anlaşmasıyla Kürdlerin yaşadığı önemli bir bölge Çarlık Rusyası’nın egemenliği altına girmiştir. 1826-1828 Rus–İran savaşları sonunda imzalanan Türkmençay anlaşmasıyla, İran’ın denetimindeki Kürdistan’ın kuzey kesimleri tamamen Rus egemenliği altına girmiştir. 1920’lerde, Milletler Cemiyeti döneminde gerçekleşen bölünme, Osmanlı İmparatorluğu sınırları içindeki Kürdler ve Kürdistan üzerinde olmuştur. Kürdlerin ve Kürdistan’ın bölünmesi, parçalanması ve paylaşılması, Kürdlerde, bir insanın iskeletinin parçalanması gibi, beyninin dağılması gibi bir etki yaratmıştır. Bunları şu şekilde ifade etmek mümkündür. Bugün dünyada, 207 devlet vardır. Güney Sudan’ın Sudan’dan ayrılmasıyla, bağımsız bir devlet olmasıyla bu sayı 208’e yükselecektir. Bu devletlerden çok büyük bir kısmının nüfusu bir milyonun altındadır. Örneğin, 27 üyeli Avrupa Birliği’nde, Luxemburg, Kıbrıs ve Malta, bir milyonun altında nüfusa sahiptir. 47 üyeli Avrupa Konseyi’ne bağlı devletlerden Andora, San Marino, Monaco, Liechtenstein gibi devletlerin, nüfusları 30 bin-40 bin civarındadır. Bunlar bağımsız devletlerdir. Birleşmiş Milletlerin üyeleridirler, Avrupa Birliği’inin ve Avrupa Konseyi’nin üyeleridirler. İslam Konferansı üyelerinden, Bahreyn, Katar, Cibuti bir milyonun altında nüfusa sahiptir. Dünyada, nüfusu on bin civarında olan devletler bile vardır. Okyanusya’da Nauru, Tavulu böyledir. Afrika’da St. Helene’in nüfusu 6 bindir. Ama 40 milyonu aşkın nüfusuyla Kürdler küçücük bir siyasal statüye sahip değildir. Uluslararası nizamın, Kürd karşıtı bu durumu elbette irdelenmeye değer. Kürd aleyhtarı bu statüko nasıl kurulmuştur, neden hiç değişmemektedir? Bunların irdelenmesi önemlidir. Şair Adnan Yücel, bu tür konuları gündeme getirmedikleri, bunlar üzerinde düşünmedikleri için Kürdleri eleştirmektedir, Kürdlere sitem etmektedir. 1920’lerde Milletler Cemiyeti’ni kuranlar, Kürd isteklerini dinlemediler. Kürdlerin sesini duymak istemediler. Hâlbuki Kürdler bu dönemde ayaktaydı. Güney Kürdistan’da Şeyh Mahmud Berzenci, Kürdlerin özgürlüğü için mücadele ediyordu. Kürdistan ve Kürdler, bu dönemde bölündü, parçalandı, paylaşıldı. Bu dönemi karekterize eden süreçlerden biri de, ulusların kendi geleceklerini belirleme ilkesiydi. Kürdistan ve Kürdler, bu ilkenin, hem Sovyetler Birliği’nin, Lenin, Stalin gibi yöneticileri tarafından, hem ABD Başkanı Wilson tarafından en çok savunulduğu bu dönemde bölündü, parçalandı, paylaşıldı....İSMAİL BEŞİKÇİ.
Posted on: Sat, 09 Nov 2013 20:50:49 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015