Kıssadan Hisse-. Efendimiz (s.a.v), “Üveys tâbîinin - TopicsExpress



          

Kıssadan Hisse-. Efendimiz (s.a.v), “Üveys tâbîinin hayırlısıdır.” buyurmuştur. Yine kendisi Yemen cihetine döner, “Bana Yemen tarafından Rahmân’ın kokusu geliyor.” buyururlardı. Veysel Karanî, Muhammed Mustafa (s.a.v) Efendimiz’in hane-i saadetine gelmiş, gözsüz anasının emrine âsî olmamak için görüşemeden geri dönmüş. Rasülulah (s.a.v) eve gelince; “Yâ Âişe, evde Veys’in kokusunu hissediyorum.” buyurmuş, O da, “Evet yâ Rasülulllah, Veys isminde birisi geldi, size çok selam etti, boynu bükük geriye döndü sizi bulamayınca.” diye cevap verdi. Fahr-i Kâinat Muhammed Mustafa (s.a.v) dünyadan ahirete irtihali zamanında, Hz. Ömer ile Hz. Ali (r.a)’ye vasiyet buyurdu ki; “Hırka-ı Saadet ile Tac-ı Şerif’i Veysel Karanî’ye götürüp vereler, tâ ki ümmetime şefaat etsin.” Hz. Ömer’le Hz. Ali, Veys’in köyüne varıp O’nu sordular. Dediler ki; “Sizin aradığınız gibi bir kimse yok burada. Bir Veys var ama, kafası çıplak, ayağı yalın ayak, elleri nasır, yerde oturur, viranelerde dolaşır, eller gülünce O ağlar, eller ağlayınca O güler, develerimizi güder bir çoban.” İşte biz de O’nu arıyoruz. “Yerini öğrendiler, vardılar ki; elbiseleri yırtık pırtık, kendini setretmek için bir yer kazmış, onun içinde ibadet ediyor. Develeri melekler güdüyor. Namazı bitince Hz. Ömer (r.a) selam verdi ve sordu: - Adın nedir? - Abdullah, yani Allah’ın kuluyum. - Hepimiz Abdullah’ız, Hak Teâlâ’nın kuluyuz. Annenizin koyduğu isim nedir? - Üveys. - Sağ avcunu aç, dediler Peygamberimiz’in haber verdiği ak beni gördüler. Vücudu da kıllı idi. Rasülullah Efendimiz onu da haber vermişti. -Tamam, sen Peygamberimiz (s.a.v)‘in haber verdiği Veys’sin. Bu Hırka-ı Saadet’i ve Tac-ı Şerif’i alacaksın ve Ümmet-i Muhammed’e dua ve şefaat kılacaksın. -Ben ona layık değilim, siz dua edin, dedi. -Hayır, bu Peygamberimiz’in vasiyetidir, dediler. Veys Hırka-ı Şerif’i aldı, gitti. Secdeye kapandı. “Yâ Rabbî, Muhammed Mustafa (s.a.v) benim vasıtamla ümmetime şefaat ettirmek istiyor. Şu Hırka-ı Şerif ve Tac-ı Şerif hürmetine Hz. Muhammed ümmetini affet!” Hatiften nidâ geldi: “Yâ Veys, seni sana bağışladık.” “Hayır yâ Rabbî ben kendi nefsimi istemem, Ümmet-i Muhammed (s.a.v) yanmasın.” diyerek secdeye kapandı. Yine nidâ geldi: - Dörtte birini bağışladım, kalk Yâ Üveys. - Tamamını affetmedikçe kalkmam Yâ Rabbi! - Yarısını affettim, kalk Yâ Üveys. - Hayır Yâ Rabbî, tamamını affetmeyince kalkmam. - Ümmetin dörtte üçünü affettim, kalk Yâ Üveys. - Kalkmam yâ Rabbî! Bu sırada Hz.ömer (r.a) geldi. “Nerde kaldın Veys?” dedi. - Ah kardeşim, niye acele ettiniz, gelmeseydiniz, Ümmet-i Muhammed’in tamamı affedilmeyince secdeden kalkmayacaktım. Hz. Ömer (r.a) “Bize biraz öğüt ver Yâ Üveys.” dedi. Üveys: - Siz Rabbinizi bilir misiniz? dedi. - Tabî biliriz, dediler. - Rabbinizden başka kimseyi bilmeyin, dedi. Yani siz Allah’ınızla meşgul olun, başka şeylerle meşgul olmayın. Kalbinizde Allah olsun. - Allahınız sizi bilir mi? dedi Veys. - Tabi Allahımız bizi bilir, dediler. - Allah’tan başka kimsenin sizi iyi bilmesine rağbet etmeyin, Allah râzı olsun yeter, dedi. Hz. Ömer (r.a) Veys’in çuldan elbisesini kaldırdı baktı, içinde 18 bin âlemi gördü. Hırka-ı Şerif’ten sonra Veys’in şanı yükseldi, herkes ziyaretine koştu. Bunun üzerine Veys şöhretin afetinden korktu, o beldeyi terk etti. Fırat kenarına gitti ve o bölgede vefat etti. Allah şefaatinden mahrum etmesin. Hamd olsun Alemlerin Rabbi olan Allah’a.
Posted on: Mon, 23 Sep 2013 09:51:34 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015