Misalli Sözlük’te yalnızlık; “1) Yalnız olma, yanında - TopicsExpress



          

Misalli Sözlük’te yalnızlık; “1) Yalnız olma, yanında kimse bulunmama durumu 2) Issızlık, tenhalık” olarak izah edilmiş. Ancak dilde kullanılış örneklerinde korku, ürperti, korkunçluk hissi gibi anlamlar yüklenmiş: “Ruha korku veren bir yalnızlıktan ürperiyorum.” “O yıl yalnızlık bütün korkunçluğu ile içime çökmüştü.” Gerçekten yalnızlık; öylesine acı veren ve ürkütücü bir duygudur ki, insanlar bu duyguyla yüzleşmemek için her türlü çabayı gösterirler. Bu duyguyu Orhan Veli şöyle tarif ediyordu: “Bilmem ki nasıl anlatsam; Nasıl, nasıl, size derdimi! Bir dert ki düşman başına! Gönül yarası desem… Değil! Ekmek parası desem… Değil! Bir dert ki… Dayanılır şey değil.” Aslında hayatın olağan bir parçasıdır İnsan hayatına baktığımızda düz bir çizgi değildir, olmamalıdır da. Nasıl mevsimler, aylar, günler farklı farklıdır aynen öyle insan da bazen neşeli ve mutlu, bazen kederli ve elemli; kimi zaman özgüveni yüksek, kimi zaman acziyet ve yetersizlik içerisinde olabilmektedir. Her zaman dört dörtlük olmak mümkün değildir. Nasıl sağlığın kıymetini rahatsızken anlıyorsak dost ve arkadaşlarımızın kıymetini de yalnızlık çektiğimizde kavrarız. Bazen yalnızlık bir ihtiyaçtır İnsanın zaman zaman kendini dinlemesine, iç dünyasına dönmesine, Necip Fazıl’ın deyimiyle nefs muhasebesi yapmasına ihtiyacı vardır. Bu da ancak yalnızlıkta mümkün olur. Bazen de yalnızlık öğretici ve kişiyi geliştirici rol oynar. Yalnızlığın verdiği acı ve meşakketle kişi olgunlaşma yoluna girer. İmam-ı Gazali büyük devlet adamı Nizamü’l – Mülk’ün danışmanı ve Nizamiye Medresesi’nin başmüderrisi iken bir takım şüphe, yeis ve vesveselerin etkisine girerek dünya arzularının cazibesi ile ahiret düşünceleri arasında kararsızlık içine düştü. Halet-i ruhiyesinin verdiği karmaşa sebebiyle inzivaya, yani yalnızlığa çekildi. 11 yıllık bu çile İmam-ı Gazali’yi olgunlaştırdı, bugün bile rehber olan eserlerini böyle hazırladı. Yine sünnet olan itikaf ibadeti ile inziva hadisesi insanı geliştiren ilahi bağını artıran bir yalnızlık serüvenidir. Yani çevreyi itmek değil, yaşadığı ruhsal durumu ile toplumdan kendisini soyutlayarak iç kendi dünyasına çekilmesidir. Rahatsızlık veren yalnızlık İşte inceleyeceğimiz yalnızlık, ruha sıkıntı veren kasavetli bir duygudur. Bu hissi yaşayanlar yüzlerinden belli olur; çöküntü içinde, yüz ifadeleri anlamsız, dalgın, güçsüz ve halsizdirler. Adeta bir girdaba girmiş gibi çaresiz ve dertlidirler. Kimsenin kendisiyle dost olmadığını, dünyada tek başına olduklarını düşünürler. “Sanki deprem olmuş da yıkıntının altında kalmışım” diye haleti ruhiyesini açıklayanlar olur. Bu ağır yalnızlık hissi kişiyi alkol ve uyuşturucu düşkünlüğüne, internet bağımlılığına, depresyon ve intihara bile yol açabilir. Niçin yalnızlık çekilir? Son yıllarda yalnızlık çekenlerin sayısı artmaktadır. Artık insanlar kalabalık içinde yalnızdırlar. Bunun çeşitli sebepleri vardır: *Geçmişin geniş, iç içe, sıcaklığın ve karşılıksız sevginin hakim olduğu geleneksel aileler bugün artık yoktur. Anne - baba ve bir iki çocuktan oluşan çekirdek aile sözkonusudur. Yani kişiler mecburen yalnızlığa itilmişlerdir. *Ailelerin daha az çocuğu vardır. Böylelikle amca, dayı, teyze, yeğenler gibi insanın dayanışma ve muhabbet içinde olduğu kişilerin sayısı da azalmıştır. *Zorda olana ve muhtaca yardım, dayanışma, kardeşlik gibi hasletlerin yerini günümüzde menfaate dayalı iletişim, dünyevi yarış, hırs ve kıskançlık almıştır. *Yakınların ölümü de insanı yalnızlaştırabilmektedir. Yaşlı bir hastam karısının ölümünden sonra yaşadığı yalnızlık hissini gözyaşlarını tutamayarak şöyle anlatmıştı: “Dile kolay tam 42 yıldır beraberdik. Eve girince beni gülerek karşılayışı halimi hatırımı soruşu, sohbetlerimiz, rahatsızlandığımda başucumdan ayrılmayışı aklımdan çıkmıyor. Şimdi eve giriyorum, kimseyi bulamıyorum. Onsuz olmuyor, dayanamıyorum. Onun evde varlığı bile yetiyordu bana. Koca ev boşluktan üzerime çöküyormuş gibi geliyor, daralıyorum.” * Toplumun İslâm’a, manevi değerlere bağlılıktan uzaklaşması da kişileri yalnızlaştırmaktadır. Çünkü Allah’a imanın, kadere ve ahirete inancın verdiği güç kişiyi rahatlatır. Faydalı olan yalnızlık Aslında yalnızlık; özgürlüğü arayan, kendini keşfetmeye ve aşmaya çalışan, kendi iç alemine girmeye uğraşan insan ruhunun sığınağıdır. Kasvetli olduğu kadar faziletlidir de. Yerin dibine batırabildiği kadar zirvelere de çıkarabilir. Daralttığı gibi geliştirebilir de. Çünkü yalnızlık duygusu insanı tanımada, doğru ve yanlış, kavramada, hayatı yorumlamada çok önemli bilgiler verir, ufkumuzu genişletir. Yalnızlık duygusunun doğru ve anlamlı kullanılması insanın gelişmesin de, olgunlaşmasında büyük önemi vardır. Bu yüzden yalnızlığı yaşamanın güzelliğini keşfetmeliyiz. Böyle yaparsak yaşamak daha bir haz verir, daha mutlu oluruz. Peygamberlerin, büyük velilerin, birçok filozof ve sanatçıların daha rahat ve dingin düşünebilmeleri için zaman zaman inzivaya çekildiklerini biliyoruz. Yine yalnızlıkta kâinata daha derin ve kuşatıcı bakar, kulluk bilincimizi geliştirebiliriz. Yalnızlığın çaresi *Bakış açısını değiştirmemiz gerekir. Ufuklara uzanan bozkıra bakıp moralimizin bozabiliriz de, dünyanın şaşırtıcı güzelliklerle doluluğunu ve Yaradanın olmasını düşünüp rahatlayabiliriz de… *Kişinin dostlarının olması çok önemlidir. Yani fedakârlık yapabilen, almadan çok vermeyi düşünen, içtenlikle seven, zor günde bile kopmayan hakiki dostlar yalnızlık kasavetine çaredir. Özellikle yaşlanmaya başladığımızda dostların, bir iki laf edebileceğimiz arkadaşların olması daha bir önem taşır. *Okuma alışkanlığı insana yeni ufuklar açar, yani çevreler kazandırır. Kitaplar hakiki dostlarımızdır. Okumanın büyüsüne kendini kaptıranlar yalnızlık çekmezler. *Yalnızlığı kabul edip Rabbimize dayanmak bu yararın önemli bir çaresidir. O’nu çok seviyoruz. O’nun her an yanımızda olduğunu bilmek müthiş bir rahatlık verir. Böylelikle kulluk ve ibadet vazifelerimize daha dikkat eder, yalnızlık derdimiz deva haline gelir. İbadetler de yine insanı huzur ve mutluluğa götürür. Yani, “Hakiki dost isteyene Allah yeter.” *Düzenli kılınan namaz, dua ve zikirler kişinin kâinatta sahipsiz olmadığını ve varlığının bir gayesi bulunduğunu gösterir. Bu da yalnızlığı giderecek önemli faaliyetlerdir. *Dar ve sıkıntıda olana, muhtaca ve yoksula yardım, yani cömertlik insanın içini huzurla doldurur. Görevini yapmış olmanın hazzını tadan kişide yalnızlık hissi kaybolacaktır. *Ramazanda toplu tutulan oruç, birlikte yapılan iftarlar, cemaatle kılınan namazlar, Allah’ın emrine uymanın verdiği haz ve mutluluk yine kişiye büyük ve canlı bir dinin parçası olduğunu hatırlatır. Düşünürki dünyada tek değildir. Kendi gibi inanan, kendi gibi düşünen ve yaşayan kardeşleri mevcuttur. Bu da yalnızlığını giderir. *Sılai rahim yani akrabaları ziyaret etmek, soyunun geniş olduğunu idrak ettirir. Kişiyi önyargısız seven hısımlar ona güven verir ve rahatlık sağlar. *İnternet ve televizyon da yerinde ve kısıtlı kullanıldığında yalnızlığa faydalıdır, aşırıya kaçıldığında ve denetimsizlik halinde yalnızlığı körükleyici etki yapar.
Posted on: Wed, 11 Sep 2013 16:47:15 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015