“SİLİKON BAZLI BİR EVREN ONTOLOJİSİ ÜZERİNE TASLAK (2)” Ömrüm, bilindiği gibi, bu koltuk üzerinde geçiyor, sevgili duvar resimlerim, arkadaşlarım. Zorunlu ihtiyaçlar dışında. Tv açılmışsa, izliyorum. Kucağımda laptopum. Onsuz Asla! Önceleri oturararak uyumakta zorlanıyor, yandaki sedire geçip uzanıyordum. Sonra, bilirsiniz, uyku hapları falan, bir yol bulunuyor. Kahvemi bile onlarsız içemiyorum artık. Ne yapayım yani? Uyku, benim yeni yaşam alanım. Giderek hapların sayısı artıyor. Bazan da ‘bakalım şimdi ne olacak’ arzusuyla dozu ikiye-üçe katlama seansları düzenliyorum. Macera bir ihtiyaç, bu yaşta bile. Hades’in ülkesine zıplayıverme riski de var tabii. Bu kez de öyle yaptım. İnşaallah hayırlara vesile olur, hayırlısıyla geri dönerim. Birkaç dakikam daha varken, aklınızdaki birkaç hususu dile getirmeme izin verin: 1) ‘Ortalıkta bu kadar ciddi olay olurken bu kadar gayri ciddi olunmaz’ itirazı. Yanıtım, kısa ve kesin: En az Gezi Parkı’ndakiler kadar ciddiyim. 2) ‘Bu kalabalıkla baş edemezsin. Masanın etrafına dizdiğin şahsiyetler seni aşar... Haddini bil... Ukala, vs.vs.vs....” Bana kalsa, olur. Söylenenler bence de pek makul. Ama, kendimi tutamıyorum. Hala şaşkınsınız değil mi? Yıllarca yardım istedim sizden. Mesajımı almadınız. Kimlerden mi? Aha bazı Psikiyatristler (asıl liste çok uzun): Fantastik romancı Levent bey, benle daha çok ilgilenebilirdiniz. Siz Bedirhan bey, bir zaman birlikte olduk, hiç faydanızı görmedim. BM genel sekreteri olmak için boşuna kulis yapmayın; bana bile faydası olmayanın, insanlığa ne yararı olur ki? Siz, latin amerika uzmanı profesör bağyan, siz de anlamadınız beni... Verdiğiniz ilaçlar, vız gelip-tırıs gitti. Sizler, Bekir’ler, Hasan’lar, lar, lar, ve larlar,,, varlığım sizlerle boğuşmakla geçti. Geldiğim yer, işte burası. Yerse... Bay Semih! Sizinle tartışmak harikadır... Savlarınızın her birinin birer hacıyatmaz olduğunu öğrenmem çok uzun sürdü: Baylar, yerçekiminin yönünü değiştirin, yemin ediyorum, Semih’in savları yine yan yatmaz, bir yolunu bulur, dik durmaya devam ederler! Napolyon’un böyle askerleri olsaydı, ah ah, dünya hiç böyle mi olurdu? Zeka düzeyi vücut ısısı civarındaki (celsius olarak) bir imbesil (= ‘değneksiz’ anlamına, kaynak: kuantumcu Zizek – ‘Less than nothing’ isimli tuğlasının önsözü. Kitabı onlar için yazmış. Bir keresinde bana, ‘bırak bu silikon milikon işlerini, kendine yüksekçe bir dam bul ve atla’ demişti de içlenmiştim. Uzattım mı?) için, yani bendeniz için, çok fazla, çok karmaşıksınız. Usandım sizlerden, sizin bu c-12 bazlı evreninizden! Bir gün geliyor, insan dayanamıyor. Öfke patlamalarımın kurbanları kendilerini bilirler; onları ayırıyorum. Sizler içinse, yapabileceğim bu. Az kalsın unutuyordum: Siz sevgili arkadaşlarım için bir yarışma düzenleme fikrim var. Silikon projesiyle ilgili. Önce, Levent’in yıllar önceki bir toplantımızda sunduğu, “Sınıfın Birincisi” adlı etkileyici araştırmayı bir okuyuverin please. Lacan dahil, toplantıdakilerin yarısının gözleri nemlenmişti, hiç unutmam. Cahiller için, İnternet adresi: afl.org.tr/files/yayinlar/ebulten/2006/temmuz/leventmete.htm Tacizci’nin seyir defterinden şimdilik bu kadar. Uyumam gerek. İlacın etkisi başladı. Çok uzun bir sunum beni bekliyor.
Posted on: Tue, 09 Jul 2013 11:47:28 +0000
Trending Topics
Recently Viewed Topics
© 2015