TÜRKLÜK DELİKANLILIKTIR (ÜLKÜCÜ OLMAK) “…dünya - TopicsExpress



          

TÜRKLÜK DELİKANLILIKTIR (ÜLKÜCÜ OLMAK) “…dünya idealist (ülkücü) insanlar sayesinde güzelleşir.” Yıllarca ne çekmişiz ülkücü olduğumuzu bilenler elinden. Soruşturmalar, haksız isnatlar, cezalar, cezalara itirazlar, İdare Mahkemeleri’ne, Danıştay’a itiraz dilekçeleri, sürgünler… Gittiğimiz yerlerde sanki huzur mu bulduk? Aklına esen teftişe geldi. İmalı bakışlara, dedikodulara, tezviratlara hedef olduk. Hatta sürüldüğüm okulun birinde göreve başlamadan önce beni hiç tanımadığı hâlde “Mikrop, gelip burayı da karıştıracak!” diyen bile çıktı. O okulun müdür yardımcısıydı, iki çocuğunu okuttum ayrıştırmadan, karıştırmadan… Birinde bir yolunu bulup geciktirdim ayrılışımı. İlköğretim Müdürünü hastanelik(!) edip yerine vekâleten birini atadılar. Geldi güdümlü vekil müdür bizzat okuluma kadar. “Hoş geldin tebellüğ memurum.” dedim bozuldu. Tebellüğ belgesini imzalarken altına “Yolluğumu alınca ayrılacağım” ifadesini ekleyerek imzaladım. Biraz da öyle zaman kazandım Vardığım ilçede İlköğretim (Şimdiki İlçe M.E.) Müdürünün odasında bir sürü kişi makam masasının üzerine oturmuş geyik muhabbeti yapıyor. Müdürü sordum, “Ne yapacaksın?” dediler. “Emeceğim!” deyince şekiller değişti. Gittim odanın en uzak bir yerine, eski bir gazete aldım, okuyor gibi yaptım. Biraz sonra dışarıdan biri geldi, konuştular sessizce. Bana seslendi yeksek sesle: “Beni siz mi sordunuz?” “Siz kimsiniz?” İlköğretim Müdürü İhsan…” “İyi, şurayı okuyup geliyorum…” dedim, özellikle geciktirdim. Az sonra kalktım, sarı zarfı uzattım. Açtı: “Ohoooo, sizi bekliyoruz kaç aydan beri!” “Ohooo yok. Ben ohooo değilim. Ağzını düzelt bakalım. Kırmızı mühürlü davetiye göndermiş gibi yüksekten yüksekten savurma. İşlemleri yap, üç gün sonra geleceğim…” Bir sessizlik oldu. “Tamam Hocam, hemen sizi göreve başlatıyorum..” Sonra Fransa’da görevlendirildim. Altı yıl boyunca tadını çıkardım. Çok güzel işlere imza attım. Anlatılacak kadar güzel işlere… *** Neyse… Ders öncesi zaman geçiriyorum. Baktım bizim Âdem Uyar okul müdürüyle konuşuyor. “Özeldir” diye uzakta durdum biraz… O da görmüş ki beni göstererek Mösyö Schoma’ya bir şeyler anlatmaya başladı. Fransızca bilmediğim için anlamaya çalıştım. Beni konuştukları kesindi. Tek anladığım “ boku idealist” ifadesiydi. İkisi de aynı ifadeyi en az ikişer defa tekrarlamıştı. Yalnız kalınca ne konuştuklarını sordum. Âdem başladı gülmeye: -Senin çok ülkücü olduğunu söyledim. Ben seni bizdendir diye (MHP’li - ÜLKÜCÜ anlamında) övdüm ama meğer sen azıcık da onlardanmışsın… -Yani?... -Ülkücü, Fransızca’da idealist demek. Senin ülkücü olduğunu söylediğimde Mösyö Schoma bana “biliyorum” dedi. “Sizin bütün sosyal çalışmalarınızda o var. Buradaki Türklerin lideri o. Bizim de her çalışmamıza katılıyor. Zaten dünya idealist (ülkücü) insanlar sayesinde güzelleşir.”dedi. İdealist, mefkûreci, ülkücü… hangisiyse işte ben hep o oldum. Elimin yettiği, aklımın erdiği her işe dört elle sarıldım. Alın terimi emeğime kattım. Çok huzurluyum. Milletimin bir ferdi olarak nefes almak bile bu dünyaya değer. NE MUTLU TÜR’ÜM DİYENE!.
Posted on: Thu, 31 Oct 2013 21:05:01 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015