YAŞAM (SİYASET) VE EKONOMİ’YE DAİR İnsanların yeryüzüne - TopicsExpress



          

YAŞAM (SİYASET) VE EKONOMİ’YE DAİR İnsanların yeryüzüne geldiği zamandan bu yana siyaset ve ekonomi farklı anlamlarda her zaman sorunsal olmuştur. Bireyler arasında ve Devletler arasında husumetlerin birincil kaynağı siyaset ve ekonomidir. İlkel toplumlardan günümüze ciddi kişisel çatışmaların ve devletlerin savaşmasının/çatışmasının yegane saiki ekonomik amaçlardır. Her siyasi parti Milli İradenin hasıl olması için devlet ve demokratik toplum düzeni için ülkenin Çağdaş medeniyet seviyesine ulaşması için temel hukuk ilkelerine uygun olarak ;anayasal zeminde ve mevzuata uygun olarak tüzel kişilik kazanırlar. En sağdan en sola; en baştan en uca bütün siyasi partiler aynı amaç uğrunda faaliyetlerine başlarlar.Fark partileri oluşturan insanların geldikleri yer ile kişisel hayat/yaşam görüşleridir/tarzlarıdır:Ortak amaç hepsinde aynı insandır, insanlıktır,farklı insan yoktur. A’dan Z’ye bütün siyasi partiler temel hak ve özgürlükler düzleminde insan için en iyi demokrasiyi savunur. Siyasetin sermayesi insan olduğundan insan için en iyi siyaset tekniğini politika olarak belirleyip kendilerine çoğunluk yaratma çabasına girerler. Siyasi Parti’ler arasında en büyük ayırıcı fark, yaptıkları “ekonomik programlar”dadır. Her siyasi parti Ülkedeki ihtiyaçlar ve İnsanların ihtiyaçlarını baz alarak yapabileceklerini vaad ederler, programlarına alırlar.Eksik olan ve ya hiç olmadıklarını iddia ettikleri, İşsizlik/istihdam, hızlı büyüme,mali disiplin, Bütçe açığı, fiyat istikrarı gibi konular ekseninde yapacağı projeleri hayata geçirmeyi hayal ederler. Her sorun çözümünü “yönetim/yönetimler” kapsamında bulur. İnsanlar bir araya gelerek ortak irade/consensus ile aynı ideal/dava adını verdikleri amaçlar uğruna manevi hasletleri erek olarak benimserler, egemenliğin Millete devrini amaçlarlar. Esas amaç eşref_i mahlukat kavramını ileriye taşımaktır. Fikrimce en iyi fikir adamları ve bilim adamları muhalif tavırlı insanlar arasından çıkar. Çünkü muhalif insan anayasal düzen içerisinde oluşa karşı çıkarak, sorgular ve olması gerekene yönelik fikir üretir. Bu profildeki düşünce/beyin “ekol” yaratabilir. Makro ölçekte” Ekol” yaratan beyin dünyaya yön verir, şekil verir. Bu nitelikteki beyin/düşünce mikro ölçekte de “Kutuplar’a” yön verir. Her şeyi “Dogma”lara bağlayan düşünce ise fikir üretemez. Dogmatik düşüncenin hakim olduğu zeminlerde düşünme kabiliyeti gelişemeyeceğinden kişiler “olanı” ve “oluş”u kabul etmek zorunda kalır. Bu tipolojideki insanların yoğun olduğu, ülkelerin ve devletlerin refah seviyesinin , demokrasinin ayrıca insan hakları kavramının gelişmeyeceği aşikardır. Ekollerin etkisinde yeni devletler kurulur , yine devletler yıkılır. Yeni kurulan devletlerde ve ya süregelen devletlerde illa ki ekonomik bir yönetim şekli siyasi şekil kadar anlam kazanır. Ekonomik anlamda kendine şekil veremeyen devletler zamanla “Kapitilasyon” a maruz kalmaktan ve “Koloni” olmaktan kendini kurtaramaz. Ekonominin kaynağı çoğu zaman doğadır, insandır, teknolojidir, icatlardır, mucitlerdir. Bu köşe taşları arasında lokal anlamda hangi politikalarla ekonomi/bütçe yapılması gerektiği çağımızın yegane sorunsalıdır. Ayrıca bireyin ekonomik düzene katılabilmesi, tüketici konumdan aynı zamanda üretici konuma geçebilmesi ikinci en önemli sorundur. “Doğada varolan sermaye tamamen aynı ölçüde herkese dağıtılsa yine problem doğar mı?; yani tüketim sınırı aşılıp , diğerinin tüketimine tecavüz söz konusu olur mu ? En ideal ekonomik temel, bu yapı üzerinde mi kendini inşa eder ? Küçükler mi büyümeli,büyükler mi küçülmeli?Bu sorunsallar çatısında ekonomi ne yönde insanlığa faydalı bir yönde gelişir ? SOSYALİZM-KOMÜNİZM, LİBERALİZM-KAPİTALİZM VS. İŞTE. SOSYAL DEVLET bir ekonomi modeli değildir fikrimce. Varılması gereken bi ideal, tedbir veya ulaşılması gereken bir amaç kavramıdır. Dolayısıyla amaç kişiyi/Devleti ve ekonomik modelin adını yeterince tanımlayamaz. Bireyler kendi için yaşıyorsa mutlaka ekonomik hayatın içerisinde yer bulmaları gerekir. Tüketicilik doğuştan bahşedilen bir niğmettir, fakat üretici olabilmek bir meziyettir; sonradan kazanılan bir vasıftır. Ekonomik adaptasyon Çağımızın en büyük sorunsallarının en önemlisidir kanımca. Üreten insan öncelikle kendisi için üretim yaptığının farkındalığını da kazanmalıdır. “Sorumluluk” kavaramı, “etik değerler” dinlerin de temel amacı olduğundan insan ailesine ,çevresine,devletine illa ki hukukun/mevzuatın etkisinde sorumluluk duyacaktır. Bu kapsamda kendimi Liberal olarak tanımlıyorum. Hukuk kavramı yani hak-adalet kavramı ezelden beridir varolduğundan liberal/kapital bir ekonomik yaşamın Hukuk Devletlerinde sıkıntı yaratmayacağını düşünüyorum. Sosyal devlet, sosyal adalet varılması gereken amaç olduğundan Bilim-Teknoloji Çağı, Akıl Çağı, Uzay Çağı’nda Doğa’nın canlılar ve İnsanlar için yaratıldığına inanıyorum. ADAM SMITH, JOHN MAYNERD KEYNES ‘İN de ifade ettiği gibi: BIRAKINIZ YAPSINLAR, BIRAKINZ GEÇSİNLER, BIRAKINIZ GİTSİNLER ;Yerinde duran bir dağ delinmeli bence; yol için köprü için; yaşamak için zaruri olan enerji için. Çünkü FERHAT BİLE ŞİRİN İÇİN DAĞLARI DELMİŞ, AŞK!!! (hangi aşk? Onu da siz düşünün ve bulun!) İÇİN DAĞLAR DELİNMELİ… ALMİLA ASRIN
Posted on: Sun, 29 Sep 2013 18:04:09 +0000

Trending Topics



Caution: Wear Gloves and Goggles Label, 10 x 7 Try to find
How Great is our God!!! Our Creator and Redeemer . . . And do we

Recently Viewed Topics




© 2015