adam, bir ışığın altındaki binlerce gölge gibi görüyordu - TopicsExpress



          

adam, bir ışığın altındaki binlerce gölge gibi görüyordu insanları. bir kaynaktan çıkan suyun tek yolu vardır; bir kaynaktan çıkan gölgelerin yolu ebediyet kadardır. bunca yol varken hepsini aynı hedefe atacak bilek hangi erde, hangi serde, hangi yerde vardır? işte ingilterenin o karanlık çağında, geceleyin bir asker mum ışığında, gözünün kavrayamayacağı gölgelere bakarken -aklında platon belki- bu soruları düşündü. işte cevabı giyinmeyi aday biriydi bu er, her şartı tamamlıyordu. örneğin en gerçeğinden bir erdi, ingilteredeydi, geçmişte ta orta çağda... ancak yerden öte yer taşıyandır düşünen! nasıl olmasın, soruyu diline düşürmeden verilecek en büyük saygıyla yukarıda tutmaktan söz ediyoruz. ingilizce konuşsa bile, türkçe konuşsam ve yazışsam bile: tüm düşüncelerin dili aynıdır. ne şaşalı bir iddia sözünü ettiğim. ne tezatlar barındırır gibi geliyor kulağa şimdiden. ancak öyle değil, öyle olmasın diye: aktaracağım düşüncenin dilinden türkçeye, bir beyaz sayfaya, şuracıkta. hemencecik çelme takacağım düşlere, düşüreceğim, düşünmüş olanın düşüncelerini şuraya. ölüm! mumun ışığında hayat bulmasaydı, şöminemin alevinde dans etmeseydi, kamp ateşinde korkup da, yıldırımın paramparça ettiği ağacın dalında şiirleriyle -ve şimdi bu berrak çağda, bu her yanı ve hatta her odayı ayrı ayrı yıldızların kuşattığı bu çağda- gölgeler yaşamamış olsaydı... karanlıktır gölgelerim birliği, müttefik olur tüm renkler karanlıkta, ayın arka yüzünde, dünyanın bir yarısı sürekli devinimli olmakla beraber, gölgeler cem olur karanlıkta, cemaat olur. her yöne dağılan gölgelerden söz ediyorum, o kıpırtılı sakinleri düşünüyorum, hepsi aynı yerde, aynı mekanda, aynı yöne ancak -umarsızca elbet- ışık olmadığında, ışığın kaynağı olmadığında olmaz çünkü gölgenin kaynağı, yönelirler. ölünce. ve ok ve hedef ve yön ve kan ve ölüm. gecesinde atılan bir okun, gündüzünde altından gölgesi sızıyor görmüyor musun? şimdi barlarda, evlerde, duvarlarda... ne sarhoşluk hali, ne fark edememezlik. bunca ışık arasında görmeyi, görmek için gözlerimizi kısmayı, odaklanmayı bıraktık. evet tek bir yöne yönelmeyi ve odaklanmayı biz kameralara, fotoğraf makinelerine bıraktık. o er, serde böyle bir unutmuşluğu görse, olduğu yere çöker ağlardı; o er, böye bir uyanışı görse, olduğu yerde secde ederdi. şimdi gözlerimiz kısılı, adamın gözleri, şimdi bileklerimiz başlarımız gibi dimdik, adamın başı gibi bilekleri, şimdi ayaklarımız sağlam basamaklar ve yükseltiler arıyor, adamın sağlam basan ayakları, şimdi ağaçlara tırmanıyoruz ve sesleniyoruz yönümüz besbelli, hepimizin yönü. adam binlerce gölge gibi görüyordu insanları ışığın altındaki, lambayı söndürdü.
Posted on: Fri, 19 Jul 2013 23:29:53 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015