Çağlayanlardan Ey Türk! Bu satırlarda mazinin - TopicsExpress



          

Çağlayanlardan Ey Türk! Bu satırlarda mazinin destanlarını, halinin hicranlarını söylemek ve inlemek istedim. Bir keman gibi… Bu kemanı ana vatanın sinesinden yonttum. Tellerini kalbinin damarlarından çıkardım. İstedim ki bu sazın ahengini yalnız sen duyasın. Bu acıklı iniltiler yalnız sana dokunsun. Cihanın tarihi, vatanı uğrunda senin kadar uğraşan kanını döken bir millet daha gösteremez. Senin kadar kimse kendi vatanına sahip olmağa hak kazanmamıştır. Bu vatan ya senindir, ya kimsenin! Dünyanın her tarafındaki taşsız mezarların, azametinin malikâneleridir. Göğsünde tutuşan gönül, gönül değil, cephane oldu. Bu uğurda parçalandıkça kinin ve feyzin çoğaldı. Ey Zeybek! Bu kitabın parçalarını hançerinle yırt! Ve hançeri onun kalbinin üzerinde bırak! Bundan sonra silahının siperi bir kitap olsun. Ey yurttaşım! Senin boynuna geçirilmek istenen esaret halkası ne bir gem, ne bir tasmadır. Boyunduruk altında olduğun halde, sen üşürken düşman ocakları için sana odunlar, sen açken düşman sofraları için sana buğday taşıtacaklar. Gençleri kanda, tazeleri gözyaşında boğmak istiyorlar. Asırlardır, dinin ve milletin aşkına başına yağan, sonu gelmez bir beladır… Yurdun nihayetsiz bir Kerbela’dır… Memleketin içinde cenaze namazı kılınan, cenaze duası okunan bir mabed halini aldı. Ne yoncan, yongan kaldı. Bir Allah’ın bir de Muhammed’in kaldı. Çile çekmeyen varlığını duyamaz… Bundan sonra duy ve anla ki medeniyet denilen büyük gürültünün manası makinedir. Ve makineyi Avrupa’nın elinden aldığın zaman, senin ruhunun onunkinden daha asil, senin kalbinin onunkinden daha temiz olduğunu meydana koyacaksın. Senin de dükkânını, tezgâhını fabrika ile sapanını tırpanını makine ile pazunun emeğini, öküzünün gücünü, buhar kuvvetiyle değiştirdiğin zaman alnının onunkinden daha yüksek olduğunu göreceksin. Bunu göstermeğe çalışmalısın. Rahat bırakırlarsa… Vaktiyle, Çin ve Hind’in medeniyetleriyle İran’ın feyzini birleştirdiğin gibi, bugün de Avrupa’nın irfanını Asya’ya ileteceksin. Ey kervanbaşı yürü! Bir Cuma namazından sonra çoluğun çocuğun ile beraber, cılız davarlarının otladığı yamacın ötesinde, derenin başındaki çağlayanların yanında çınarın gölgesinde otur. Mavi yeldirmeli, sarı başörtülü Ayşeciği’ni, güneşten saçları sararmış, yüzü kararmış yavrularını etrafına al. Yaralı ve geniş göğsünü ve rüzgâra aç. Senin için ben ağlarım, Benim için kim ağlasın... Ahmet Hikmet Müftüoğlu
Posted on: Fri, 25 Oct 2013 21:23:50 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015