İZLEYİCİ TEMSİLCİME DİKKATE ALMASI UMUDUYLA YOLLADIĞIM - TopicsExpress



          

İZLEYİCİ TEMSİLCİME DİKKATE ALMASI UMUDUYLA YOLLADIĞIM RAPOR..! izleyicitemsilcisi@haberturk İzleyici izleme işini yapana denir. İzleme işini de, iz sürme işini de yeryüzünde en iyi yapabilen insan olduğuma inanıyorum. Kelimenin tam anlamıyla izleyici diye bana denir. Ece, Didem, Fatih, Murat, Cansu, Işıl diye ayrım yapmadan herkesi izledim yani mızmız bir izleyici de olmadım. Bir temsilcim olduğunu yani Cinercinin benim için temsilcilik açtığını biliyordum ama temsilciye ihtiyaç duyacağımı sanmıyordum. Dürüst konuşmak gerekirse beni temsil edebileceğinize inanmıyorum hatta benim değil Cinercinin temsilcisi olduğunuza inanıyorum. İlmi tenkitler yaratıcı tenkitlerdir ve ilmi tenkit sanattır hem de sanatların en gücüdür. İzleyicinin en kıymetli olanı ilmi tenkit yapabilenidir ama sizin pavyondakiler ilmi tenkit yapanları ya kuduz köpek ilan edip taşla sopayla kovalıyor yada aforoz ediyorlar. İlmi tenkitte bulunabilecek bir izleyicinin görüş ve sorularından daha çok tespitleri olur. Tespitler cebri çıkarılmış doğru önermelerdir ve bu önermeler tartışılmaz bu önermelere ram edilir. İlmi tenkit yapabilecek çapı olanlar budanacak yerde budar, sulanacak yerde sular. Budama büyümeyi engellemek yada yıkıp kırmak için yapılmaz sağlıklı büyümeyi sağlamak için yapılır. Siz budamayı büyümeyi engellemek ve yakıp yıkmak için yapılıyor şeklinde algılıyor ve rahatsız oluyorsunuz. Tarzanlar otorite olup subaşlarını tuttuktan sonra en büyük hata sulamayla yapılmaya başladı. Sizin Köksüzlüğünüzün temel sebebi Sulama hatasından kaynaklanmaktadır. Suyun yanlış kullanımı hem toprağı çoraklaştırır hem de kökleri çürütüp köksüzlüğe sebebiyet verir. Derinlere doğru kök salma suya duyulan özlemle alakalıdır. Su sıkıntısı çekmeyenin kökleşme gayreti de olmaz kök basıncıda olmaz. Düşünme lüks değil ihtiyaçtır. Düşünmeye ihtiyaç duyanlar düşünürler. Parayı emekle terle kazananlar paranın ne kadar tehlikeli olduğunu bilirler. Parayı damla damla salmaları cimri olduklarından değildir paranın ne kadar tehlikeli olduğunu bilmelerindendir. Eskiden para, parayı Terle emekle düşünceyle kazananlardaydı onun için para yaşamı çölleştirmiyor yaşamı kolaylaştırıyordu. Terlemeden servet yapan iblisler subaşlarına getirildiği için yaşam oksijensiz kalmış ve bataklığa dönmüştür. Ayşe’nin babası çok akıllı diye anıran bir eşek tanıyorum; o eşek parasıyla Ayşe’yi beyin ciğer ameliyatı yaptırmakla övündüğünü bile bilmiyordu. Cinerci de o eşekle aynı yoldan geçmiş aynı sudan içmişlerdendir. Son 30yıldır bu uyuz eşekler bu millete ferman dinletmişlerdir. Bu uyuz eşeklerin anırtı ve tepinmelerinden tenkitlerimin ve tespitlerimin dikkate alınmayacağını bilmeme rağmen yinede temsilcim üzerinden şansımı denemeye karar verdim. Siz belki farkında değilsiniz ama son 10yıldır Üniversiteye hazırlanan gençlerinin en fazla tercih ettikleri alan radyo-televizyon ve iletişim yani medya alanıdır. Türkiye’de Medya Türk değildir ve Türk medyası haçlının tetikçiliğini yapan beşinci koldur. Yani bu ülkenin gençleri gönüllü haçlı tetikçiliği yapmak için sıraya girmişlerdir. Kavgayla oluşmuş egemen sınıfı olmayan bizim gibi ülkelerde her alanda olduğu gibi medya alanında da örnek batıdır. Batı en şuurlu olduğu örnek alınacak döneminde yani 18 ve 19.yüzyıllarda bile sarhoştu şimdi ise hem şuursuz hem sarhoştur yani örnek alınacak tarafı yoktur. Bu anlamda insanlığa örnek olacak şekilde medya yapılanmasını da Türk çocuğu yapmak zorundadır. Ata yadigarı cemaat kültüründe ve onun medyasında bizden bir şeyler varmış gibi görünse de 2013 yılını bırakın Menderesin cemaat liderlerinin cübbesini bayrak yaptığı 1950’ler de bile cemaat anlayışı çağı bırakın tarih dışıydı. Biz millet olarak, 1938yılında yaşama gözlerini kapamış Atatürk’ü aşmamız gerekirken onu aşmayı bırakın anlayamadık bile. Gazi 1923 yılında tarih dışı kalmamak için cemaat kültürünü aşıp milli kültüre geçilmesi gerektiğini görmüş ve bunun için kolları sıvamıştır. Aşma ile yıkma aynı şey değildir aşma mevcut bünyenin yani bizim olan bünyenin korunarak çağa uygun hale getirilmesini ifade eder ve Gazi bunu başarmıştı. Bu ne demektir? Cemaat kültürünün milli kültüre dönüşmesi demektir. Cemaat ekonomisinin milli ekonomiye dönüşmesi demektir. Cemaatleri millet potasında eritmek demektir. Millet potasında eritemediğin cemaatleri millet şemsiyesi altında toplamak ve zaman içinde eritmek demektir. Kısacası Cemaat medyası ve Cemaat kültürüyle hem çağın hem tarihin dışında kalınacağı aşikardır. Cemaatlerin içinde yetişmiş cemaatlerin öz çocuklarının bile fırsatını bulduğunda cemaatlerle olan göbek bağını kopartmaları bunun kanıtıdır. Ahmet Hakan, Erhan Çelik buna örnektir. Merkez medya denilen haçlı medyasından teklif alıp bu teklife hayır diyecek cemaat evladı yoktur. Millet cemaatin bir üst versiyonudur yani milletin içinde cemaat zaten vardır. Milletin üstüne üretilmiş bir sürümde henüz yoktur. Bu ülkenin beyni ciğeri sökülmüş küreselcileri milli devlete, milli kültüre, milli ekonomiye, milli anayasaya kısacası millete, sahip oldukları küresel anlayışları gereği karşılar ama bunlar cemaati adeta bayrak yapıyorlar. Milli olarak küresel aktör olamıyorlar ama cemaat olarak küresel aktör oluyorlar. Bunların inandığı matematiğine göre Milli şuura sahip Tayfun Doyak beş para etmiyor hatta çağın dışına savruluyor ama Cemaat şuuruna sahip Fehmi koru, 100bin liralık, Mümtazer Türköne 80bin liralık, Erhan Çelikte 20bin liralık adam oluyor ve Küreselleşmeyi yakalıyor. Tarzan Cengo, Dünürü, Kızı ve Cinerci her gün Milli devlete ve Milli Demokratik Devrimin Mimarı Mustafa Kemale hakaret edip cemaatle kol kola fotoğraflar çektiriyorlar hem servet yapıyorlar hem küresel aktör oluyorlar. Kimse kimseyi kandırmaya kalkmasın bu bencil damarlı kaz kursaklı namussuzlar milli devletin yarattığı vahayı serapla değiştirdiler yani ülkeyi vahası olmayan çöle çevirdiler ve şu anda can havliyle Fettullahın cübbesine sarıldılar. Millet projesini yıkanların cemaat şeyhlerinin cübbesine sarılmasının başka açıklaması olamaz. Kısacası Cemaat medyası da, cemaat anlayışı da 2013 yılında cemiyeti hem kucaklayamaz hem de taşıyamaz. Cemaat anlayışı küresel rüzgarlar karşısında daldan düşen kuru yapraktan daha iradesiz ve acizdir. Cazibe merkezi durumundaki merkez medya ise her türlü cinayete ve tecavüze fetva veren tam bir fitne fesat ve ihanet üssüdür. Bu ülkenin anayasaya ihtiyacı vardır ama bu anayasa ideolojisiz yeni anayasa değil milli anayasadır. Bu ülkenin medyaya ihtiyacı vardır ama bu medya ne cemaat medyası nede haçlı medyasıdır; ihtiyacımız olan milli medyadır. Bu ülkenin Burjuvaya da ihtiyacı vardır ama bu burjuva işbirlikçi burjuva değil milli burjuvadır. Kısacası her alanda milli politikalara ve kurumlara ihtiyacımız vardır. Bu tespitlerden sonra Ececiğin bugünkü programı üzerinden tenkitlerimize geçebiliriz. Tenkit demek hem budama hem sulama demektir. Önce can suyu olabilecek birkaç damla su verelim. Hakkı teslim etmek lazım Ececik görüntü olarak on numaraydı. İtalyan gibi başlayıp Arjantin gibi dağılacak çürük bir zemin yerine daha sağlam bir zeminde hüner gösterdi ve Abazaları sevindirmedi. Zemini çürük seçmeyişi, kıyafeti, duruşu, biraz abartılıda olsa makyajıyla on numaraydı. Görsel medyadaysan makyajın biraz abartılı olması yemeğin tuzu biberi gibi bir şeydir. Kısacası görüntü ve seçtiği sağlam zeminden dolayı 10numarayı hak etti ama hüner gösterme de hala istikbal vaat edemiyor. Ececikle yakından ilgilenişimin asıl sebebi medyayı seçen kızlarımız için ondan örnek oluşturmaktı. Yani medya sektörünün kadınlarını Ececikte billurlaştıracaktım. Bir günde düzelmesi gereken görüntüyü iki yılda yani 730günde anca düzelttiğimiz için iki yılda yani 730 günde düzeltilecek hüner için bize 730x730 gün lazım buda 150yıldan fazla zamana tekabül ediyor. Ecenin bu kadar ömrü var mıdır bilemiyorum ama benim o kadar ömrümün olmadığını biliyorum onun için bu billurlaştırma iddiamdan vazgeçtim. Benim 150yılda başaracağım bu projeyi 3-5 yılda yada daha kısa zamanda başarabilecek dahiler çıkarsa onlara Ececikle ilgili elimdeki dosyayı verebilirim. Dosyasından bazı bilgileri sizlerle paylaşayım: Ececik bir sürü büyük insan tanırmış gibi yapan ama tanıdım dediği insanların hiçbirini tanımayan birisidir. Bir sürü kitap okumuş gibi bir hava yaratan ama hiçbir kitabın kapağını açmamış biridir. Ececiği ağzından çıkan ezberlediği laflara göre tanımaya çalışırsanız yanılırsınız bu lafların anlamını bilip bilmediğini test ederek ancak onu tanırsınız. Unutmayın; Ezberlemek öğrenmek değildir. Ececik gibi Düşünce sistemi henüz kurulmamış insanlarda nesir ya ağır ilerler yada hiç ilerlemez bu tipler şiirlerle teslim alınır. Şiirden nesre geçmedikçe de düşünce gelişemez. Ececik hala şiir çağındadır ve kulağına üflenen şiirler susmadıkça hakikatin haşin sesi ile şüphenin ve aklın çığlığını duyamaz. Ececiğin şiiri yazılmamış diye ben yazmıştım ama bu şark kurnazları bana şiirim üç dilde birkaç kez yazıldı şeklinde cevap verdiler ve benim şiiri çöp tenekesine attılar. Ben şiiri evet demek yada dedirtmek için değil ececiği şiirden nesre geçirmek için yazmıştım; anlayamadılar. Üç dilde yazıldı diye fiyaka yaptıkları şiirde ise ne ölçü var ne anlam var sadece kafiye uyumu vardır. Ececik kafiyeli olduktan sonra osuruk sesine bile sanatsal anlamlar yüklüyor. Rizeli olayı çözmüş anlamına filan bakmadan sürekli şiir yazıyor onun için kızın nesre geçmesi mümkün görünmüyor. İspat mı? Hemen denizden bir inci sunayım: Ben Eceye defalarca söyledim Dinç Beyi senden önce tanıdım onun yeri bende çok ayrıdır. Dinçe yazılan bu kafiyeli şiir karşısında babasına düşkün olan kız iptal oluyor yani düşünme aşamasına geçemiyor. Düşünme aşamasına geçebilse bu şiire şöyle cevap verirdi diye düşünüyorum: ‘’Babamı benden önce tanıman normal ama babamın sende özel bir yer oluşturması anormal babamla bu kadar samimi olmaya yaşında içtimai mevkiinde pek uygun değil onun için geç bu ağızları komik olma lütfen’’ filan derdi. Allah için Rizeli olayı çözmüş güzel şiirde yazıyor ama Dinçi pek etkileyemiyor gibi düşünüyorum. Bizim Tarzanın damadı Rizeli kadarda şiir yazamıyor hatta şiiri bırakın not pusulası yazamıyor ama Tarzan damadının yanında bir şişiniyor inanın iki Tarzan oluyor. Tarzan cengoda, Tarzan Diçte hemen hemen aynı tezgahlarda işlenmişler biri şişiniyor biri somurtuyor inanın bu farklı fotoğraflara bile kafa yordum. Cevabı daha iyi tanıdğımTarzan Cengo üzerinden verdim. Tarzanların garip bir huyu var kandırmayı seviyorlar ama kandırılmayı sevmiyorlar. Kandırılmadığına inanan iç huzuruyla şişiniyor, kandırıldığı şüphesini taşıyanlar somurtuyor. Kısacası ececik düşüncenin şiir aşamasından nesre geçemezken Ayşecikte düşüncenin not pusulası aşamasından ötesine geçemiyor. Düşüncenin not pusulası aşamasını geçemeyenler medyayı yönlendirirken, düşüncenin şiir aşamasını geçemeyenlerden medya oluşuyor ve onlarda ülkeyi yönlendiriyor. Osmanlının kılıçla Kuran arasına sıkıştırdığı düşünce bile bir vaha oluşturmuştu ve o vaha insanlara fazlasıyla yettiğinden insanlar düşünmeye ihtiyaç duymamıştı. Osmanlıda Düşünce kımıldamıyordu. Düşünce yoktu ama insanların saygı duyduğu düşünülmüş vardı ve düşünülmüşler insanlara fazlasıyla yetiyordu. Şimdi ise Tarzanca eğitimden geçmiş Ayşe’nin tuhaf not pusulasıyla Ecenin tuhaf şiiri arasında kımıldayan düşünce var ama bu düşünce, vahayı lağım yapmış insanlara lağım suyu içirip serap sunuyor. Ececiğin bu akşamki enine boyuna programında düşünce diye yine lağım suyu ikram edildi. Emperyalizmin tezgahında hazırlanıp Tesev tarafından ambalajlanan ihanet biz izleyicilere barış diye çözüm diye pazarlandı. Adamlar açık seçik bağımsız Kürdistan diyorlar ve bunun için toplantılar yapıyorlar ama CİNERCİ YAPTIĞI programlarla bunu gizliyor. Selahattin daha dün Yunanistan Bulgaristan komşunuzsa Kürdistan’da komşunuzdur dedi ama ececik ve konukları sanki bu denilmemiş gibi bir satış yaptılar. Bu ihanet yayını esnasında ececik benim uyarı mailimi almış olacak ki program boyunca yakaladığı boşluklarda sürekli twittir sayfasından kiralık hayranları üzerinden bana çaktı. Bu uzun çalışmayı da zaten canımı yakan o çakışlar yaptırdı. İzleyici temsilcimin olduğunu hatırlamam ve izleyici temsilcimden medet ummam canımın çok yanmasından ve çaresizliğimden kaynaklanmaktadır. Zayıf kişilikli insanlar kesinlikle güçlendirilmemelidir onlara yapılacak en büyük iyilik onlara sürekli ümit vermektir. Zayıf kişilikli insanı güçlendirirsen o güç, hem kendi başını hem de başkasının başını belaya sokar. Güçlü kişilikli insanı da ümitle yemleyerek yani beklenti yaratarak yaşatmaya çalışmak onu aşağılayıp iğdiş etmektir. Ciğeri beş para etmeyen bir puşt tarafından bu aşağılanmaya muhatap olduğum için beklentiler yaratıp bu beklentilerin peşinden koşmanın ne iğrenç bir duygu olduğunu bilirim. İnsanlığın bu tunç yasasını hatırlatmamın sebebi şudur; Ececik eksik yanlış bilgisine ve yanlış terbiye edilmiş olmasına rağmen bir kadına göre acılara dayanıklı güçlü disiplinli kişiliğe sahiptir. Böyle birinin ucuz iltifatlarla mesajlar vermeye çalışıp teselli olması çaresizlikten kendi kendini aşağılayıp iğdiş etmesi demektir. Bu anlamda sıkı bir izleyiciniz olarak Ececiğin güçlü disiplinli kişiliğine hürmeten haftada bir gün Enine Boyuna programını sunmasını kanal yönetimine arz ediyorum.
Posted on: Tue, 30 Jul 2013 06:21:35 +0000

Trending Topics



0px;">
I Am Still So Very Puzzled Once A Month When The Topic of Deep
Nestao Bog na šest dana i anđeli krenu u potragu. Sedmi dan
Hi everyone. I want to announce my 3rd annual trumpet workshop,
، ﺁﺭﯾﺎﻧﺎ ﺳﻌﯿﺪ ﺁﻭﺍﺯﺧﻮﺍﻥ

Recently Viewed Topics




© 2015