30- Bilim kesin biçimde düşünme, mantık yürütme, karakter - TopicsExpress



          

30- Bilim kesin biçimde düşünme, mantık yürütme, karakter özellikleri, görme, algılama v.b.’nin maddesel bir organ olan beynin gereği olduğunu kanıtlamıştır. O halde ruha ne kalıyor? Beynin bir yerine dokunuyorsun adamın aklı gidiyor! Beynin bir yerine dokunuyorsun karakteri değişiyor. Çocuk küçükken beyninde bir rahatsızlık geçiriyor, akli dengesi bozuluyor. Allah da ruhtur diyorsunuz, onun da beyni ve omurilik sistemi mi var? Değilse nasıl düşünüyor? Allah konuşuyor diyorsunuz, ses telleri mi var? Yoksa nasıl konuşabilir? Dinin akla ve bilime uygun olduğunu söyleyip de beri yandan bu iddialarda bulunmak tutarsızlık değil midir? Bilim ise açık biçimde beyin olmadan düşünülemeyeceğini ve ses telleri olmadan konuşulamayacağını söylüyor. Beyin ölümü gerçekleşmiş bir insanın kalbi atıyor, hala canlı, peki ya ruhu? Ruh gitmiş midir orada mıdır? Eğer gitmişse, canlılık için ruh gerekmiyor demektir, insanın ruhu olduğunun kanıtı nedir? Yok eğer ruh da hala bedende ise karanlıklara gömülmüş bir ruhun kendine ne hayrı vardır? İçki içiyoruz, aklımız gidiyor. Maddesel bir sıvı, maddeden bağımsız olduğu ve madde beden ölünce de yaşadığı söylenen aklı nasıl olur da etkiler? Yok eğer ruh aklı içermiyorsa ruh nedir, boşluk mu? Hafıza kaybını nasıl açıklıyorsunuz peki? Allah ruha bilgisayar gibi bir süre için reset mi atıyor? Tüm bunlar bedenden ayrı bir ruhun var olmadığını açık biçimde kanıtlıyor. Tabi aklını işletenlere! 31- Allah’ın kainata aşkın olduğunu söylüyorsunuz. Kainata aşkın olmak ne demektir? Kainatın dışı veya üzeri mi var sizce? Yok eğer Tanrı her yerde ise tuvalette veya benim kalın bağırsağımın içinde de mi var? Her yerde ise ben de Allah olmuyor muyum? Kainattan evvelki ‘boşlukta’ Allah vardı diyorsunuz. Her yeri dolduran kainatla birlikte Allah nereye gitti? Yok eğer Allah kainata dönüştü ise o halde yaratım ve yaratıcıdan değil dönüşüm veya südurdan bahsetmeniz gerekmez miydi? 32- Diyelim ki kainatı yaratan bir tasarımcı var. Bu tasarımcıyı neye dayanarak kişileştiriyorsunuz? Yani bu varlık bambaşka bir formda olmalı, insan gibi düşünemeyiz, sonsuz bir varlık diyorsunuz çünkü. Bu varlığa bizim gibi düşünceler, duygular atfetmek, bizim gibi öfkelendiği, kızdığı, bağışladığı v.b. iddiasında bulunmak, sürekli bizi gözetleyip bize bir şeyler vaat ettiğini söylemek sizce mantıklı mı? Bunların dayanağı veya kanıtı nedir? Başka türlü sorayım: Hadi Tanrıya bir kişilik atfettiniz, insana benzettiğiniz; peki bu Tanrının nasıl bir kişiliği var? Bir Tanrı kendi adına savaşmamızı veya hayvan kurban etmemizi ister mi? Bir Tanrı hiç kendi yarattığını sonsuz bir kinle işkence ederek diri diri yakar mı? Bir Tanrı kendisine boyun eğdirmek için huri vaat eder, kitabında bu hurilerin memelerinden, gözlerinin güzelliğinden, bakire olmalarından v.b. ballandıra ballandıra bahseder mi? Neden bu Tanrının ödülü de cezası da emri de yasağı da hep bedene ve nefse dair? Neden kendisi de nefsani, benlik sahibi bir varlık? Neden benliği aşıp ruhu keşfetme yoluna falan gitmiyoruz da nefsani bir Tanrının nefsani ödülleri için çabalıyoruz? Acaba Tanrı sanarak bir tür şeytani varlığa yönelmiş olma ihtimaliniz var mı? 33- Tanrı neden Havva’yı Adem’den çıkarmıştır da onu da topraktan yapmamıştır? Neden ilk insan Adem’dir? Tek başına yaratıldıysa neden testisleri var? Neden ilk olarak kadını yaratıp erkeği ondan normal biçimde doğurtmadı? Adem’i çıkaran toprak da bir tür rahim olup anne mi sayılacak? İlk olanın erkek olup kadının ondan çıkması, yani kadının erkeğin parçası sayılması hayata erkeğin gözünden bakmayı gerektirmez mi (nitekim yaşanan bu oldu)? Havva Adem’den çıktıysa Adem Havva’nın babası olmuyor mu? Baba kız mı ilişkiye girmişler? Adem ve Havva’nın çocukları neden enseste zorlanmış? Neden başka insan çiftleri yaratmamış Tanrı? Tanrı neden kadını erkekten fiziken daha güçsüz yarattı? Erkek rahatça dövebilsin diye mi? Neden ‘kızlık zarı’ koydu? Erkek rahatça baskı kurabilsin diye mi? Neden acı çekerek doğurtuyor? Kadına eziyet olsun diye mi? Neden gebeliği ve emzirmeyi sadece kadın yapacak şekilde tasarlamış? Kadın eve kapansın ve erkeğe bağımlı olsun diye mi? Bunlar hep kadın için dezavantaj olmuş tarihte, Tanrı hakikaten de kadını erkek için mi yarattı? Bu fikri kadınlar nasıl kabul edebiliyor? Tasarımlandığımız iddia edilirse bizdeki her şeyin bir anlamı var demektir ve kadınları erkeklerden farklı ve dezavantajlı yaratan bir tasarımcının kadınları pek de sevdiği söylenemez. 34- Sadece siyah derililerin örtünmesine dönük bir emir olsa bu ırkçılık olurdu. Sadece bir cinsin örtünmesine dönük emir de cinsiyetçilik değil midir? Erkeğin fikrine ve zikrine hakim olması gerekirken neden kadına yüklenilmiş? Üstelik kadının böyle bir fıtratı yok. Aksine hür bırakıldığında dekolte ve kısa giyinenler erkekler değil kadınlar. Tanrı erkeğin fıtratını (yani varsayılan ve kabul edilen azgınlığını) göz önünde bulundurup kadınları tanınmayacak raddeye dek örtüyor da (yani kadını hayattan silip atmaktan çekinmiyor da) kadının kendi fıtratına ters şeyleri yapmasını neden istiyor? Tanrı neden kadınları bir tür mazoşist olmak zorunda bırakıyor? Neden erkeklere kadın gözüyle bakılıp emirler verilmiyor? Kadının arzuları yok mu, neden erkeğe diz ile göbek arasını kapamak kafi? Kuran’da Tanrı neden erkeğin kadından üstün olduğunu söylüyor? Neden kadının gerekirse dövülebileceğini ve ‘saliha kadınların’ kocalarına itaat etmesi gerektiğini söylüyor? Kadın (Nisa) suresinde bile Tanrı neden kadınları muhatap almıyor da erkeklere sesleniyor? Neden sadece erkekler imamlık ve elçilik yapabiliyor? Onurlu bir kadın bunca haksızlığı kabul edebilir mi? Birkaç örnek verelim; ”Allah’ın insanlardan bir kısmını diğerlerine üstün kılması sebebiyle ve mallarından harcama yaptıklarıiçin erkekler kadınların yöneticisi ve koruyucusudur. Onun için sâliha kadınlar itaatkârdır. Allah’ın kendilerini korumasına karşılık gizliyi (kimse görmese de namuslarını) koruyucudurlar. Başkaldırmasından endişe ettiğiniz kadınlara öğüt verin, onları yataklarda yalnız bırakın ve (bunlarla yola gelmezlerse) dövün. Eğer size (erkeklere) itaat ederlerse artık onların aleyhine başka bir yol aramayın; çünkü Allah yücedir, büyüktür.” (Nisa:34) ”Erkeklerin kadınlar üzerindeki hakları gibi, kadınların da erkekler üzerinde belli hakları vardır. Ancak erkekler, kadınlara göre bir derece üstünlüğe sahiptir.” (Bakara, 228) ”Allah size, çocuklarınız hakkında, erkeğe, kadının payının iki misli (miras vermenizi) emreder.” (Nisa, 11) ”Erkeklerinizden iki de şahit bulundurun. Eğer iki erkek bulunamazsa rıza göstereceğiniz şahitlerden bir erkek ile -biri yanılırsa diğerinin ona hatırlatması için- iki kadın (olsun).” (Bakara, 282) 35- İncilin tahrif edildiği hangi ayette yazıyor? Tahrif edilmiş olsa bile; a) Eldeki İnciller İsa’nın yazdığı değil havarilerin yazdığı inciller zaten, tahrif edilse ne olacak ki? Gene ‘durum’ senin dininin dediği gibi değil! b) Tahrif edilmemiş halini gösteremeden bu iddiayı yapmak mantıklı mı? Yani tahrif oldu diyorsan, buna kanıt olarak tahrif olmamış orijinalini de çıkarıp göstermen gerekir; aksi halde desteksiz sallamış olmaz mısın? c) Madem tahrif edildi Muhammed neden İsa’dan hemen sonra değil de 500 sene sonra geldi? d) Elde çok eski inciller var ve bugünkülerle aynı, bunu nasıl açıklıyorsunuz? Muhammed acaba İncili hiç okudu mu? Kuran İsa’nın annesi Meryem ile Musa’nın zamanındaki İmran kızı Meryem’i bile birbirine karıştırıyor, buna ne buyrulur? 36- Kitaplar değişse de halklar Tanrının adını bilir ve unutmaz. Tek tek insanların aklından her gün tekrarladıkları Tanrının adını silmek olanaksızdır. Tahrifat varsa bile bu Tanrının adı durur, onun ismi altında tahrifat yapılır. Musevilik ve Hıristiyanlıkta Tanrının adı Yahova’dır, Allah sözcüğü hiçbir yerde geçmez. İslam ise bu iki dinin devamı olduğunu söylüyor ama Yahova adı hiçbir yerde geçmiyor, Tanrının adı için Allah diyor. Biri de çıkıp Zeus diyebilir mi? Tanrının adı önemli değil mi? Hangi Tanrıya tapındığını onun adı belirlemez mi? Ya ibadetlere ne demeli? Namaz, hac v.b. putperestlerde de yok muydu? Allah adı putperestlerin ay tanrısının adı değil miydi? Örneğin Muhammed’in putperest babasının adı Abdullah (Allah’ın Kulu). Muhammed, Arapların en büyük putu Allah’ı tutup diğer putları atmış ve eski pagan dinini revize etmiştir, bunun Musevilik ve Hıristiyanlıkla ilgisi ne? Namaz veya hac ibadetleri Musevilik ve Hıristiyanlıkta yoktur. O halde bu ibadetler şart değildir sonucu mu çıkıyor? 37- İsa’nın gelince kendisinin mesajının yanlış anlaşılacağını daha baştan söylediğini ve yerine Ahmed adında yeni bir elçinin geleceğini belirttiğini iddia ediyorsunuz. Başarısız olacağını baştan söylediğine göre İsa sırasını savmaya mı gelmiştir? Seçtiği 12 havarinin de onu yanlış anlaması sizce mümkün mü? İsa çok mu beceriksizdi? Eğer günahsız bir Tanrı Oğlu doğurmuyorsa o halde Meryem neden babasız doğum yapmıştır? İnsanların 9 ay önceye gidip bakma şansları mı vardı, Allah kime neyi kanıtlamak için hangi mantıkla böyle bir şey yaptı? 38- İnsan evvela cennetteydi ama günah işleyince dünyaya kovuldu diye inanıyorsunuz. Yani dünya bir ceza mekanıdır, kovulan yerdir. Eğer anne ve babamızın günahını paylaşarak günahlı doğmuyorsak neden cennette değil de onların günah işleyip sürüldüğü bu dünyada doğuyoruz? 39- İslam’ın kitap ehli dediği dinleri diğer dinlerden ayrıcalıklı tutmasının mantığı nedir? Yani puta tapmayı, İsa’nın Allah’ın Oğlu olduğunu söylemekten daha zararlı veya inanç olarak kötü yapan nedir? Benim gördüğüm, kitaplı dinleri yönetmek kolaydır. Kitapsız kitleleri ise yönetmekte zorlanırsın. İslam da esas olarak siyasal bir hareket olarak doğduğu için yönetebilmeyi gözetmiştir. Yoksa inanç bakımından birini diğerinden daha fena yapan bir durum mantıken yoktur. İslam’ı kabul etmedikten sonra Allah’ın yerine ha onu koymuşsun ha diğerini ne fark edecek? 40- Dinde sevginin yeri var mı? Örneğin ben Tanrının karakter yapısını doğru bulmuyorum ve onu sevmiyorum. Eğer ona inanırsam da onu sevmemeye devam edeceğim. Kendisini sevmezken benden ibadet etmemi v.b. bekleyebilir mi? Beklerse bu durum, beni ikiyüzlülüğe, yani ahlaksızca davranmaya itmek olmaz mı? Sevmediğim birine nasıl tapabilirim? Öte yandan, ben ne yaşarken ne de ölüm sonrası için Tanrıdan hiçbir şey beklemiyorum (sevdiklerimin iyiliğini ise herkesten dilemeye hazırım, o ayrı!). Bana ondan gelecek hayır bile gelmese daha iyidir. Durumum buyken onun benden bir şeyler beklemeye hakkı var mıdır? Ben tanrısız yaşayıp ölünce sonsuza dek yok olmaya tamam diyorum. Ondan da bunu istesem, desem ki ”Seni sevmiyorum ve istemiyorum, senden gelecek iyiliği de istemiyorum, senin vereceğin sonsuz yaşamı da istemiyorum, senin cennetine girmektense hayvanlar gibi yok olur giderim daha iyi” desem bana ne derdi? (Çünkü inansaydım böyle diyecektim). Yani ben ondan vazgeçsem o da beni bırakabilir mi? İsteğimi yerine getirip yok olmama izin mi verirdi, yoksa kendisini reddeden sevgilisini alıkoyup eziyet eden ‘takıntılı aşıklar’ gibi bana kafayı takar ve beni cehenneme atıp eziyet mi ederdi? Peki, bana işkence ettiğinde onu sevmeye başlar mıydım sizce? Peki, öldükten sonra onsuz bir sonsuz yaşam neden vermiyor? Ya benimsin ya kara toprağın mantığı psikolojisi bozuk kişilerin mantığı değil midir? 41- Allah’ın güvenilir olduğundan nasıl emin olabiliriz? Aslında tek olmama veya çok güçlü olmama olasılığı yok mu? Veya bize vaat ettiklerinden cayma olasılığı yok mu? Ona nasıl güvenebiliriz? Eğer iki Tanrı olsa, biri caydığında diğerine güvenebilirdik veya biri için diğerinden bilgi alabilirdik. Ama tek Tanrı varsa kendi hakkında söylediklerine bile güvenemeyiz. ”Ben doğru sözlüyüm” dese örneğin, şahidi var mı? Yine kendinden başka şahidi olmayacak. Belki o bir tür cindi ve bizi yanıltmak için kendini Tanrı diye tanıttı, olamaz mı? Allah’ın tuzak kurabildiğini de biliyoruz üstelik. Bakınız: ”Allah tuzak kuranların en iyisidir.” (Enfal/30) Acaba bize de kurmuş olabilir mi, nasıl güveneceğiz? Baş meleği isyan edip şeytan olmuş, ilk yarattığı insanlar onu bırakıp şeytana uymuş. En yakınındakileri bile ikna edememiş. Nasıl güveneceğim ben bu varlığa? Hele ki ilk insanın ve baş meleğinin onu gördükleri, onun gücünü v.b. bildikleri halde isyan etmeleri nasıl olabilir? Acaba şeytan onun pek de güçlü olmadığını mı düşünüyordu? Çünkü şeytanın çok kurnaz ve bencil bir varlık olduğu söyleniyor. Şeytan Allah’ı biliyor. Aynı zamanda, Allah’ın müthiş güçlü olduğu ve şeytanın kazanma şansı olmadığı da söyleniyor. Bu bilgiler ışığında düşünürsek bir sorun var! Kendini bu kadar düşünen bencil bir varlığın, kendi çıkarı için yalakalık yapmak ve durumu idare etmek varken sonunun kesin bir yenilgi ve cehennem olduğunu bile bile isyan etmesi tutarsızdır. Ya şeytan Allah’ın söylediği kadar güçlü olmadığını biliyor ve onu yenme şansı olduğunu düşünüyordu ya da sonunun kesin yenilgi olduğunu bildiği halde isyan edecek denli kendi doğrusuna sahip çıkan, düşüncesi için kendini feda etmekten çekinmeyen, onurlu ve yüce bir varlıktı. Bu hikayeden ancak bu iki ihtimal çıkabilir; dinin söylediği ise mantıksız görünüyor. 43- Ben sadece sevgiyle yaşayan, iyi işler yapan, vicdanlı (ve inançsız) bir insan olmaya devam etsem sonum dininize göre ne olur? Şimdi desem ki, ‘Tanrının beni kazanması gerekiyor, benim onu değil. Zira böyle bir Tanrıya inansam ve hatta beni cennetine davet etse bile girmem. Tanrı böyle olduktan sonra şeytanla yoldaş olup yanarım, benim için onurdur!’ desem, ne cevap verirdiniz? Ama Tanrı’nın bende uyandırdığı duygu bu, ne yapayım? 44- Kadın mirastan erkeğin yarısı kadar pay alıyor ama zina ederse erkekle aynı cezayı alıyor. Ödülü yarı yarıya ama cezayı tam veren bir anlayış sizce adil midir?
Posted on: Tue, 29 Oct 2013 02:42:21 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015