BAZI PEYGAMBERLERIN FAZILETI HZ. İBRAHİM ALEYHİSSELÂM VE - TopicsExpress



          

BAZI PEYGAMBERLERIN FAZILETI HZ. İBRAHİM ALEYHİSSELÂM VE OĞLU 4305 - Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâma bir adam gelip: Ey Hayrul-Beriyye (yaratılmışların en hayırlısı) diye hitabetmişti. Aleyhissalatu vesselam hemen müdahale etti: Bu söylediğin İbrahim aleyhisselâm(ın vasfı)dır. Müslim, Fedail 150, (2369); Tirmizi, Tefsir, Lem Yekun suresi, (2349); Ebu Davud, Sünnet 14, (4672). 4306 - İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: Kerim İbnu Kerim İbni Kerim İbni Kerim: Yusuf İbnu Yakup İbni İshak İbni İbrahimdir. Buhari, Enbiya 19, Tefsir, Yusuf 1. HZ. MUSA ALEYHİSSELÂM 4307 - Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: Müslümanlardan biri ile yahudilerden biri aralarında münakaşa edip küfürleştiler. Müslüman öbürüne: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâmı alemler üzerine seçkin kılan Zât-ı Zülcelâle kasem olsun! diye yemin etti. Yahudi de: Musa aleyhisselamı alemler üzerine seçkin kılan Zât-ı Zülcelâle kasem olsun! diye yemin etti. Derken, o böyle der demez, müslüman elini kaldırıp yahudiye bir tokat vurdu. Yahudi de doğruca Aleyhissalatu vesselama gidip hadiseyi haber verdi. Aleyhissalatu vesselam: Beni Hz. Musaya üstün kılmayın! Çünkü insanlar hep bayılacaklar. İlk kalkan ben olacağım. Ben ayılınca Hz. Musayı Arşın bir ucundan tutmuş göreceğim. Bilemiyorum. O, bayıp hemen ayılanlardan mıdır, yoksa Allahın istisna ettiklerinden midir? buyurdu. Buhari, Husumat 1, Enbiya 34, 35, Rikak 43, Tevhid 31; Müslim, Fezail 160, (2373); Ebu Davud, sünnet 14, (4671); Tirmizi, Tefsir, Zümer, (3240). YUNUS ALEYHİSSELÂM 4308 - Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: Bir kulun: Benim, Yûnus İbnu Mettâdan hayırlı olduğumu söylemesi uygun olmaz. Onun nesebi de babasınadır. Buhari, Enbiya 35, Tefsir, Nisa 26, Tefsir, Enam 4, Tefsir, Saffat 1; Müslim, Fezail 166, (2376); Ebu Davud, Sünnet 14, (4669, 4670). Bazı alimler demiştir ki: Rivayette geçen Onun nesebi babasınadır cümlesi, Ebu Hüreyrenin kelamıdır, bir derctir. Zira bu hadisteki Yunus İbnu Mettâ babasına değil, annesine nisbettir. Biylece râvi Onun nesebi... sözüyle, Resûlullah aleyhissalâtu vesselâmın Hz. Yunusu annesine değil, babasına nisbet ettiğini beyan etmiştir. HZ. DAVUD ALEYHİSSELÂM 4309 - Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: Davud aleyhissalâma okumak (Kuran) kolaylaştırılmıştı. Böylece, hayvanının eğerlenmesini emreder, eğerlenmezden önce (baştan sona Kurân-ı) okurdu. O, kendi el emeğiyle kazandığından başka bir şey de yemezdi. Buhari, Enbiya 37; Büyü 15, Tefsir, Beni İsrail 5. HZ. SÜLEYMAN ALEYHİSSELÂM 4310 - Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: İki kadın vardı. Bunların beraberlerinde iki de çocukları vardı. Bir kurt gelerek bu çocuklardan birini kapıp kaçırdı. Kadın, arkadaşına: Kurt senin çocuğunu kaçırdı! dedi. Diğeri ise: Hayır, senin çocuğunu alıp gitti! dedi. Bunlar (ihtilafa düştüler) Hz. Davud aleyhisselama dava açtılar. Hz. Davud, büyük kadın lehine hükmetti. Küçük, hükme razı olmayınca, davayı Hz. Süleymana götürdüler. Hz. Süleyman aleyhisselam: Bir bıçak getirin, çocuğu ikiye böleyim, size birer parça vereyim! diye hükmetti. Küçük kadın: Böyle yapma! Allahın rahmetine mazhar ol! Çocuk onundur! dedi. Hz. Süleyman bu cevap üzerine çocuğun küçük kadına ait olduğuna hükmetti. Buhari, Feraiz 30, Enbiya 40 (muallak olarak): Müslim, Akdiye 20, (1720); Nesai, Kudat 14, (8, 235). Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: Hz. Süleyman Beytul-makdisi bina ettiği zaman, Allahtan kendisine üç imtiyaz vermesini istedi: - İlahi hükme müsadif olacak (uygun düşecek) hüküm (verme kapasitesi) taleb etti; bu ona verildi. - Kendisinden sonra kimseye verilmeyecek bir saltanat taleb etti; bu da ona verildi. - Mescidin inşaatını bitirdikten sonra, bu mescide sırf namaz kılmak için gelenlerin, oradan çıkarken, annelerinden doğdukları gündeki gibi bütün günahları affedilmiş olarak çıkmalarını yalvardı; bu duası da kabul edildi. Nesai, Mesacid 6, (2, 34); İbnu Mace, İkâmetus-Salat 196, (1408). EYYUB ALEYHİSSELÂM 4311 - Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: Eyyub aleyhisselam üryan (çıplak) vaziyette yıkanırken üzerine altından bir yığın çekirge düştü. Eyyub aleyhisselam hemen onu elbisesine avuç avuç koymaya başladı. Bunun üzerine Rabbi ona nida etti: Ey Eyyub, ben seni bu gördüğün (dünyalıktan) müstağni kılmadım mı? Eyüp aleyhisselam: Evet! Ey Rabbim! Velakin senin bereketine karşı istiğna yok! diye mukabele etti. Buhari, Gusl 20, Enbiya 20, Tevhid 35; Nesai, Gusl 7, (1, 200-201). HZ. İSA ALEYHİSSELÂM 4312 - Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: Ademoğlundan doğduğu vakit, şeytanın dürtüp de ağlatmadığı kimse yoktur. Bundan sadece Meryem oğlu İsa hariçtir. Buhari, Enbiya 44, Bedül-Halk 11, Tefsir, Al-i İmran 2; Müslim, Fezail 147, (2366). 4313 - Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: Ben, dünyada da ahirette de Meryemin oğluna insanların en yakınıyım. Benimle onun arasında başka bir peygamber yok. Peygamberler anneleri ayrı, babaları bir kardeştirler, dinleri de birdir. Buhari, Enbiya 44; Müslim, Fezail 145, (2365); Ebu Davud, Sünnet 14, (4675). HIZIR ALEYHİSSELÂM 4314 - Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: Hızırın Hızır diye isimlenmesi şuradan gelir. O, kupkuru beyazlamış ot destesinin üzerine oturmuştu. Deste, altında derhal yeşerdi. Buhari, Enbiya 27; Tirmizi, Tefsir, Kehf (3150). PEYGAMBERLER ARASINDA TAHYİR 4315 - Ebu Said radıyallahu anh anlatıyor: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular: Peygamberlerden birini diğerine üstün kılmayın. Ebu Davud, Sünnet 14, (4668). RESULULLAHIN FAZİLET VE MENKIBELERİ 4316 - Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: İnsanlar (Kıyamet günü) diriltilecekleri zaman yerden ilk çıkacak olan benim. Onlar (huzur-u ilahiye) geldiklerinde (onlar adına) hatipleri ben olacağım. (Allahın rahmetinden) ümidlerini kestiklerinde (rahmet ve mağfireti) onlara ben müjdeliyeceğim. O gün Livâul-hamd (şükür sancağı) benim elimde olacak. Ademoğlunun Allaha en kerim olanı da benim. Bunda fahr yok! Tirmizi, Menakıb 2, (3614). 4317 - Ubey İbnu Kab radıyallahu anh anlatıyor: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: Kıyamet günü geldi mi, ben peygamberlerin imamı, hatibi ve (onlar arasında) şefaat (etmeye yetki) sahibi olacağım. Bunda övünme yok. Tirmizi, Menakıb 3, (3617). 4318 - Hz. Cabir radıyallahu anh anlatıyor: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: Bana beş şey verilmiştir ki, bunlar benden önceki peygamberlerden hiçbirine verilmemiştir. - Her peygamber sadece kendi kavmine gönderilmiştir. Ben ise kırmızılara (Acemlere) ve siyahlara (Araplara) da gönderildim. - Bana ganimetler helal kılındı. Halbuki benden öncekilerden kimseye helal değildi. - Yer bana tahâr, pâk ve mescid kılındı. Her kim namaz vaktine girerse, nerede olursa olsun namazını kılar. - Ben, bir aylık mesafede olan duşmanımın içine düşen bir korku ile yardıma mazhar oldum. - Bana şefaat (etme yetkisi) verildi. Buhari, Teyemmüm 3, Salat 56, humus 8; Müslim, Mesacid 3, (521); Nesai, Gusl 26, (1, 210-211). Nesai bir rivayette şu ziyadeyi kaydetmiştir: Ben, cevâmiul-kelim (veciz sözlerle de gönderildim). 4319 - Hz. Huzeyfe radıyallahu anh anlatıyor: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: İnsanlara karşı üç şeyle faziletli (üstün) kılındık: - Saflarımız meleklerin safları düzeninde kılındı. - Arzın tamamı bize mescid kılındı. - Toprak bize, su bulamadığımız zaman, tahûr (temiz ve temizleyici) kılındı. Müslim, Mesâcid 4, (522). 4320 - Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: Her peygambere mutlaka insanların inanmakta olageldikleri şeyler cinsinden bir mucize verilmiştir. ama bana verilen (mucize) ise vahiydir ve bunu bana Allah vahyetmiştir. Bu sebeple Kıyamet günü, diğer peygamberlere nazaran etbâı en çok olan peygamberin ben olacağımı ümid ediyorum. Buhari, Fezâilul-Kurân 1, İtisam 1; Müslim, İman 239, (152). 4321 - Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: Ademoğlu nesillerinin en temizinden süzüle süzüle gelerek içinde bulunduğum nesilde ortaya çıktım. Buhari, Menakıb 23. 4322 - Yine Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: Benimle benden önceki diğer peygamberlerin misali, şu adamın misali gibidir: Adam mükemmel ve güzel bir ev yapmıştır, sadece köşelerinin birinde bir kerpiç yeri boş kalmıştır. Halk evi hayran hayran dolaşmaya başlar ve (o eksikliği görüp): Bu eksik kerpiç konulmayacak mı? der. İşte ben bu kerpiçim, ben peygamberlerin sonuncusuyum. Buhari, Menakıb 18; Müslim, Fedail 21, (2286). 4323 - Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: Ben kıyamet günü cennetin kapısına gelip açılmasını isterim. Hâzin (kapıcı melek): Sen kimsin? diye seslenir. Ben: Muhammedim! derim. Bunun üzerine: Sana açıyorum. Senden önce kimseye açmamakla emrolundum! diyecek! Müslim, İman 333, (197). 4324 - İbnu Mesud radıyallahu anh anlatıyor: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm (bir gün) yatsı namazını kıldı. Sonra namazdan çıkınca elimden tuttu. Bathâ-i Mekkeye kadar gidip orada beni oturttu. (Yere dairevi) bir hat çizip: Hattından dışarı çıkma! Sana bazı kimseler gelecek, sakın onlara bir şey söyleme. Zira onlar seninle konuşacak değiller! buyurdu. Sonra dilediği yere çekip gitti. Ben çizgimin içinde otururken bana bir grup insan geldi. Esmer rankleriyle sanki Hindûlara benziyorlardı. (Pek uzun olan) saçları, vücutlarını öylesine örtmüştü ki, ne bir avret yerlerini ne de bir elbiselerini görüyordum. Bana kadar geldiler, ancak çizgiyi geçmediler. Sonra Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm(ın gittiği yere) yürüdüler. Gecenin sonuna doğru Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm, ben otururken yanıma geldi ve çizgiden içeri girdi. Dizime dayanıp yattı. Yatınca (ağzından) soludu. Ben oturuyordum. O da dizime dayanmış vaziyette böyle duruyorduk. Derken, üzerinde beyaz elbiseler olan bir grup adam geldi. Güzelliklerinin derecesini Allah bilebilir. Bana kadar yaklaştılar. Bir kısmı Aleyhissalatu vesselamın baş tarafına, bir kısmı da ayakları tarafına oturdular. Sonra aralarında konuşarak: Biz şimdiye kadar bu peygambere verilen gibisinin, bir başkasına verildiğini hiç görmedik. Bunun gözleri kapalı, kalbi uyanık. Ona bir misal verin! (dediler ve şu temsili anlattılar): Bir efendi köşk yaptırmış, sonra bir ziyafet verip sofra kurmuş, insanları yiyip içmeye çağırmıştır. İcabet edenler gelip yemeğinden yiyip, suyundan içmiştir. İcabet etmeyenleri de cezalandırmıştır dediler ve kalktılar. Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm da kendine geldi ve: Şunların ne dediklerini işittim. Onların kim olduklarını biliyor musun? dedi. ben: Allah ve Resûlü bilir! dedim. Onlar meleklerdi! buyurdu ve ilave etti: Onların getirdikleri temsilin manasını anladın mı? Allah ve Resûlü bilir! dedim. Aleyhissalatu vesselam açıkladı: Rahmen (olan Rabbimiz) cenneti kurdu. Kullarını ona davet etti. Kim davete icabet ederse cennete girer, kim de icabet etmezse onu cezalandırır. Tirmizi, Emsal 1, (2865). 4325 - Abdullah İbnu Hişam radıyallahu anh anlatıyor: Biz Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm ile beraberdik. O sırada, Aleyhissalatu vesselam, Ömer radıyallahu anhın elinden tutmuştu. Hz. Ömer: Ey Allahın Resûlü! Sen bana, nefsim hariç herşeyden daha sevgilisin! dedi. Resûlullah hemen şu cevabı verdi: Hayır! Nefsimi elinde tutan Zât-ı Zülcelâle yemin ederim, ben sana nefsinden de sevgili olmadıkça (imanın eksiktir)! Hz. Ömer radıyallahu anh: Şimdi, sen bana nefsimden de sevgilisin! dedi. Bunun üzerine Aleyhissalatu vesselam: İşte şimdi (kâmil imâna erdin) ey Ömer! buyurdular. Buhari, Fedailul-Ashab 6, İstizân 27, Eyman 3. 4326 - Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: Muhammedin nefsi yed-i kudretinde bulunan Zât-ı Zülcelâle yemin olsun ki, sizden birine, beni görmeyeceği bir gün gelecek ki, o gün beni beraberlerinde görmek, ona ehlinden ve malından daha makbul olacak. Resûlullahın bu sözünü, Ashab, kendilerine ölümünü haber veriyor diye yorumladılar. Bunun üzerine, ölümüyle kendisini kaybedince getirmiş olduğu bereketleri müşahede ettikleri müddetçe duyacakları, Aleyhissalatu vesselama kavuşma temennisini kasdettiğini bildirdi. Müslim, Fezail 142, (2364). 4327 - Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh hazretleri anlatıyor: Ey Allahın Resûlü! dendi. Sana peygamberlik ne zaman vacib oldu? Şöyle cevap verdi: Hz. Adem ruhla cesed arasında iken! Tirmizi, Menakıb 1, (3613). 4328 - İbnu Mesud radıyallahu anh anlatıyor: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: Sizden hiç kimse yoktur ki ona, biri şeytandan diğeri melekten olmak üzere yanından ayrılmayan karîn tevkil edilmemiş olsun! Size de mi ey Allahın Resûlü! denildi. Bana da! buyurdular. Ancak, Allah ona karşı bana yardım etti de o müslüman oldu. Artık o bana hayırdan başka bir şey emretmiyor! Müslim, Münafıkûn 69, (2814). 4329 - Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: Bana bir mümin selam verdi mi, kendisine mukabele etmem için Allah ruhumu bedenime iade eder. Ben de mutlaka selama mukabele ederim. Ebu Davud, Menasik 100, (2041). 4330 - yine Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâmın Medineye girdiği gün, şehirdeki her şeyi aydınlık bürüdü, vefat ettiği günde ise her şey karardı. Defin işinden çıktığımız zaman hepimiz kalplerimizi (vahyin inkıtâı sebebiyle) üzüntülü bulduk. Tirmizi, Menakıb 3, (3622). 4331 - İbnu Amr İbnil-As radıyallahu anhüma anlatıyor: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm (Hz. İbrahimin duası olan): Ey Rabbim şüphesiz ki o putlar insanlardan pek çoğunu saptırmıştır. Kim bana uyarsa muhakkak ki o bendendir. Kim de emirlerime karşı gelirse, şüphesiz ki sen çok bağışlayıcı, çok merhamet edicisin (İbrahim 36) mealindeki ayeti ile, Hz. İsanın duası olan: Eğer onlara azab edersen onlar senin kullarındır. Eğer onları bağışlarsan, elbette sen dilediğini yapmaya kadirsin ve sen herşeyi hikmetle yaparsın (Maide 113) mealindeki ayeti tilavet buyurdu ve ellerini kaldırdı, şöyle yalvardı: Allahım! Ümmetimi (mağfiret et), ümmetimi (mağfiret et!) ve ağladı. Allah Teâla Hazretleri: Ey Cibril, Muhammede git! dedi. -Rabbin bildiği halde- niye ağladığını sor! diye emretti. Cebrail aleyhisselam, Ona gelip niye ağladığını sordu. (Rabb Teâlaya dönüp Muhammedin) ne söylediğini -O çok iyi bildiği halde- haber verdi. Bunun üzerine Allah Teâla Hazretleri: Ey Cebrail! Muhammede git ve ona söyle ki: Biz seni ümmetin hususunda razı edeceğiz, asla kederlendirmeyeceğiz. Müslim, İman . peygamber-y
Posted on: Tue, 19 Nov 2013 21:03:59 +0000

Trending Topics



lps us
MIT System Puts Citywide Traffic Light b4in.org/q5eJ Traffic
Hence history broods in Berlin. Its legends, both real and
Gold Fleur De Lis Tennis Golf Black Sun Visor Hat Looking for

Recently Viewed Topics




© 2015