KEPİRTEPENİN YETMİŞ YILI (14 Ekim 1938-13 Ekim 2008) - TopicsExpress



          

KEPİRTEPENİN YETMİŞ YILI (14 Ekim 1938-13 Ekim 2008) 14 Ekim 2008 Bundan tam yetmiş yıl önce Edirne-Karaağaçta eski zabit mektebinde büyük bir heyecan yaşanıyor; 1937 yılında İzmir- Kızılçullu ve Eskişehir Çifteler’de açılan “Köy Öğretmen Okullarının üçüncüsü burada açılıyordu. 1930’lu yıllara gelindiğinde, 35 000 köyümüze henüz okul ve öğretmen götürülememiş, köylerimiz devrimlerimizin ışığı ile aydınlatılamamıştı. 1927-1928 yıllarında köye öğretmen yetiştirmek için açılan iki okuldan da beklenen sonuç alınamamıştı. Köyler için, köyden gelecek. Köy şartlarında yetiştirilecek. Köylünün tüm gereksinmelerine cevap verebilecek, kaderini köylü ile bütünleştirerek ve paylaşacak köyde yaşayacak bir öğretmen tipine gereksinim vardı.Bunun için önce geçici bir uygulama olarak eğitmen yetiştirilmesi ile işe başlandı. 1936 yılında Askerliğini çavuş olarak yapmış yetenekli köy gençlerinden ufak bir grup alınarak deneme uygulaması yapıldı. Başarılı olduğu görülünce 1937 yılında yasa ile Eğitmen kursları açılmaya başlandı. Eğitmenler yalnız eğitim alanında değil, tarım alanında da öncü olacak şekilde altı aylık kurslara alınarak köylere gönderildi. Bu yeterli değildi, çünkü eğitmenler ilkokulun ilk üç sınıfı okutabiliyor ve öğrencilere üç yıllık eğitmenli okul diploması veriliyordu Saffet Arıkan’ın Milli Eğitim Bakanlığı sırasında, İlköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç’un önderliğinde yeni bir anlayışla başlayan ve Hasan Ali Yücel’in Milli Eğitim Bakanlığı sırasında hız kazanan süreçte; yeniden ve yeni bir anlayışla “Köy Öğretmen Okulları” açılmasına karar verildi. Bu okullara yalnız üç sınıflı Eğitmenli Okullar ve beş sınıflı köy okullarını bitiren köy çocukları alınacaktı. 1937 yılında İzmir Kızılçullu ve Eskişehir Çiftelerde eğitmen kurslarının yanında birer Köy Öğretmen Okulu açıldı. Köy öğretmen okullarının üçüncüsü “Trakya Köy Öğretmen Okulu” adı ile bundan tam yetmiş yıl önce Edirne Karaağaçta eski zabit (subay) okulunda 14 Ekim 1938 tarihinde açıldı. Bu gün pek çok kimse anımsamaz ama Kepirtepe’de “Anadolu Öğretmen Lisesi” adı ile eğitime devam eden, binlerce gencimizin eğitim gördüğü kurumun başlangıcı yetmiş yıl önceki bu tarihe dayanır. Bu öğretmen okullarının var olan öğretmen okullarından büyük farkları vardı. Köye gidecek öğretmen, okulda öğrencileri yetiştirmenin dışında köy halkının yetiştirilmesi, canlandırılması geliştirilmesi ile görevleri de üstlenecekti. Bunun için de; öğretmenliğin yanında iyi bir tarımcı, iyi bir marangoz, dülger veya demirci olarak yetişecek. Köylerin bu konudaki noksanlığını tamamlayacaktı. Eğitim, yaparak, yaşayarak, üreterek gerçekleştirilecekti. Bütün bunlar ilerde yapılacak daha geniş kapsamlı bir uygulamanın, KÖY ENSTİTÜLERİNİN bir denemesiydi ,isimleri öğretmen okulu, uygulamaları Köy Enstitüsüydü. Köy Öğretmen Okullarının ilk yıllar öğrencileri, ilerde Köy Enstitüsüne dönüşecek okullarının binalarını eğitmenlerle birlikte temelinden çatısına el emeği ve alın teri ile yaptılar. İki yıllık Köy Öğretmen Okulu Uygulamasının başarılı olması üzerine 17 Nisan 1940 da isimleri Köy Enstitüsüne dönüştürüldü ve ülkenin on yerine daha Köy Enstitüsü açıldı Köy Enstitüleri ilk mezunlarını 1942 yılında, Kızılçullu (25) ve Çiftelerde (33) Köy Öğretmen Okulu adıyla açılan iki Köy Enstitüsünden verdi. Bunu 1938 de Edirne Karağaç’ta açılan Trakya Köy Öğretmen Okulundan gelen 1943 mezunları (29) izledi 1938 de Çifteler (58), Kızılçullu (86) mezun verdi. (Kızılçullu mezunlarının sayıları kesin değildir). Bu mezunların büyük bölümü Hasanoğlan’da Köy Enstitülerine öğretmen yetiştirmek için açılan ve üniversite düzeyinde eğitim veren Yüksek Köy Enstitüsüne gitti, Asıl büyük gruplar 1945 yılı mezunları ile başladı ve dalgalar halinde devam etti Köy Enstitüleri on yedi binin üzerinde öğretmen, yedi binin üzerinde eğitmen ve üç bine yaklaşık sağlık memuru yetiştirdi. Kimse açılış (1940), kapanış (1954) tarihlerine bakıp Köy Enstitülerine 14 yıl ömür biçmesin. Gerçekte Köy Enstitüsü mezunlarının özellikle köylüleri yetiştirmekle ilgi yasaların verdiği görevleri, 1942-1946 yılları arasında sadece dört veya beş yıl yapabilmişlerdir. Köy Enstitülerinde 1945 yılında yıkım dönemi başladığında köylerde, sadece 2500 civarında Köy Enstitüsü mezunu vardı Yani kıyamet 17 000 Köy Enstitüsü mezununun çalışmalarının sonucunda değil, sadece 2500 civarında Köy Enstitüsü mezununun köylerde aydınlanma ateşinin yakması ve büyük dönüşümü, kulluktan, ümmetlikten vatandaşlığa geçiş dönemini başlatılması; feodal düzenin temellerini sarsması ile koptu. Köylere yaşanan değişim, toprak ağalarını, tarikat şeyhlerini ve aşiret reislerini, köyü sömürenleri, onları kul ve köle gibi kullananları korkuttu, “Bunların bir iki bin tanesi bu dönüşümü başardı 20 000’i, 30 000’ i köylere giderse biz ne yaparız, düzenimizi nasıl sürdürürüz, yaşam hakkımız kalmaz” diyerek telaşlandılar ateşi büyümeden söndürmek için harekete geçtiler. 1945 çok partili sisteme geçişin getirdiği açılımları kötüye kullanarak Köy Enstitülerine ve Köy Enstitüsü mezunlarına karşı amansız bir iftira ve karalama kampanyası başlatıldı. Geçerli suçlama komünistlikti, (onlara göre ağaya, şeyhe karşı gelmek, köylünün hakkını aramak, sömürülmesini önlemek komünistlikti) “Din elden gidiyor,” “Şehirlerde okulları devlet yapıyor, sizinkinde yapsın, okul yapımında çalışmayın” diyerek köylüleri kışkırttılar (Yasaya göre 45 yaşına kadar her köylünün okul yapımında çalışma, imeceye katılma zorunluluğu vardı ) Yapımına başlanan binlerce köy okulunun inşaatları yarım bırakıldı. Aydınlanma devriminin önü kesildi. Köy Enstitülerinin müfredatları değişti, köy enstitülerini diğer okullardan farklı kılan uygulamalar birer, birer kaldırıldı, karma eğitime son verildi, kız öğrenciler bir enstitüde toplandı. 1937-1938 ‘lerde isimleri köy öğretmen okulu, uygulamaları köy enstitüsü iken, On yıl sonra 1948’lerde İsimleri köy enstitüsü ama uygulamaları klasik öğretmen okullarına dönüştürüldü. 1952 yılında öğretim süreleri 6 yıla çıkarıldı, 1954 yılında da isimleri değiştirilerek Köy Enstitüsü dönemi tarihe gömülmek istendi ama bir türlü gömülemedi. Kepirtepenin 1938’’de Edirne’de başlayan 70 yıllık tarihinde “Köy Enstitüsü dönmemi 14 yıl sürdü. Bunu “Öğretmen Okulu”, “Öğretmen Lisesi”, “Anadolu Öğretmen Lisesi” takip etti. Ama bu gün büyük çoğunluğun aklına “Kepirtepe” denince, öncelikle “Kepirtepe Köy Enstitüsü” geliyor. Geçen yıllar Köy Enstitülerini unutturamadı. Toplum, Köy Enstitülerinin kapatılması ile ülkemizin neleri kaybettiğinin bilincine yeni, yeni varıyor Adına dernekler, vakıflar kuruluyor. (“Köy Enstitüsü ve Çağdaş Eğitim Vakfı”, Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği”, “Köy Enstitülerini Araştırma ve Eğitimi Geliştirme Derneği”, “Kepirtepeliler Eğitim Vakfı” bunlardan sadece birkaç tanesi) Konferanslar, toplantılar düzenleniyor. Kitaplar, makaleler yayınlanıyor, dergiler çıkartılıyor Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneğinin yayınladığı “Yeniden İmece “ dergisi, sayıları gittikçe azalan Köy Enstitüsü mezunları ile çocuklarını, torunlarını, Köy Enstitülerinin düşünsel yakınlarını, “YENİ KUŞAK KÖY ENSTİTÜLÜLER’ buluşturuyor, kaynaştırıyor. Ülkemizin bu gün içinde bulunduğu üzücü durumun nedenleri üzerine kafa yoranlar, geriye dönüp Köy Enstitülerine bir baksınlar ve incelesinler. Tüm problemlerin başlangıcı. Moda olan deyimle , “miladı”, Köy Enstitülerinin kapatılmasıdır. Toplumbilimciler “Köy Enstitüleri kapatılmasaydı, 4274 sayılı yasa tümüyle hayata geçirilebilseydi bu gün Türkiye ne durumda ve nerelerde olurdu?” sorusunun cevabını araştırırlarsa, çok çarpıcı sonuçlara ulaşacaklardır. .
Posted on: Sun, 13 Oct 2013 12:02:32 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015