3.DÜNYADA FETULLAH GERÇEĞİ (Karanlık - TopicsExpress



          

3.DÜNYADA FETULLAH GERÇEĞİ (Karanlık bağlantılar) FETULLAH GÜLEN DOSYASI ... 1970lerin ortalarında, Milli Görüş istikametinde hizmet gören Ak-Evler hareketinden koparılarak AKYAZILI Vakfı kurdurulan Fetullah Gülen, giderek Bediüzzamanın çizgisinden uzaklaşarak masonik merkezlere yaklaştı. Dünyaya hükmeden ve çok gizli ve de kirli işler çeviren siyonist mahfillerle; Pek karmaşık ve karanlık ilişkiler ağına takıldı. Hiçbir resmi sıfat ve statüsü bulunmayan, yüksek öğrenim bile yapmayan sade ve samimi bir hoca efendinin değil, bakanların ve başkanların bile erişemediği uluslar arası bir protokol pozisyonuyla; Papayla programlara... Politikacılarla pazarlıklara başlamıştı. İlk bakışta: Hiçbir resmi etiketi ve dini temsil yetkisi bulunmadan, şahsi gayret ve marifetiyle (hatta bazılarına göre özel velayet ve kerametiyle) bu denli yaygın bir organizeye ve saygın bir otoriteye eriştiği sanılsa... Daha doğrusu malum merkezlerce böyle sunulsa da; aslında O, küresel çetenin ve siyonist sömürücü sermayenin, artık sadece bir maşasıydı... Kahraman rolü oynatılan bir figürandı. Ve Onun patron değil, piyon olduğu, sonunda zan ve tahminlerle değil, resmi belgeler ve şahitlerle ortaya çıkmıştı. İşte Amerikadaki siyonist yahudi stratejisti ve CIA Ortadoğu şefi Graham E. Fuller Fetullah Gülene bunun için sahip çıkmakta ve Onu yere göğe sığdıramamaktaydı. ... Katıksız ve amansız şeriat düşmanı Bülent Ecevitin bile Fetullah Gülene övgüler dizmesinin ve Fetullahçıları partisinden aday gösterip Milletvekili seçtirmesinin arkasında, acaba ne gibi hedefler yatmaktaydı. Milli Görüşten ve Erbakan gerçeğinden uykuları kaçan Bilderbergci Ecevitlerin ve Graham Fullerlerin Fetullah Güleni ve Onun siyasi temsilcisi AKPyi böylesine sahiplenmeleri acaba hangi hikmetlere dayanmaktaydı? Türkiye demokratikleştikçe (Fetullah Gülenin ve AKPnin benimsediği ve Amerikanın desteklediği) İslamın, Türklerin hayatında daha önemli bir konuma geri dönmesi kaçınılmazdı. Diyen Graham Fuller böylece ağzındaki baklayı da kafasındaki şeytanlığı da açığa vurmaktaydı. .... Rusya Fetullah Gülen okullarını kapatıyor: Rusya yönetimi, ülke içindeki Fethullah Gülen okullarını kapatmak için harekete geçti. Gülene bağlı çeşitli şirketleri yakın takip altına alan Rus yönetimi, okulları Amerikan ve İngiliz casusu yetiştirme merkezi olarak görüyor. Rusya yerel yöneticileri arasında bu okullarda okumuş bazı görevlilerin de işine son verilmesi için hazırlıklar yapılıyor. Rusya Federasyonu, Fethullah Gülen okullarını kapatmaya başladı. Ulaşan bilgiye göre, Rusya Federasyonu yönetimi Fethullah Gülen okullarını açan şirketleri yakın takibe aldı. Söz konusu operasyonun, Fethullah tarikatının okullarına ve şirketlerine karşı zaman zaman yapılan soruşturmaların en kapsamlısı olacağı açıklandı. Öte yandan, Rusya Federasyonu: yerel yöneticileri arasında bu okullarda okumuş bazı görevlilerin de işine son verilmesi için hazırlıklar yapıldığını hatırlattı. Rus yetkililer, Fethullah Gülen okullarını açıkça Amerikan ve İngiliz casusu yetiştirme merkezi olarak tanımladı. Öte yandan, Türkiye kamuoyuna modern okullar olarak sunulan bu okullardan bazılarında çok sinsi ve siyasi faaliyetler yapıldığı ve ABDnin dünya hakimiyeti için beyinlerin yıkandığı özellikle vurgulandı. FSB: CASUSLUK YAPIYORLAR Rusya iç Güvenlik Örgütü FSB Başkanı Nikolay Patruşev, 17 Aralık 2002de Türk basınında yer an açıklamasında, gerçekleştirdikleri en başarılı etkinlikler arasında Türk casusların deşifre edilmesini de saydı. FSB Başkanı 2002 yılı etkinlik raporunda Fethullah Gülen okullarında çalışan öğretenlerin casusluk faaliyetlerinin deşifre edildiğini belirtti. FSB Başını, açıklamasında, okulların sahibi konumundaki Tolerans, Serhat ve Ufuk vakıflarının isimlerini verdi. ..... Şu soru mutlaka sorulmalı doğru ve doyurucu cevabı herhalde bulunmalıdır: Bir zamanlar: Amerika ve Rusya sistem olarak materyalist felsefeyi benimsemiştir. Aslında ne Rusyanın ne de Amerikanın bize bakış açıları farklı değildir. Hatta hiçbir fark yoktur, denilebilir. Israrla söylüyoruz ki, ikisi de bizim aman vermez düşmanımızdır.Diyen Fetullah Gülene ne oldu ki şimdi: Amerika, hala bu dünya gemisinin dümeninde oturan bir milletin adıdır... Amerika şu anda: Bütün konum ve gücüyle, bütün dünyaya kumanda edebilir ve buna layıktır. Demeye ve Amerikayı övmeye başlamıştır? Fetullah Gülenin asıl amacı; İslamı yaymak mı, yoksa siyonist Gizli Dünya Devletinin kovboyu olan Amerikaya uyumlu ve ılımlı vatandaş hazırlamak mıdır? Prof. Alpaslan Işıklının tespitiyle, yurt dışındaki okullarıyla, Türkiye deki vakıf, dershane, üniversite çalışmalarıyla siyonist emperyalizmin dünya hakimiyetine ve küresel bir totalitarizmin kurulma hedefine hizmet mi yapılmakta dır? Daha önceleri: sebeplere riayet, bir sorumluluk olsa da; onlara tesiri hakiki vermek apaçık bir dalalet ve inhiraf (sapıklık)tır. Köpek, kendisini besleyeni sahibi olduğunu sanır ve bu yüzden sahibine gösterdiği sadakat görünüşe, yani nedenselliği dayanır. Diyen Fetullah Gülen, şimdi nasıl oluyor da: Amerika ile dostça geçinmeden ve Amerika istemeden, dünyanın hiçbir yerinde, hiç kimseye ve hiçbir şey yaptırmazlar... Şimdi (bana bağlı) bazı gönüllü kuruluşlar dünya ile entegrasyon adına (yani siyonizmle uyuşarak) gidip dünyanın değişik yerlerinde okullar açıyorlarsa, bu itibarla, mesela Amerika ile çatıştığımız sürece bu projelerin gerçekleştirilmesi mümkün olmaz... diyerek, herkesi Amerikaya kayıtsız şartsız teslimiyete çağırmaktadır? Fetullah Hocaya göre: Kuvvet ve Kudret sahibi, Allah mıdır, yoksa Amerika mıdır? Amerika daha uzun zaman dünyanın kaderinde çok önemli bir rol oynayacaktır. Bu realite kabul edilmeli, Amerika göz ardı edilerek, şurada veya burada kendi başına bir iş yapılmaya kalkışılmamalıdır... Rusya bile sizi desteklese, eğer Amerika istemezse, işinizi bozacaktır... Çünkü Amerika kendi işlerinin bozulmamasından yanadır. Bu da yadırganmamalıdır. Diyecek kadar Amerikaya tapınan ve siyonizmin yenilmez gücüne(!) sığınan bir Fetullah Gülen, acaba Kuran kahramanı mı, yoksa Amerikanın kuklasımıdır? BEKLENEN MESİH Mİ, YOKSA PAPALIK MİSYONERİ Mİ? Vaazlarında ve kitaplarında: Hazreti Mesih (İsa A.S) Ahir zamanda o önemli misyonu eda etmek üzere mutlaka nüzul edecektir. Nüzul edecektir ama içinizden şahs-ı manevinin muhtevi bulunduğu mana ve ruha nüzul edecektir. (Yani Hz. İsa şu anda içinizde bulunan; lideriniz ve temsilciniz olan şahsiyete inecektir.) diyerek, dolaylı biçimde Mesihliğini ve Mehdiliğini ilan eden ve nicelerini buna inandıran Fetullah Gülen; Sizinle müşerref olmayı bahşettiğiniz için zatı âlilerinize en derin kalbi teşekkürlerimizi sunarız. Diye başladığı papaya mektubunda: Papa 6. Paul cenapları tarafından başlatılan ve devam etmekte olan Papalık Konseyi Misyonunun bir parçası olmak üzere burada bulunuyoruz. Diyor... Şimdi aklımıza ve vicdanımıza güvenerek soralım: Fetullah Gülen beklenen Mesih veya Mehdi Aleyhisselam mı dır? Yoksa kendi itiraf ve ifadesiyle Papalık Konseyi Misyonunun basit bir parçası mı dır? Takiyye yaptığı ve ikili oynadığı açıktır. Ancak, acaba asıl aldatmak ve kullanmak istediği Hristıyanlar ve Museviler midir, yoksa Müslümanlar mıdır? Doğru cevap: siyonist yahudiler ve Haçlı emperyalistler Fetullah Güleni... Fetullah Gülen ise Müslümanları kullanmaktadır. Çağ ve Nesil dizisinin 4. kitabının son yazısında ve lider başlığı altında: Ve eskilerin Kaht-ı rical dedikleri seviyeli insan, idareci ve kadro ile lider kıtlığı (yaşanıyor) Yakın geçmişi ve hâlihazırdaki vaziyeti itibarıyla: Şu karmaşık dünyanın gerçek manada bir lider tanıyıp tanımadığını bilemeyeceğim; bildiğim tek şey varsa o da, bizim dünyamızda böyle bir liderin olmadığıdır... ... O Polat sinelerin ve çelikten sedaların yerinde, şimdi sinekler uçuşuyor... Evet, ateşböceklerinin yıldızlaştığı, sineklerin kartallaştığı bu talihsizler diyarında, şimdi aslan inleri, tilki çalımlarıyla inliyor... Bülbülyuvaları saksağanların elinde perişan ve her tarafta yarasalar şehrayinler tertip ediyor... Hakim güçler, insafsız ve temettü (sömürme) avında... Hasıla koskoca dünya başı boşların elinde ve bir baştan bir başa lidersizlikle kıvrım kıvrım (kıvranıyor)... diyor ve ardından nasıl bir lider? diye kendisini anlatmaya başlıyor... Yakın geçmişteki ve günümüzdeki bütün dini ve siyasi liderleri böylesine küçümseyen ve kötüleyen Fetullah Gülenin, şimdi Amerikaya ve Papalığa karşı perestlik derecesindeki hürmet ve teslimiyet nasıl bağdaştırılacaktır? ... Şimdi soruyoruz: 1- Fetullah Gülene, Papayla görüşmek ve işbirliğine girişmek üzere; Türkiye ve dünya Müslümanları böyle bir yetki verdi mi? Yoksa malum ve melun merkezler mi ona böyle bir kılıf geçirdi? 2- Bu tavrı ve telaffuzlarıyla, İslamın tebliğcisi ve temsilcisi mi, yoksa Vatikanıda kontrolüne alan siyonizmin hizmetçisi mi? 3- Hz. Peygamber Efendimizin devrinin önemli devlet liderlerine gönderdikleri ve Ya, bozuk ve batıl inançlarınızı bırakıp İslamiyete ve benim risaletime iman edersiniz. Ya da tüm tebaanızın da günahını yüklenerek cehenneme girersiniz. İçerikli mektuplarıyla, Fetullah Gülenin Papaya yazdığı mektubunda söyledikleri aynı şeyler midir? Hâlbuki Efendimizin ki, izzet ve davet, bunu ki ise, zillet ve teslimiyettir. 4- F. Gülen, haddini aşarak, bugüne kadar İslamiyetin hep yanlış anlaşıldığını ve bunun Müslümanların suçu olduğunu söylüyor ve doğrusunun kendisi tarafından ortaya koyulacağını ima ediyor!.. Peki, bugüne kadar sahip çıktığını iddia ettiği Bediüzzaman ve Onun izlerini takip ettiği tüm ehlisünnet uleması; İslamın neresini yanlış anlamışlardı ve hangi yanlışları Müslümanlara öğütlemişlerdi? 5- Papayı Türkiyeye davet ve kutsal yerleri ziyaret teklifini, Süleyman Demirel adına tekrarlama yetkisini ve cesaretini kendisine kim vermişti? Yoksa mason Demirelle, özel bir ilişki içindemiydi? Hani bu Hoca ve ekibi siyasetten uzak kimselerdi? 6- Urfada 3 dinin ortak eğitimini verecek ilahiyat okulunu açma kararı, İsraille birlikte mi verilmişti? Çünkü AKPli belediye Başkanı döneminde bu proje, İsrail yardımıyla Urfada gerçekleştirilmişti. 7- Fetullah Gülen, acaba insanlığı en azından kendi taraftarlarını; İslami değerlere göre yeniden düzeltmek ve yeryüzünde adil bir düzen yerleştirmek isteyen ender ve önder bir şahsiyet miydi? Yoksa Papalık Konseyinin basit bir parçası, Papa hazretlerinin ve GAPta yatırım yapan İsrailin bir hizmetçisi miydi? Chalmers Johnson (University of Californiada emeritus Profesör): The sorrows of empire, New York, 2004. Bu kitapta C. Johnson, ABDnin dış politikasının tümüyle Wolfowitz gibi neo-conların söz sahibi olduğu pentagonun elinde olduğunu, Beyaz Sarayın by-pass edildiğini belirtiyor. Johnson diyor ki; ABD, ona buna demokrasi satmak istiyor, Ortadoğuya da demokrasi yok gerekçesiyle müdahale ediyor ama kendisi demokrasinin ilkelerinden uzaklaştı. ABD adeta bir imparatorluk oldu ve militarist bir düzen içinde. Ancak, ABD imparatorluğun diğer imparatorluklardan ayıran; önemli bir özellik var, ABD imparatorluğu bir üs-ler imparatorluğudur. İngiliz ya da Fransızlar gibi gittiği yerlerde toprak İşgali amacı taşımıyor, dünyanın değişik bölgelerini Üs leri aracılığıyla kontrol altında tutup, ele geçirmeyi hedefleyen bir imparatorluktur Amerika... Daha ne söylesin Johnson?! Bitmedi. Tam yerine denk geldi, son habere buyurun; ABD, askeri malzemelerini Türkiye üzerinden nakletmek için 7 liman ve 6 havaalanını kullanma izni aldı. ABDnin kullanımına verilen liman ve alanlara ilişkin karar yürürlüğe girdi. Bushun geçtiğimiz aylarda açıkladığı Türkiye cephe ülkesidir; sözleri ABDye verilen liman ve üslerle daha bir anlam kazandı. Haber turuma devam ediyorum sevgili okur, nasıl hoşunuza gidiyor mu? Bambaşka bir dala konuyoruz, ne âlâsı var demeyin, anlayana; En büyük Yahudi nisanı Nazarbayeve verildi. Dünya Yahudileri Konseyi, Kafkasyanın enerji merkezlerinden Kazakistanın Devlet Başkanı Nursultan Nazarbaveve, medeniyetlerarası diyaloga katkılarından dolayı, Uluslararası Maimonides Nişanı-en büyük Yahudi nişanı verdi. Avrasya Kuruluşları Birlikleri temsilcileri ve Nazarbayev ödül töreninin ardından, Kazakistan-Astanada yeni yapılan Orta Asyanın en büyük sinagogu Rachel-Habad Lyubavivchi törenle açtılar. Bu en büyük Yahudi nişanının Nazarbayave verilmesinin diğer önemli sebebi ise; Fetullah Gülenin okullarına yaptığı destek olduğu konuşulmaktadır. Fetullah Gülenle MOON ve MASON İlişkileri: Moon tarikatı ile Fetullah teşkilatı arasındaki örgütlenme modellerindeki siyonist ilişkileri yanında en önemli benzerlikse birinin Mesihliğe, diğerinin ise İslam temsilciliğine ve Mehdiliğe soyunmalarıdır. Her ikisini de organize eden, Amerikadaki siyonist kuruluş; CSIStır. CSIS 1962de Georgetown Üniversitesinde kurulmuş. Amerikan devletine ve özellikle petrol ve silah şirketlerine hizmet veriyor. Dış ülke yöneticileriyle, bürokratlarıyla, Amerikan çıkarlarına dolaylı ya da dolaysız hizmet verecek akademisyenlerle bağlar kuran CSIS, bir devlet kurumuyken, yenidünya düzenine uyum sağlamak üzere şirkete dönüştürülüyor. CSIS, Ortadoğu petropolitik araştırmalarıyla da ünlüdür. Ortadoğu bölümünün içinde Türkiyeye de ayrı bir bölüm açılmış, CSIS birimlerinin yönetimlerinde istihbarat örgütlerinde ve yabancı ülkelerdeki diplomatik misyonlarda dünya deneyimi kazanmış eski devlet memurları bulunuyor. Üçüncü ülke adamları da bu şeflere raporlar hazırlıyorlar. CSIS yabancı devletlerin görevlilerini de gerektiğinde ABDde konuk edip, ilgili konularda konferans vermelerini sağlar. Bunların arasında Türkiye başbakanları da bulunmaktadır. Hatta CSIS, Kafkasya petrol boru hatları ile ilgili toplantılarını Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlığında gerçekleştirmiştir. Sonraları Başbakanlık danışmanlığına getirilen, DSP milletvekili ve Ecevitin ABD gezilerinde en büyük yardımcısı, 2002 yılında Kıbrısdan sorumlu Devlet Bakanı, Harvard mezunu Tayyibe Gülek komitenin sekreterliğine getirilmiştir. CİAnın bile bir üst kurumu gibi çalışan CSIS Fetullah Güleninde en büyük destekçisidir. Çok sayıda ülkenin yanı Sıra ABDde de lobby oluşturmak gerekçesiyle okullar kurulması bir gazetede şu ilginç açıklamayla yer alıyordu: Gülenin şimdiki planı, ABDde Türklere de, Amerikalılara da eğitim verecek bir üniversite açmak. Virginia eyaletine bağlı küçük bir yerleşim birimi olan Stauntonda, boşaltılmış bir hastane binasını devralan Fethullahçı grup, burada binden fazla öğrenci kapasiteli bir üniversitenin kurulması çalışmalarına başladı. Gülen Londrada kolej açmış, matematik doktoru bir arkadaşlarının Staunton Belediyesi ile anlaşması halinde, üniversitenin dünyanın her yanından gelecek öğrencilere evet diyeceğini söylüyor. Fethullah Gülenin adamları tüm dünyada, Tanzanyadan Çine çoğunluğu eski Sovyetler Birliği Türki cumhuriyetlerinde yer alan 200den fazla okul kurdular. Bu okullar İslamdan çok Türk milliyetçiliğini esas alan bir felsefeyi yaymaktadır. Balkanlardan Çine, Türkiyeyi model alan bu seçkinlerin oluşumunu görmek istiyor. (...) Bu kuruluşlar Müslüman olmayan öğrencileri kabul ediyorlar ve yüksek nitelikleri ve belki de İngilizceyi temel eğitim dili olarak kullanmaları nedeniyle, seçkinlerin çocuklarını çekmektedir. Şimdi soralım İngilizce dilinde eğitim yapmayı esas alan bu kurumların Türk milliyetçiliğini nasıl esas aldığı ya da nasıl olup Tanzanya veya Çin yönetimleri seçkin aile çocuklarının Türk Milliyetçiliğini esas alan bir eğitimden geçirilmesine izin vermektedir
Posted on: Mon, 02 Dec 2013 11:32:43 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015