Amed Barosundan sürgün raporu: İhlaller devlet - TopicsExpress



          

Amed Barosundan sürgün raporu: İhlaller devlet politikası AMED 15.11.2013 12:02:49 Amed Baro Başkanı Tahir Elçi, bölge cezaevlerinde son 10 gün içerisinde 258 tutuklu ve hükümlünün batı illerine nakledildiklerini söyledi. Amed Barosu Cezaevi Komisyonu üyeleri Selvi Tunç ve Öykü Çakmak, Kürt illerindeki cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleriyle ilgili yaptıkları incelemeleri rapor haline getirerek basın açıklaması yaptı. Açıklama öncesi cezaevinde yaşanan hak ihlalleri ve nakillerle ilgili kısa bir açıklama yapan Baro Başkanı Tahir Elçi, son 10 içerisinde bölge cezaevlerinde toplam 258 siyasi tutuklu ve hükümlünün batı illerine gönderildiklerini belirterek, “Batı illerine gönderilen birçok tutukluyla ilgili davalar devam ediyor. Tutuklu sanıkların başka cezaevlerine nakil edilmesi adil yargılama ilkesine aykırıdır. Mahkeme izni çıkmadan tutukluların başka illeri nakledilmesi yargılama sırasında ciddi sorunlara neden oluyor. Tutukluların başka cezaevlerinde SEKBİS sistemi üzerinden duruşmalar bağlanması doğru değil. Çünkü tutuklular küçücük bir oda içerisinde kendilerini bu sistem üzerinden ifade edemiyor. SEKBİS sistemi tanıklar için uygulanması gereken bir sistem” dedi. İHLALLER DEVLET POLİTİKASI Daha sonra Muş ve Van cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleriyle ilgili hazırladıkları raporu açıklayan Amed Barosu Cezaevi Komisyonu üyesi Selvi Tunç, “Cezaevlerindeki hak ihlalleri sorunu dönem dönem değişiklikler gösterse de maalesef hiç kesintiye uğramaksızın devam etmektedir. Bu ihlallerin bir kısmı mevzuattan kaynaklanmakla birlikte, önemli bir kısmı da uygulayıcılardan kaynaklanmaktadır. Yani devlet politikalarıyla beraber, cezaevi idaresinin ve infaz koruma memurlarının kişisel tutum ve davranışlarından da kaynaklanmaktadır. Özellikle politik tutsaklar bu ayrımcı davranışlara en çok maruz kalan tutsak gruplarının başında gelmektedir. Son dönemlerde ciddi tecrit ve izole politikaları güdülmekle beraber, Kürt Meselesine bakışın barış odaklı olmaktan çıkmasıyla yaygın tutuklama ve sevkler ciddi bir artış göstermiştir” ifadelerini kullandı. KADIN TUTUKLULAR DARP EDİLDİ Muş ve Van F Tipi Cezaevlerinde yoğun hak ihlallerinin yaşandığını tespit ettiklerini belirten Tunç, şöyle devam etti: “Muş E Tipi Kapalı Cezaevi’nde bir süredir idari yetkililerin değişikliği nedeni ile baskı ve izolasyon politikaları artmış olduğu bilgisi edinilmiştir. 28 Ekim 2013 günü içinde cezaevi müdürü, cezaevi savcısı, cezaevi sağlık personeli, kantin görevlisi, cezaevinin teknik elemanları, cezaevi öğretmeni ve çok sayıda gardiyanın da bulunduğu bir grup nezdinde (aramaya bizzat cezaevi müdürünün de dahil olduğu belirtildi) tutsakların özel eşyalarına el konularak, kaba ve onur kırıcı muamelelerle arama işlemi yapıldığı ifade edilmiştir. Arama yapan grup arasından (müdür veya başgardiyan olduğu düşünülmekte) “Bingöl’ ün acısı burdan çıkacak, bundan sonra böyle aramalar olacak” diye sözler sarf edildiği tutsaklar tarafından işitilmiştir. Tüm bunlar yaşanırken bir taraftan da tutsaklara fiziksel şiddet, küfür, hakaret, tehdit ve cinsel taciz (göz kırpma, gülme, bedensel müdahale gibi.) uygulandığı belirtilmiştir. Bazı kadınların ağır darp edilmesi ve sert darbeler alması nedeniyle vajinal kanama ve kafa travması geçirdiği belirtilmiştir. Cezaevi savcısının olayları izlediğini belirten Tunç, şunları ifade etti: “Söz konusu olaylar yaşanırken cezaevi savcısının olay yerinde olduğu ve tüm olanları izlediği, olanlara bu şekilde icazet verdiği özellikle vurgulanmıştır. Yaşanan bu müdahale ve darp sonrasında yaralanan 7 kadın hastaneye kaldırılmıştır. Hastanede görevli doktorun tutsaklarla ilgilenen komutana “Bunlara şimdi rapor vereceğiz” demesi üzerine komutanın “Aman savcı gelecek, savcı buna iyi bakmaz” diyerek doktoru telkin ettiği belirtilmiştir. Muayene olan yaralı tutsaklara şimdiye kadar darp raporu verilmediği özellikle ifade edildi. Yine özellikle 3 kişilik görüş listesine yazılacak isimler belirlenirken, terörle mücadele şubesinden izin belgesi getirme zorunluluğu dayatıldığını ve emniyetin keyfi olarak izin belgesi vermediği belirtilmiştir. KADINLAR DARP EDİLİYOR Rapor hazırladıkları dönemde Muş E Tipi Cezaevinde bulunan kadın siyasi tutsakların bir kısmının Erzurum Oltu T Tipi Kapalı Cezaevine, bir kısmının da Ankara Sincan Kadın Kapalı Cezaevine sürgün edildiklerini belirten Tunç, Tüm yaşananlardan sonra sorumlular hakkında soruşturma başlatılması gerekirken olayın mağduru olan kadınların sevk edilmesi manidardır. Muş Cezaevinde kadınlara uygulanan darp,yaralama, ve cinsel taciz saldırıları kadın kimliğine yapılmış bir saldırı olup münferit bir olaydan ziyade bir devlet politikasıdır. Van F Tipi Cezaevinde yapılan incelemelerde ise her ne kadar basın açıklamamızın ekinde sunmuş olduğumuz raporda ayrıntıları olmasına rağmen bazı hak ihlallerine değinme ihtiyacı hissetmekteyiz” diye belirtti. Bingöl Cezaevinde yaşanan firar olayından sonra Van F Tipi Cezaevine getirilen tutsakların adli tutsakların bulunduğu kısma getirildiğini kaydeden Tunç, “Tutuklular burada özel tecrit politikalarıyla izole edilip, psikolojik ve fiziki işkenceye maruz kalmıştırlar. Nakilden hemen sonra görevli personelin kendilerine hakaret ettiği “Burası Bingöl değil” diyerek ardından küfürler savurdukları ifade edildi. Bazı gazetelerin verilmediği, verilenlerinden iki üç gün sonra verildiği, telefon görüşüne gidip dönüldüğünde dahi detaylı aramadan geçirildikleri(ayakkabı çıkarma gibi..) belirtilmiştir. Tutsaklara devam eden mahkemelerinde yapmak üzere hazırladıkları savunmaların cezaevi idaresi tarafından kendilerine verilmediği ifade edilmiştir. Gelen mektup, faks ve kolilerin kendilerine ya hiç ya da gecikmeli verildiği, Koğuş aramalarında ve telefon görüşüne gidip-gelme durumunda dahi detaylı aramalardan geçirildiklerini, ayakkabılarının dahi çıkartıldığı belirtilmiştir” diye konuştu. YÜZLERCE SÜRGÜN Yargılamaları süren tutukluların batı illerine sevk edilmesiyle ilgili ise Tunç şunları söyledi: “Özellikle bölgede yapımı bitmek üzere olan kampüs cezaevleri nedeniyle, yer sıkıntısı gibi bir gerekçenin kabul edilemeyeceği aşikardır.Bu durum tutukluların avukatları ile görüşerek etkin bir hukuksal destek almasının ve aileleri ile görüşme yapmalarının engellenmesine yol açmaktadır. Nitekim halen Diyarbakır ve çevre illerin mahkemelerinde yargılamaları devam eden çok sayıda tutuklu, Bolu, Şakran, Edirne, Tekirdağ ve Karadeniz Bölgesindeki cezaevlerine nakledilmişlerdir.Sadece son dönemde toplam 258 siyasi tutsak sürgün edilmiştir.Muş Cezaevinden Tekirdağ Cezaevine 71, Mardin Cezaevinden Çorlu Cezaevine 38, Siirt E Tipi Cezaevin den 72 tutsak çeşitli cezaevlerine, Batman Cezaevinden Tekirdağ Cezaevine 16, Van Cezaevinden Muş, Kastamonu, Zile ve Giresun cezaevlerine 61,Diyarbakır D Tipi Kapalı Cezaevinden de 64 siyasi tutsak Edirne F Tipi Cezaevi’ ne sürgün edilmiştir.Böylece avukatın duruşma öncesi müvekkili ile görüşmesi ve etkin bir hukuksal destek sunması açık bir şekilde engellenmiştir. Kısaca SEGBİS olarak adlandırılan ses ve görüntü bilişim sistemleri ile tutukluların ifadeleri alınmaya çalışılmakta ise de, gerek yargılamanın yüz yüzeliği, gerekse de bu sistemin yeterli altyapısı olmaması nedeni ile adil bir yargılama yapılmadığı konusunda hiçbir kuşkumuz yoktur. SİSTEMATİK DİSİPLİN SUÇU Tutuklu ve hükümlülere keyfi disiplin suçu verildiğini tespit ettiklerini ifade eden Tunç, “Disiplin cezalarının uygulanma şekli, süresi ve buna karşı itiraz mekanizmasının etkisiz hale getirilmesi nedeni ile mahpusların dış dünya ve yakınlarıyla iletişim kurma hakları, sistematik bir şekilde engellenmektedir. Örneğin; Van F Tipinde tutsakların cezaevi koşullarını anlatan mektuplarına keyfi bir şekilde el konulmakta ve ayrıca disiplin cezası ile cezalandırılmaktadırlar. Bu ve benzer sebeplerle mahpuslar, aralıksız bazen 1 yıla varacak şekilde disiplin cezalarıyla cezalandırılarak adeta dış dünyaya karşı izole edilmektedirler. Tutsakların Günlük yayınlara günler sonrasında ulaşmaları da bu tecrit politikalarından biridir” diye konuştu.
Posted on: Fri, 15 Nov 2013 15:48:42 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015