BAKRAS KALESİ VE BAKRAS (ÖTENÇAY ) KÖYÜ - TARİHÇESİ ve - TopicsExpress



          

BAKRAS KALESİ VE BAKRAS (ÖTENÇAY ) KÖYÜ - TARİHÇESİ ve TANITIMI - BAKRAS (ÖTENÇAY) köyü, Hatay ili Belen ilçesine bağlı,Antakya-İskenderun karayolunun 27. km. sinde, karayolunun 4 km. batısındadır. Adını,köyün batısında bulunan sarp kayalıklar üzerine yapılmış olan Bakras Kalesi (Bakras Şatosu)’dan almaktadır. Bu kalenin, Helenistik döneminde Seleukos başkentini korumak için yapıldığı bilinmektedir. Daha sonra Haçlılar döneminde de Antakya Prensliğinin kuzeyden en önemli savunma kalesi olarak kullanıldığı. Daha sonraları Templier Şovalyelerinin yönetimine geçen kale,M.S. 1268 yılında Memluk Hükümdarı Sultan Baybars tarafından Türklerin eline geçmiştir. Üç katlı olarak inşa edilen kale’nin, günümüzde birinci katı olan zemini,yıkılma dolayısıyla toprak ve taşlarla kapalı olduğundan bu katı şu anda tamamen kapanmış durumdadır. Kale’nin ana girişi,köye tam cepheden bakan doğu kısmındandır. Bu kısımda Kale Burcu kalıntısı bulunmaktadır. Kale’nin bulunduğu yerin de doğal savunma avantajları olduğundan,uzun süreler el değiştirmeden kullanılmıştır. Kale’ye bütün girişler buradan yapılmaktadır. Kale’nin ilk giriş bölümünde yöremiz halkınca Uzun Çarşı olarak adlandırılan ve yaklaşık 50 metre uzunluğunda koridor girişi vardır. Bu bölümde daha çok, askerlerin ve kalenin hizmetkarlarının yatıp kalktığı ve kalenin iaşesinin saklandığı bölüm olarak tahmin edilmektedir. Bu koridordan ilerlerken iç kısımdan kalenin yönetim bölümlerine çıkan 20 metrelik bir Tünel vardır. Bu tünel,kale idaresi ile askerler arasında irtibat sağlama amaçlı olduğu sanılmaktadır. Bu bölümün ilerleyen yerlerinde kale’nin güney ve batı kesimini kontrol etmek için gözetleme pencereleri vardır. Bu pencereler ayrıca, kale’nin bu bölümüne aydınlık ve havalandırma görevi yapmaktadır. Bu koridorun bitiminde kalenin batı ve kuzeyini kontrol etmek ve yine aydınlık ve havalandırma amaçlı üç tane, büyük oval biçimli hilal şeklinde pencere bulunmaktadır. Bu bölümün en önemli yanı ise,kale’nin hemen batısında olan küçük tepeden kale’ye surlarla bağlantılı duvarla kale’nin ihtiyacı olan Su Kemeri bağlantısı bulunmaktadır. Buradan gelen su,kalenin tüm bölümlerine topraktan özel olarak yapılmış olan ve kale’nin duvarlarının içinden geçen su kanalları vardır. Ayrıca bu katta, Zindan olarak kullanıldığı tahmin edilen birbirine bağlantılı iki tane büyük Karanlık Oda bulunmaktadır. Kale’nin üçüncü ve en son katı olan bölümde,geniş ve aydınlatılması daha çok olan salon,oda,koridor ve avlular bulunmaktadır. Bu bölümde de, kale’nin idareci ve komutanlarının kaldıkları bölüm olduğu sanılmaktadır. Bu bölümde yine, yöremiz halkınca Kilise olarak adlandırılan yaklaşık 250 metrekare genişliğinde, 12 metre eninde,20 metre boyunda ve 12 metre yüksekliğinde duvarları olan büyük bir salon vardır. Bu salonda, kale ile ilgili toplantı ve dini törenlerin yapıldığı tahmin edilmektedir. Hiçbir sütun ve direği bulunmayan bu salonun tepesinde üç adet aydınlatma ve havalandırma amaçlı pencere vardır. Ayrıca bu salonun içerisinde düğün veya dini törenlerde din adamlarının veya kale komutanının oturduğu, kayadan oymalı bir bölüm vardır. Bu salonun tepesine de çıkılma imkanı olup,buradan tüm çevrenin müthiş güzel manzarası vardır. Bu katta ayrıca, kale’nin tam kuzey tarafına bakan ve aşağıya doğru yaklaşık 100 metre yüksekliğinde, tamamen kayalıktan oluşan ve yöremiz halkınca Seyran olarak adlandırılan büyük bir oda vardır. Bu odadan Kelcedağ ve kaynağı kalenin arkasından çıkan suyun aktığı derenin doyumsuz bir manzarası vardır. Burası doyumsuz güzelliğinin yanında ürkütücü derecede uçurumdur. Bu bölümde çok dikkatli olmak gerekir. Ayrıca,kale’nin giriş yerinin düzlük yerinde de yöremiz halkı tarafından Kızlar Hamamı olarak adlandırılan tamamen taştan yapılma,direksiz olarak,her biri 30 metrekare genişliğinde kubbe biçimli üç tane hamam yeri vardı. Ama ne yazık ki günümüzde bu hamamlardan hiç birisi ayakta değildir. Bu kale, uzun yıllar Türkler tarafında da kullanılmıştır. Günümüze kadar genel görünümünü koruyan kale, ne yazık ki bakımsızlıktan yer yer yıkılmıştır. Ve halen de yıkılmaktadır. Bu nedenle can güvenliği riski taşıdığından ziyaret edilememekte ve kendi kaderine terk edilmiş durumdadır. Kale’nin bu durumu ile ilgili olarak aşağıda çözüm önerilerinde bulunulmuştur. Bakras köyünün tarihteki bir başka önemi de ,günümüzde Han Mahallesi olarak anılan bölgede Osmanlı İmparatorluğunun uzun bir dönemine damgasını vuran padişahı Kanuni Sultan Süleyman, Mısır seferine giderken 1515 yılında ,ordusunun dinlenebileceği ve içerisinde bir alay askeri barındırabileceği büyüklükte Kara Murt Hanı adında konaklama hanı yaptırmıştır. Ayrıca bu han’ın hemen yakınında da 3 mt. eninde 5 mt. boyunda hilal şeklinde kemerli Taşköprü yaptırmıştır. Uzun yıllar Osmanlı Ordusuna hizmet veren bu han,imparatorluğun başka kıtalara yönelmesinden dolayı kullanılmadığından yıkılmaya terk edilmiş. Taşköprü ise yapıldığı tarihteki gibi sapasağlam ayakta durmakta ve halen kullanılmaktadır. Bölgenin coğrafi olarak önemli noktada olmasından dolayı ,1704 yılında yine Osmanlı paşalarından Enişte Hasan Paşa bu han’ı tekrar inşa etmiş,Derbent Teşkilatını kurmuş. Ve bu han’ın ayakta kalması ve yaşatılması için de kendi adında bir vakıf kurmuştur. Bu han’dan günümüzde hala birtakım duvar kalıntıları mevcuttur. Bakras köyü yaklaşık 4000 yıllık bir geçmişe sahiptir. Bu nedenle, tarihi boyunca Avrupa ile Asya ve Afrika kıtalarının geçiş bölgesinde olmasından dolayı, dinler ve medeniyetlerin yayılma ve ticaret yolları bu bölgeden geçtiğinden ve köyün bulunduğu yerde çok güzel ve bol içme suyu kaynaklarının bulunması nedeniyle, tarihin her döneminde tercih edilen bir bölge olduğu için birçok olaylara ve savaşlara sahne olmuştur. Bunlardan bazıları Bizanslılar, Romalılar (Haçlılar), Araplar, Osmanlılar ve Fransızlar gibi. Atatürk’ün “40 Asırlık Türk Yurdu Düşman Elinde Esir Kalamaz” dediği Hatay için,en son 1939 yılında Hatay Devletinin Türkiye Cumhuriyeti Devletine ilhak etmesiyle Hatay, bölgenin gerçek sahibi olan Türklerin İdaresine geçmiştir. Bakras köyünün bulunduğu bölgenin önemi nedeniyle, dinlerin yayılması sırasında burada bulunan ve tarih kitaplarında Hurmalı Boğaz diye adlandırılan ve yukarıda tanıtılan Han civarında yapılan savaşların birinde, İslam askerlerinden Mikdat Hazretleri burada şehit olmuş ve burada bulunan, köy yolunun 1. km. sinde yolun hemen sağında düzlüklerin ortasında olan, üzerinde kireç ve taşocağı bulunan taşlık tepeye defnedildiği rivayet edilmektedir. Bu rivayet daha sonraları, insanlar tarafından geceleri bu tepeye inen ışık nurundan gerçek olduğu müşahede edilmiş ve tepeye bu mübarek zat için bir Türbe yapılmıştır. Ve bu türbe her zaman insanlar tarafından ziyaret edilmekte ve dualar yapılmaktadır. Anlatım : Hayrettin BAYIR
Posted on: Tue, 30 Jul 2013 22:13:32 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015