Yapılan duvarlar Türkiye’nin yüzüdür Hüseyin ALİ - TopicsExpress



          

Yapılan duvarlar Türkiye’nin yüzüdür Hüseyin ALİ Güncellenme : 15.10.2013 04:10 Türk devletinin Kürtler söz konusu olduğunda aklı hep kötü şeylere çalışıyor. Kürtler üzerinde kültürel soykırımcı sömürgeciliği sürdürmek için her türlü yol ve yöntemi mubah görüyor. Tabi bu da her dönemin koşullarına göre şekilleniyor. Özellikle Kürtler kültürel soykırımcı sömürgeciliğe karşı itiraz ettiğinde, mücadele geliştirdiğinde Türkiye’nin tüm kötülükler birikimi harekete geçiyor. Rojava ile Kuzey Kürdistan arasında bazı yerlerde duvarlar örülüyor. Eskiden Rojava sınırı boydan boya mayınlıydı. Bu nedenle sınırın iki tarafında elini ayağını kaybeden yüzlerce insan olmuştur. Sınırın ötesinde akrabalarını görmek, birkaç kilo çay getirmek için insanlar ayağını, elini, hatta canını vermiştir. Belki de dünyanın en fazla mayını Rojava sınırına döşenmiştir. Geçen yıllarda mayını kaldırma kararı alınmış, bu alan arazilerinin çoğu İsrail şirketlerine satılmıştır. Halk “Mayınlar kalkıyor” derken karşılarında utanç duvarı buldular. Şu anda özellikle şehir merkezlerinin bulunduğu alanlara duvar örüyorlar. Yani sınırın iki tarafındaki Kürt halkının birbirilerinin yüzlerini görmelerini bile istemiyorlar. Belki önceleri Kemal Sunal’ın “Propaganda” filmindeki gibi tellerin iki yakasında birbirilerini görüyorlardı. Şimdi duvar örerek göz teması dahil her türlü ilişkiyi kesiyorlar. Türkiye yıllardır Filistin-İsrail arasındaki duvarı sorun yaptı. Bunu İsrail’in insan dışılığına yordu. Duvarın yarattığı dramatik görüntüleri işledi. Bu konuda Filistinlileri konuşturdu. Mağduriyetleri yansıttı. Şimdi aynı şeyi Türk devlet yapıyor. Nusaybin ile Qamişlo arasına duvar örüyor. Kürtler birbiri ile yardımlaşmasın diye bu yola başvuruyor. Kürtlere saldıran silahlı çeteler için sınırlar kalbur gibi delik deşik, hatta bizzat sınırdan devletin asker ve polisinin gözetiminde Rojava ve Suriye’ye geçiyor. İşte Türk devletinin Kürt düşmanlığı bu düzeydedir. Böyle bir zihniyet ve tutumda olan bir devlet ne Kürt sorununu çözer, ne de Kürtlerle barışır. Tüm Kürtler bu duvarı gördüğünde ne düşünürler? Tabii ki Türkiye’ye öfkelenirler. Nitekim öfkeleniyorlar, “Bu Türk devleti Kürtlerden ne istiyor, bu kadar da düşmanlık olmaz” diyorlar. Türkiye sınırlarını barışçıl ve insani dayanışmaya kapatıyor ama savaşanlara, hem de Kürtlere karşı savaşanlara açıyor. İşte Türkiye gerçeği budur. AKP hükümeti bu dünyanın en oportünist ve beli kemiksiz hükümetlerindendir. Hiçbir ahlaki ilkesi ve ölçüsü yok. Bir gün eleştirdiğini diğer gün kendisi yapıyor. Kendisinin yaptığını başka yerlerde eleştirebiliyor. Türk devletinin bu duvarı örmesi Rojava Devrimi’ne düşmanlığının düzeyini gösteriyor. Açıkça Rojava Devrimi’ne yönelik saldırısını, düşmanlığını böyle bir kuşatma ile somut ortaya koyuyor. Rojava’ya bazı insani ihtiyaçların gitmesini istemiyor. Böyle yaklaşan bir devlet tabii ki Kürtlerle savaşan herkese her türlü desteği verir. Hatta Kürtlerin üzerine bazı çeteleri sürer. Özellikle Kuzey Kürdistan Kürtleri Türk devletinin Rojava Devrimi’ne düşmanlığını iyi anlamalıdır. Türk devletinin Kuzey Kürdistan’a neler yaptığını bilmeyen yoktur. 1990’lı yıllarda yapılanlar ortadadır. Türk devletinin Rojava politikası 1990’lı yıllardaki anlayışın değişmediğini ve bugün AKP tarafından sürdürüldüğünü gösterir. Bugün Rojava’daki çetelerin yaptıkları 1990’lı yıllarda yapılanlardan az mıdır? Eskiden Moğollar gittikleri yerlerde her şeyi yakıp yıkarak, yaşama imkanı bırakmayarak toplumları teslim alırlarmış. Şimdi Türk devletinin saldırttığı çeteler de aynısını yapıyor. Bizzat şehirleri, kasabaları, köyleri, sivilleri hem de bilerek hedef alarak saldırıyor. Böylece oralar insansızlaştırılmak isteniyor. Hatta Afrin’de olduğu gibi zeytinlik alanları tümden yakıyorlar. Yüne suları kesiyorlar. Yani yaşam olanağını tümden ortadan kaldırmaya çalışıyorlar. İşte Türkiye Nusaybin’de duvar örme anlayışıyla çetelerin bu yönlü politikasının suç ortağı oluyor. Bu duvara gösterilen tepkiler de az. Bir duyarsızlık var. Halbuki halkın oralara yürüyüp o duvarları yıkması gerekirdi. Halk yıkmak isterse ne asker ne de polis engelleyebilir. Duvarın yapımına karşı sınırda boydan boya serhildan olmalıydı. Duvar yapma niyetleri olsa bile hemen vazgeçirilmeliydi. Sınırdaki Rojava Devrimi’ni kuşatan uygulamalara karşı tepki yetersizdir. Bir mitingle, iki yürüyüşle olacak şeyler değildir. Sürekli eylem alanı olması gerekirdi. Yoksa Rojava halkına karşı tarihsel bir sorumsuzluk altına girilir. Güney Kürdistan hükümeti gaflet içinde olabilir. Hatta Güney Kürdistan hükümetinin tutumu açısından daha ağır değerlendirmeler yapılabilir. Ancak Rojava’ya sınır alanındaki her Kürt mutlaka Türk devletinin politikasına karşı isyan etmelidir. Gençlik başta olmak üzere tüm toplum, sınırı Rojava Devrimi’ne düşmanlık yapanların yerleri değil, dayanışma yerleri haline getirmelidir. Bazı olaylar olduğunda toplum mutlaka hemen harekete geçmelidir. Roboski gibi olaylar hemen serhildanla karşılık bulmalıdır. Kısmen yapıldı. Toplu tutuklamalar ya da bir belediye başkanı ya da milletvekili tutuklanması serhildan konusudur. Bir gösteride, bir toplantıda bir eylemci öldürüldüğünde bu hemen bir serhildan konusudur. Devletin bir görevlisi ya da kurumu bir Kürt’e sözlü veya fiili saldırdığında bu bir serhildan konusudur. İşte duvar da bunlar gibi bir serhildan konusudur. Bu duvar mutlaka yaptırılmamalı ve bizzat halk tarafından yıkılmalıdır. Başa Dön Önceki Yazdır
Posted on: Tue, 15 Oct 2013 09:29:37 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015