Vaziyet-i ahvalimiz: Kasap – Çoban ve Kurban! Kurban Bayramı - TopicsExpress



          

Vaziyet-i ahvalimiz: Kasap – Çoban ve Kurban! Kurban Bayramı geldi dayandı. Bu bayram da tüm dört ayaklı küçük ve büyükbaş kurbanlık adayı hayvanlar endişe içinde biz inanan insanlar bayram havası içinde pürneşe olmamız gerekirdi. Oysa yaşadığımız zamanın koşulları öyle çetin ki görme organlarımı kapatıp asıl “gözümü açtığımda” gördüğüm manzara; Kurban Bayramında rollerin ne kadar birbirine karıştığını fark ettirip ürpertiyor. Manzaranın berisinde sırtı dönük, azıcık görünen kadarıyla esmer yüzlü, ‘kırmızı-beyaz çizgili ve mavi zemin üzerine beyaz yıldız desenli’ kıyafetiyle, geniş kenarlı kovboy şapkalı biri; elindeki kasap bıçağını temizleyip biley taşına sürtmekle meşgul. Önceki kesimler de pek temiz iş yapmadığı üstünün ve bıçağının kan revan içinde oluşundan belli. Kan lekelerinin yanı sıra her yanına çamur-petrol gibi birçok pislikler de bulaşmış. Etrafta insani usullerle kesilmeye çaba bile gösterilmemiş, kimisi boğazlanmış kimisinin karnı delinmiş, kiminin kuyruğu kimin kulağı kesilmiş, hemen hemen hepsi telef olmuş bir sürü koyun yerlere saçılmış. Bunların içinden ‘kırmızı- beyaz- siyah şeritli ve yeşil Arapça yazılar bulunan’ postlu kurban çoktan ölmüş, parçalara ayrılmış ve içinden çıkan kurtçuklarla leş yiyiciler kendi payına düşeni yemeğe başlamışlar bile. ‘Kırmızı-beyaz-siyah şeritli ve altın sarısı kartal figürü bulunan’ postlu olan da ölmemek için direnirken başındakiler etini canlı canlı çekiştirerek üleşmeye çalışıyorlar. ‘Kırmızı zemin üzerine beyaz ay yıldız’, ‘kırmızı zemin üzerine yeşil yıldız’ ve ‘yeşil beyaz üzerine kırmızı ay yıldız olanlar ise çoktan kaderlerine teslim olup yere serilmişler. En çok can çekişen ve ölmemeye direnen ‘siyah-kırmızı-beyaz’ şeritli üzerinde yeşil çift yıldız desenli postu olan kurban. Kasap bir ayağı ile kurbanın başının üzerine basıp kımıldatmamaya çalışırken; ne kadar sırtlan, çakal, akbaba ve civar bataklıklardaki sürüngen cinsinden leş yiyici varsa kurbanın üzerine çullanmışlar parça koparmaya çalışıyorlar. Can havliyle salladığı boynuzları ya da çırpınken savurduğu ayakları bir leş yiyiciye denk gelince “kasap”a şikâyet etmekten de geri durmuyorlar. Geri planda bir boğanın etrafını beyaz başlı kartallar, akbabalar, tazılar, “dalmaçyalı”lar, “buldog”lar, “doberman”lar, “rottweiler”ler yarım ay şeklinde çevirmişler. Boğa burnundan dumanlar püskürterek başını öne eğmiş, boynuzlarını iki süngü gibi öne ileri çıkarmış ön ayağı ile yeri eşeliyor. Etrafını çevreleyenler saldırmak için avlarını gözlerine de kestiriyorlar ama az gerisinde duran bir boz ayı ve bir panda onların cesaretini kırıyor. Kasap boşta kalan eli ile kement atıp; orta doğunun meşhur “Solomon”u da kırmızı bez sallayıp boğayı kızdırarak güvenli bölgenin dışına çekmeye çalışıyor. Kasabın tam önünde zamanında rakiplerini ürküten kıvrım kıvrım boynuzları köklerinden kesilmiş, gözleri yeşil bir türbanla bağlanmış, boynuna zincirden bir tasma geçirilmiş iri bir burma koç duruyor. (Azıcık kurban konusuna aşina olanlar bilirler, kurban edilecek bazı erkek koçlar yumurtalıkları “burma” yöntemiyle iğdiş edilirler. Erkeklik hormonu (testosteron) salınımı azalır; bu bedende ete ve yağa dönüştüğünden daha lezzetli olurlar.) Koç iyiye doğru gitmediğini görmese de hissediyor. Etrafındaki kan kokusu genzini yakıyor. Kasabın bıçak bileyleme sesi de kulağında çınlıyor. Tasma boynuna sıkı sıkıya bağlı ve ipin ucu da “usta” çobanın elinde! Koç biraz silkelenmeye ve direnmeye başlasa çoban hemen tasmaya asılıp boğazını sıkmakla kalmıyor, tazyikli su ve gaz sıkarak kurbana nefes aldırmıyor. Koçun ön ayakları; etrafta semiz koyunların otladığı her yanı yeşil ve taze otlarla kaplı yeni bir çayıra gidiyormuş zannıyla memnun, mesut ve bahtiyar çobanın çektiği yere koşar adım gidiyor. Arka ayaklar bu gidişe direniyor ancak biri sağa biri sola çekiştirdiğinden hiç bir tesiri olmuyor. Durdurmak bir yana yavaşlatamıyorlar bile… Kangallar, Anadolu Çoban Köpekleri, Karabaşlar, Bozkurtlar her biri birer kazığa sıkıca bağlanmış. Sadece uyuz bir sokak köpeği salıverilmiş, o da koçun sağ arka budunun kendisine verilmesi için salyalarını akıtarak çobanla pazarlık yapıyor. Kesimin İslami kurallara göre yapılarak kurbanın “helal gıda” kapsamında olması için bir efendi hocanın taaa uzaklardan ağlamaklı sesi ile okuduğu dualar bu eksiği tamamlıyor. Usta çoban yenidünya düzenine kurban edilecek bu koçun kesildikten sonra eti, postu, kemikleri, sakatatı kendine kalacak sanıyor. Ama yanılıyor. Ne kasap ne de etraftaki aç leşçiler taze et kokusuna sırt çevirebilirler. Tüm bunların bir korkulu rüya ya da kâbus olmasını ve sabah olmadan uyanıvermeyi çok isterdim ama teşbihte hata da etmiş olsam, vaziyet-i ahvalimiz bu ne yazık ki… Umudumuz o ki yanılıyoruzdur ve yaşadıklarımıza boşuna endişe ve şüphe ile bakıyoruzdur. Usta çoban bu gösterişli koçu kasap’a kaptırmaz ve it’e BOP’a bizi kurban etmez. Bizim kendi imkânlarımızla bu cendereden çıkmamız çok zor görünüyor. Biz gene can –ı gönülden Yaratan’a yakaralım. Binlerce yıl önce İsmail (a.s.) ı, Hazreti İbrahim’in kurban etmesini bir önlediği gibi bizi de benzer bir mucize ile bıçağın keskin ağzından kurtarsın. Bu defa da paçayı kurtarırsak acizliğimizi, gevşekliğimizi, vurdumduymazlığımızı ve bu noktaya kendi ayaklarımızla geldiğimizi unutur sonsuza kadar Allah’a şükretmeyi sürdürürüz. Biz zaten hep başkalarının kılavuzluğuna ihtiyaç duymadan O’nun iyi kullarından olduk. Kurban bayramınız mübarek olsun.
Posted on: Tue, 15 Oct 2013 11:36:35 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015