MERHABA YENİ GÜN Bir ülkenin gelişmesine engel olan en - TopicsExpress



          

MERHABA YENİ GÜN Bir ülkenin gelişmesine engel olan en önemli ve en büyük faktör iç karışıklıktır. Bir ülkenin içerisinde karışıklık ve kardeş kavgası olduğu sürece o ülkenin gelişmesi mümkün değildir. Gelişme öyle dursun, hızla ülkenin gerilemesine, zamanla parçalanmasına ve en kötüsü yıkılmasına neden olmaktadır. Osmanlı devletinin kuruluş dönemine incelersek ülke içinde huzuru yakalayamadan, dışta başarıyı elde edememiştir. Selçuklu devletinin yıkılmasından sonra birçok beylik çıkmış bu beylikler Osmanlı ile birleşmesiyle, Osmanlı daha da güçlenmiştir. Doğuda Yavuz Sultan Selim’in Şeyh İdris-i Bitlisi liderliğindeki Kürt halkını, Osmanlı bünyesine katmasıyla Osmanlı devleti şahlanmış ve tam anlamıyla zirve yapmıştır. Bu birliktelikle Memluk devletinin varlığına son verilmiş, İslamiyet’in tek çatı altına birleştirilmiştir ve İslamiyet’in liderliğini ve koruyuculuğunu elde etmiştir. Bütün Müslümanlar tek bilek, tek yürek olup İslam sancağını barış ve kardeşlik içinde asırlarca yer yüzünde dalgalandırmıştır. Milliyetçilik hangi devlette olursa olsun, o devletin sonu her zaman hüsranla sonuçlanmıştır. Örnek vermek istersek Osmanlı son dönemi Araplar, jön Türkler… Dinimizde milliyetçiliğe yer yoktur. Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v) ; “Irkçılığa çağıran, bizden değildir. Irkçılık için savaşan bizden değildir. Irkçılık üzerine ölende bizden değildir.” Hadislerinde buyurmaktadır. Birinci Cihan harbinde emperyalist devletler (İngilizler, Ruslar, Fransızlar), Arapları, Kürtleri, Türkleri, Lazları milliyetçilik akımıyla kandırmaya çalışmışlar. Bu oyuna Arapların tamamı olmasa da birçoğu Osmanlı’ya karşı başkaldırmışlar. Emperyalistlerin Araplara vaat ettikleri büyük devleti kurmalarını bırak, bağımsızlıklarını bile elde edememişler. Yer altı kaynaklarını kullanıp, Arapları küçük ülkelere ayırarak sömürgeleştirmişlerdir. Osmanlını çekildiği bölgelerde hala kanın eksik olmadığı gün yoktur, bölgede İsrail’in Filistin’e ettikleri aşikar ya kendi kardeşinin kanını dökenler, Suriye, Irak, Sudan… Türklerle Kürtler birinci Cihan harbinde sırt sırta düşmana karşı çarpıştı. Sarıkamış’ta, Çanakkale’de, Yemen’de, Hicaz’da milyonlarca şehit veren bu kahramanlardı. Çanakkale’de Muşlu Mehmet ile Edirneli Ahmet kefensiz kucak kucağa yatmakta. Yemende mezar taşı bile olmadan İslam sancağı için yatan kahramanlar yine bunlardır. Görüldüğü gibi böyle bir kardeşliği bitirmeye, bunları ayırmaya kıyamete kadar kimsenin ne gücü yeter, nede ömrü. Mustafa Kemal Atatürk milli mücadeleyi başlattığı zaman İlk resmi kararların alındığı Erzurum iliydi. Kararı alanlar doğunun ileri gelenleri ve aşiret reisleri idi, en önemlisi “vatan bir bütündür, bölünemez” maddesi ilk burada yayınlanmadı mı? Sivas kongresinde kimileri İngiliz mandasını, kimileri Amerika mandasını isterken Kürtler, M. Kemal Atatürk’ün yanında ya istiklal ya ölüm demediler mi? Emperyalistler baktılar ki bu birlikteliği bozulmayacak, bu iki kardeşin arasına nifak sokmaya çalıştılar. Kürtlere azınlık diye söz etmeye başlamışlar, ama güzelce bir cevap vermiş bunlara Kürt delegeler. Lozan konferansında batılı sırtlanlara en güzel cevabı Bitlis milletvekili Yusuf Ziya Bey vermiş: “Avrupalılar diyorlar ki, ‘Türkiye’de yaşayan azınlıkların en büyüğü, Kürtlerdir. Bendeniz Kürt oğlu Kürdüm… Sizi temin ederim ki Kürtler hiç bir şey istemiyorlar… Türklerle beraber kanımızı döktük, onlardan ayrılmadık ve ayrılmak istemedik ve istemeyiz.” Ülkemiz üzerinde emelleri olanlara karşı tek yürek, tek bilek olmamız gerekir. Terör belası yüzünden ülkemizin 350 milyar doları emperyalistlere gitti ve ne yazık ki bu paralarla alınan silahlarla kardeş kardeşi katletti. Artık uykudan uyanmamız gerek, akan kanın kimin olduğunu kendimize sorduk mu? Bu akan kanın kendi kardeşimizin kanı olduğunu bilmiyor muyuz. Tabi biliyoruz ama bir türlü uykudan uyanamıyoruz. Bu iki millet bu güne kadar ayrılmadıysa bunun nedenini sormaya bile gerek yok, Kürt ile Türk halkı etle tırnak değil, Türk’ le Kürt etle kemiktir. Ancak ölüm ayırır bunları, bunun anlamı da dünyanın sonu yani kıyamet! Silahlar hiçbir zaman sorun çözmez, sorunu daha da büyütür. Silah kan demektir, göz yaşı demektir. Artık barış zamanı, artık kardeş olduğunu görme zamanı. Paralarımızı silaha değil, ülkemizin kalkınmasına ve gelişmesine harcamalıyız. Bu ülke hepimizin Van’ı da bizim Muğla’sı da, Yunus Emre’de bizim Şeyh Ahmet-i Hanisi’ de, Mehmet Akif’i de bizim Sait Nursi’si de . Resul-i Zişan Efendimiz veda hutbesinde buyuruyor ki: “ Rabbiniz birdir. Babanızda birdir. Hepimiz Adem’in çocuklarıyız. Adem de topraktandır. Arap’ın Arap olmayana, Arap olmayanında Arap üzerine üstünlüğü olmadığı gibi, siyah tenlinin kırmızı tenlinin üzerine, kırmızı tenlinin de siyah tenli üzerine bir üstünlüğü yoktur.” Bugün birlik ve beraberlik günüdür, Bugün kardeşin kardeşi kucakladığı gündür. Bugün ayla(Türk), yıldızın(Kürt) birbirine kenetlendiği gündür. Yazılarım yüzünden bazı soysuzların, kendini bu ülkenin sahibi sanan soytarılara hoşuna gitmiyor olabilir. Ben yazılarımı bundan sonra facebook ve tiwiter üzerinden de yayınlayacağım. Saygılarımla Kenan Karagüzel
Posted on: Mon, 26 Aug 2013 14:28:07 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015